‘İyi bir babadan öte iyi bir Aziz Nesin’di

Aziz Nesin’in 100. yaşı vesilesiyle buluştuğumuz oğlu, matematikçi Ali Nesin’le korkularından babasıyla ilişkisine değin pek çok şey konuştuk.

Ezgi Atabilen

Ali Nesin’in tek isteği, babasının beş dakika için gelip neler yaptığını görmesi...

- Aziz Nesin’in 100. yaşı niçin kutlanmalı?

Aziz Nesin çok kendine özgü bir şahsiyetti. Hoşumuza gitmeyen şeyler söyledi. Zamanında kimini kabul ettirdi, kimini ettiremedi; kimisi kabul etti, kimisi etmedi. Ama her zaman ifade özgürlüğünü kullandı. İnsanlar kendi düşüncesinde olan insanların düşüncelerine sahip çıkıyorlar. Ama başka düşüncedeki insanların fikirlerine sahip çıkıyorlar mı, o tartışılır. Türkiye’de mahalle baskısı var, insanlar düşüncelerini söyleyemiyorlar. Başörtüsüne özgürlük için imza attığımda başıma gelmeyen kalmadı. Ulusalcı, solcu, Kemalist kesimden korkunç tepki aldım. Nesin Vakfı’ndan bağışlarını kestiler.

Toplum ruhumu da istiyor

- Bağışların kesilmesi tehdidi fikirlerinizi söylerken endişe yaratıyor mu?

Ben vakıf için çok verdim ayıptır söylemesi. Bütün hayatımı değiştirdim. Amerika’dan geldim. Ailem parçalandı bu yüzden. Çoluk çocuğum da zarar gördü. Malım mülküm yok, neyim varsa vakfa verdim. Ama bir de benim ruhum var, değil mi? Toplum ruhuma da sahip olmak istiyor. Düşünce özgürlüğümü kısıtlıyorlar. Bu tehdit beni rahatsız ediyor. Bir yandan özgür olmak istiyorum, bir yandan başkalarını düşünüyorum. Vakıf sonuçta yaşamak zorunda.

Dua edelim ‘kansız’ geldiler

- Aziz Nesin, İBB Başkanı olduğu gün “Aziz Nesin’in adını İstanbul’dan kazıyacağım” diyen Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını göremedi. O dönem kendisine “elinize bir güç geçtiğinde kullanacaksınız” demişti. Yaşasa sizce nasıl yorumlardı bugünü?

Aziz Nesin’in haklı çıkmaması lazımdı. Ama Kemalist kısım da onun haklı çıkması için elinden geleni yaptı. AKP’nin başa gelmesi durduk yerde değil ki. Bu kadar faili meçhul, halka hakaret, başörtülülere, dindarlara hakaret... Olacağı buydu. Erbakan’ın dediği var ya, “Kanlı mı olacak, kansız mı” diye. Yatıp kalkıp dua edelim kansız geldiler. Bu da bence Cumhuriyetçilerin, ulusalcıların, Atatürkçülerin büyük hatası oldu geçmişte. Hiç kendilerini sorgulamadılar. Hâlâ da eleştirildiklerinde dikenlerini çıkartıyorlar.

Katliamların ardındaki güç

- Diyarbakır, Suruç ve Ankara katliamları, HDP’ye saldırılar, Gül Kitabevi yangını, ülkedeki savaş ortamı, Diyarbakır’daki göç hali... Sivas Katliamı’ndan bugüne ne değişti?

Sivas’ın arkasında derin devlet vardı. Türkiye’de böyle büyük katliamlar, linçler arkada büyük güç olmadan yapılmaz. 6-7 Eylül’ün, Sivas’ın, Çorum ve Kahramanmaraş’ın arkasında da bir güç vardı. Gül Kitabevi’nin yakılmasıyla ilgili de bu böyle. Bu gücün ne kadar köklü olduğu sorusu önemli. Suruç’un arkasında derin devlet varsa, çok vahim. İnşallah yoktur. Türkiye’nin iyiliği için.

- Davutoğlu Suruç’taki canlı bombayı yakalayıp hukuka teslim ettiklerini söylemişti...

Ne yapsın adamcağız? Politikacı yalan söyler, aldatır. Türkiye bir vesayetten kurtuldu. Şimdi başka vesayete girdi. Son beş yıllık bir vesayet söz konusu. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde kurtulabilirsek, fena sayılmaz.

‘Türkiye’yi Kürtler kurtaracak’

- Sizce Türkiye’nin kurtuluşu nerede?

İnsanları özgür kılmak lazım. Mesela Can Dündar’la Erdem Gül’ü içeri alan o hukukçular hukuk dışı karar alabiliyorsa, vesayet altındalar demektir. Özgür değiller. Tek kurtuluşu var Türkiye’nin. Kürtlerin özgürlüğünün, insan haklarının iade edilmesi, Kürt dilinin özgür bırakılması, belli bir özerklik kazanmaları bütün Türkiye’nin yararına olacak. Daha önce Müslümanların özgürlüğü Türkiye’yi belli bir yere getirdi. Şimdi sıra Kürtlerde. Türkiye’yi kurtaracak olan Kürtler.

- Zamanaşımı kararı verilen Sivas davasıyla ilgili ailelerle aranızda dayanışma var mı

Doğrusu, oradaki iki üç saçma sapan insanı cezalandırmak Sivas’ı sorgulamak değildir. Sivas’ı sorgulamak arkasındaki gücü sorgulamaktır.

Babalık yapmadı demeye hakkım yok

- Ondan bahsederken niçin “baba” değil de “Aziz Nesin” diyorsunuz?

Öyle demem gerekiyor... Çünkü Aziz Nesin o... Benim babamdan da öte... Babamın Aziz Nesin olduğunu belli bir yaştan sonra anladım. O başka bir adam.

- Kaç yaşında anladınız?

16 yaşında filan anladım. Belli bir süreden sonra çok daha tanınır oldu. Başka babaları, aralarındaki farkı gördüm ve bu adamın Türkiye’ye mal olmuş bir adam olduğunu anladım. Benim hakkım yoktur bana babalık yapmadı, demeye.

- Babalık yapmıyor muydu ki?

Çok iyi, olağanüstü bir babaydı. Tabii zamanı olduğu kadar iyi babaydı. İyi bir baba olmasından önce çok iyi bir Aziz Nesin’di. Başka bir insandı. O rakı sofralarındaki tartışmalar... Evimize akıllı, bilgili insanlar gelirdi. Ama babam başka türlü konuşurdu gerçekten. Çok anlaşılır, çok mantıklı konuşurdu. Orada öğrendim ben düşünmeyi zaten. Muhtemelen benim matematikçi olmamın nedeni de bu.

- 100. yaşı için babanıza bir armağan verecek olsanız, somut veya soyut, ne olurdu?

Beş dakika gelsin görsün ne yapmışım ne etmişim. Tek istediğim o...

Hepimizin umudu Can ve Erdem

“Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmaları rezalet. Türkiye için bir leke. Korkunç bir şey. Bununla başa çıkamayacaklar, çıkamazlar. Bununla başa çıkmaları hepimizin felaketi demek. Dolayısıyla yakın zamanda çıkacaklarını düşünüyorum. Can’la Erdem’e mesajım: Siz içerideyken dışarıda olduğumuz için utanç duyuyorum. Rahat yatsınlar, hiç umursamasınlar. Hepimizin umudu onlar. Bilsinler. Bir zamanlar başkaları içerideydi, kandırıldık dedi Cumhurbaşkanı. Şimdi Can’la Erdem çıktığı zaman kim onu kandırmış olacak, merak ediyorum. Bir sefer de sorumluluğu üstlenmesi lazım. Bu yanlış ve yapılmayacak bir şeydi. Bu kıyamete doğru ilk adımdır. Mutlaka geri adım atılması lazım.”

‘Ben de korkuyorum...’

“Bu toplumda biat etmek var, özgürlük yok. Hepimiz korkuyoruz. Söyledim size, ben de korkuyorum. Benim kadar özgür bir insan var mı? Batı’da büyümüşüm, belli değerler içinde yetişmişim, hiç kimseye ihtiyacım yok... Ne kadar medeni özgürlüğüm olması lazım, değil mi? Ama vakfın bağışları kesilir diye korkuyorum.”