İtalya krizin gölgesinde seçimlere gidiyor

Avrupa'daki mali borç krizinden en çok etkilenen ülkelerden olan İtalya, şubat ayındaki genel seçimler için gün sayıyor.

cumhuriyet.com.tr

Anketlerde merkez soldaki Demokrat Parti zirvede, Berlusconi liderliğindeki merkez sağ ikinci sırada, son başbakan Monti'nin hareketi ise üçüncü sırada yer alıyor. Yaklaşık 1,5 senedir mali borç kriziyle mücadele eden ve 24-25 Şubat 2013'te genel seçim için sandık başına gidecek İtalya'da heyecanlı bir bekleyiş hakim.

İtalya, Avrupa'da ilk olarak Yunanistan, ardından İrlanda, İspanya, Portekiz gibi ülkelerde baş gösteren mali borç krizinin kendi açısından ilk etkilerini 2011 yılının yaz aylarında hissetti. Ülkede, 2012 yazına kadar olan bir yıllık süre zarfında bir hükümet değişikliği yaşanmasına karşın, krizle mücadelede adeta ödün vermeden gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 120'sini bulan kamu borcunu azaltmak için parlamentodan pek çok ekonomik tedbir paketi geçirildi.

Pek çok kişinin işini kaybetmesine yol açan ekonomik kriz, siyasi yaşamı her zaman hararetli olan İtalya'da, 2008 yılında yapılan seçimlerden zaferle çıkan Silvio Berlusconi'nin kurmuş olduğu dördüncü merkez sağ hükümetin de sonunu getirdi. Ülkede yapılması gereken reformları geciktirmekle eleştirilen dönemin başbakanı Berlusconi, Avrupa Birliği'nin (AB) kendisine sırt çevirmesi ve ardından parlamentoda yapılan bir bütçe oylamasında meclisteki çoğunluğunu kaybetmesiyle, 12 Kasım 2011'de istifasını sunmak zorunda kaldı.

 

Teknokrat kabine

Berlusconi'nin istifasını hemen yürürlüğe koyan Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano, ekonomik açıdan zor durumda olan İtalya'yı erken seçime götürmektense, bugün seçimlerin önemli bir siyasi figürü haline gelen ekonomi profesörü ve eski AB İç Pazar-Gümrük ve Vergilendirme Komiseri Mario Monti'ye 15 Kasım 2011'de hükümeti kurma görevini vererek, 16. yasama döneminin devam etmesini sağladı.

Parlamentoda en fazla sandalyeye sahip Berlusconi'nin Özgürlükçü Halk Partisi (PDL), ana muhalefetteki Demokrat Parti (PD) ve Merkez Birliği (UDC) partilerinin desteğiyle kurulan Monti liderliğindeki teknokrat hükümet, İtalya'nın o dönem ihtiyacı olan bir dizi kurtarma paketi için kolları sıvadı.

Monti hükümeti, görevde kaldığı Kasım 2011 ile Aralık 2012'yi kapsayan 13 ayda, ülkenin bütçe açığını dengelemesi ve ekonomik açıdan düze çıkması için kamuoyunda "İtalya'yı kurtarma paketi" adıyla bilinen ve çok sayıda tasarruf tedbiri içeren yasal düzenlemeyi parlamentodan geçirdi.

Kemer sıkma paketleri halk nezdinde giderek tepkilere neden olan Monti, gerek AB'nin, gerekse iç politikada kendisine verilen desteğin sürmesiyle Aralık 2012'ye kadar iktidarını korudu. Monti döneminde İtalya'da işsizlik oranı Aralık 2012 itibariyle rekor kırarak yüzde 11,2 seviyelerine, genç işsizlik oranı ise yüzde 37 dolaylarına ulaşırken, İtalya'nın Almanya ile 10 yıl vadeli tahvil faizleri arasındaki puan farkı 600'den 300 seviyelerine kadar indi.

 

Berlusconi'den kritik manevra

2012'nin Aralık ayına gelindiğinde seçimlere 4 ay kala partisinin anketlerde ortaya çıkan oy kaybını, Monti hükümetine verdiği mevcut destek politikasıyla sürdüremeyeceğini düşünen tecrübeli siyaset adamı Berlusconi, aniden Monti hükümetinden desteğini çekerek ülkedeki gündemi değiştirdi. Berlusconi'nin partisi PDL'nin genel sekreteri Angelino Alfano'nun Temsilciler Meclisi'nde yaptığı "Bizim için Monti hükümeti deneyimi bitmiştir" sözü, İtalya'da seçimleri Nisan ayından Şubat ayına çekecek süreci de başlatmış oldu.

Berlusconi tarafından "Almanya merkezli politika izlemekle" suçlanan Başbakan Monti, Berlusconi'nin bu restini görerek, kritik bütçe yasa tasarısının parlamentodan geçmesinden sonra istifasını sunacağını açıklamış, ardından da 21 Aralık 2012'de dediğini yapmıştı.

Faslı Kerime el Mahrug ile 18 yaşından küçük olduğu bir dönemde para karşılığı cinsel ilişkiye girdiği ve hırsızlık suçlamasıyla tutulduğu emniyet müdürlüğünden kurtarmak için yetkilerini kötüye kullandığı iddiasıyla yargılandığı davanın da başrolünde bulunan Berlusconi, yaptığı bu siyasi manevrayla, anketlerde üçüncü sıraya kadar gerileyen partisinin oylarını bir nebze toparlardı. Berlusconi'nin baş rakibi Demokrat Parti ise Kasım ayı boyunca kendi içindeki liderlik ön seçimini kendi ifadelerine göre, ''demokrasi şöleni''ne dönüştürerek oylarını arttırdı ve seçimin favorisi olduğunu gösterdi.

 

Monti'nin kararı

Teknokrat kabineyle istifasını sunduktan sonra ülkeyi seçimlere kadar idare etmesi kararlaştırılan Monti'nin, bundan sonra nasıl bir yol izleyeceği yıl başı arifesinde büyük merak konusu olmuştu. Hayat boyu senatör sıfatını taşıdığı için seçimlere girmesine gerek olmayan Başbakan Monti, 23 Aralık 2012'de yaptığı yıllık basın toplantısında kendi ismi üzerinde bir uzlaşı olması durumunda başbakanlığı isteyebileceğini belirtti.

Ülkenin bütçe açığını kapatmak için halka ağır vergiler koyan bu nedenle özellikle İtalyanların tepkisini çeken Monti, buna karşılık kendisine başta AB, İtalyan iş dünyası ve siyasi partilerde de merkezdekilerin desteğini almayı başardı.

69 yaşındaki Mario Monti, krizle mücadelede önemli bir eşiği aştığını belirttiği İtalya'nın halen reformlara ihtiyacı olduğunu, bunu da bir tek kendisinin yapabileceğini savunan sloganıyla kendisi adına seçim kampanyasını başlattı.

Seçim propaganda dönemi

Monti'nin kendisini destekleyen, merkez görüşlü partiler ve iş çevreleriyle seçimlere girme kararının ardından ülkede siyasi kamplar biraz daha belirginleşti. Merkez sağda Silvio Berlusconi liderliğindeki PDL, daimi ortağı olan Kuzey Birliği (Lega Nord) ile seçim ittifakı yaparken, anketlerde zirvede gözüken merkez solda ise Pierluigi Bersani liderliğindeki Demokrat Parti, daha sol çizgide bulunan Sol-Ekoloji ve Özgürlük partisiyle seçim ittifakına gitti.

Zirvedeki bu yakınlaşmaların aksine, seçime ittifak yapmadan giren ve hem merkez sola hem merkez sağa tepki olarak komedyen Beppe Grillo tarafından kurulan 5 Yıldız Hareketi, muhalefette kalacağının sinyalini verse de, anketlerde çıkan oy oranını tutturması durumunda seçimlerden sonra hükümetin kurulması aşamasında kilit bir rol üstlenebilir.

Seçim takviminin başlamasıyla liderler de birbirlerine daha sert ifadelerle yüklenirken, siyasilerin seçim vaatlerinin merkezinde vergileri kaldırmak ya da hafifletmek var. Ağır vergilerle karşı karşıya olan halkın da, vergilerin kaldırılması ya da hafifletilmesi gibi seçenekleri dile getiren siyasilere yöneldikleri anketlere yansıyan sonuçlar arasında.
Bu arada, İçişleri Bakanlığı kayıtlı seçmen sayısını 51 milyon olarak açıkladı.

Senato seçimleri kritik öneme sahip

İtalya'da genel seçimlerde, seçmenler çift kanatlı parlamentonun 315 sandalyeli üst kanadı Cumhuriyet Senato'su ve 630 sandalyeli alt kanadı Temsilciler Meclisi'ndeki temsilcilerini belirleyecek. Ülke basınında hemen hemen her gün yer alan anketlere göre, seçimden Pierluigi Bersani liderliğindeki merkez solun yüzde 37 civarındaki oy oranıyla zaferle çıkması bekleniyor. Anketlerde, son dönemde televizyon programlarındaki performansıyla oy oranını bir hayli arttıran Berlusconi liderliğindeki merkez sağ yüzde 26'lık oy oranıyla ikinci, mevcut başbakan Mario Monti'nin ''İtalya için Monti'' adını verdiği merkezcilerin listesi ise yüzde 16 dolaylarındaki oy oranıyla üçüncü sırada görünüyor.

Anketlerdeki oy oranını seçimde de tutturması durumunda parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisi'nde hükümet kuracak çoğunluğu rahat şekilde elde edeceği görülen merkez solun en büyük sıkıntısı, seçim sonrası senatoda oluşacak durum gibi gözüküyor. İtalya'daki yasalara göre, blok oylama sisteminde ülkesel bazlı Temsilciler Meclisi'nin aksine Cumhuriyet Senatosu bölgesel bazlı. Bu noktada, ülkenin ekonomi ve sanayileşme anlamında lokomotifi konumundaki kuzeydeki Lombardiya ve Veneto bölgeleriyle, nüfus açısından önemli olan en güneydeki Sicilya adasında merkez sağın önde olması, merkez solun önündeki en büyük handikap. Merkez solun, Senato'da çoğunluğu sağlaması dolayısıyla tek başına hükümeti kurması için bu bölgelerde aleyhine gözüken durumu lehine çevirmesi gerekiyor.

Cumhuriyet Senatosu'nda çıkan bu karışık tablo dolayısıyla ülkede, merkez solun lideri Pierluigi Bersani'nin seçimlerden sonra Monti grubuyla koalisyon hükümeti kurarak, senatoda çoğunluğu sağlamaya çalışabileceği, siyasi kulislerde öne çıkan formüllerden.

Seçimler, gelecek cumhurbaşkanın seçimi için de önemli

İtalya'da üç hafta sonra gerçekleşecek seçimler, bu yıl mayıs ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi içinde büyük önem taşıyor. Sol siyasi görüşten gelen Cumhurbaşkanı Napolitano'nun görev süresi 15 Nisan 2013'te sona erecek. Seçimlerden zaferle çıkanın, cumhurbaşkanlığı seçiminde de avantajı elde edeceği ortada. Ancak şu anda tüm dikkatler, mevcut anketlerden yola çıkılarak yapılan seçim sonrası hükümet senaryolarına çevrilmiş durumda.