İsyanın adı; ‘Fontamara’!
Ignazio Silone’nin Fontamara köylülerinin acılı ve umutsuz yaşamlarını anlattığı yapıtı Fontamara’nın yeniden basımında; Sabahattin Ali’nin 1943’te AKBA Kitabevi tarafından yayınlanan çevirisinde yer almayan kısımları da Tonguç Ok’un İtalyanca aslıyla karşılaştırarak metne eklendi.
Hamdi Yaver AktanIgnazio
Silone’nin Fontamara köylülerinin acılı ve umutsuz yaşamlarını anlattığı yapıtı
Fontamara’nın yeniden basımında; Sabahattin
Ali’nin 1943’te AKBA Kitabevi tarafından yayınlanan çevirisinde yer almayan
kısımları da Tonguç Ok’un İtalyanca aslıyla karşılaştırarak metne eklendi.
Kitabın
üçüncü baskısına “sunu” yazan Can Yücel, Fontamara ve
Sabahattin Ali için yazmış:
“Faşizmi
bizlere sergilemek için Sabahattin Bey’in cıvıl cıvıl gözleriyle, sekmez
sezgisiyle seçtiği bu kitap, zaten mütegallibe sultası altında inleyen bir
köylülüğün faşizmden de nasibini alınca nasıl direnç bilincini devşirdiğini
anlatır. Sabahattin Bey örnek bir çeviri çıkarmıştır ortaya, her yapıtında olduğu
gibi Fontamara’da da tam bir usta vardır önümüzde. Ey sevgili usta, toprağın
memleket topraklarınca bol olsun…”
Fontamara
köylülerinin acılı ve umutsuz yaşamları anlatılır Fontamara’da. Kanun, korku ve
koku’nun anlatıldığı kısımlar çok çarpıcı:
“Roma
artık dayanılmaz bir hale geldi. Her gün başka, her gün yeni bir kanun çıkıyor
her yeni hükümet elbette yeni kanunlar yapmıştır, fakat şimdiki hükümet her gün
bir yenisini çıkarıyor…”
Bir başka
özlü ifadeyle YOK KANUN, YAP KANUN!
Devam
ediyor: “Kanunlar ne kadar çoğalırsa sefalet de o kadar artıyor. Sefalet ne
kadar çoğalırsa kanunlar da o kadar artıyor. Roma sahiden dayanılmaz bir hale
geldi.”
Roma’da
nedeni belirsiz koku yayılmakta: “Havası zehirlendi. Roma’nın havası pis
kokuyor… Bazıları bu kokunun farelerden geldiğini söylediler. Belediye meclisi
farelere harp açtı, bunları yok etmek için zehir dağıttı, binlerce, on
binlerce fare yok edildi. Fakat pis koku kaldı…”
Pis koku
sineklerden geliyor olabilir mi?
“Bunun
üzerine belediye meclisi sineklere harp açtı, bütün Roma halkına, bunları yok
etmek için tozlar, zehirli şerbetler dağıttı, bu sineklerin bilmem artık kaç
milyonu yok edildi. Ama pis koku kaldı…”
İhtiyar
Peygamber, Peppino Goriano (?) mu cevaplıyor:
“Roma’daki
bu pis kokunun membaını, hiç kimse bulup çıkaramadı. Halk mahallelerinde… o
kadar kuvvetli değil… Buna karşılık şehrin orta yerinde, nazırlıklarla Sen
Piyer civarında, kıran kokusu gibi korkunç bir hal alıyor…”
Roma’da
pis koku önlenemiyor. Korku da… Korku’dan korkuluyor. Neden korkudan
korkuyorlar sorusuna ihtiyar cevap veriyor: Neden olduğunu kimse bilmiyor... şu
faşist dedikleri adamlar çok daha fazla korkuyorlar. Onlar da bu işin böyle
sürüp gidemeyeceğini hem biliyorlar hem söylüyorlar, ama bundan korkuyorlar...
Cinayetleri arttıkça korkuları da artıyor... Korkuları arttıkça da cinayetleri
artıyor…
Peygambere
soruluyor, ne mi soruluyor, kitapta var ve okunmalı, cevabı “Korkusu çok
kuvvetli” diye cevap veriyor. Papa korkuya ne diyor ve yapıyor.
Cevap
hazır: “Papa da korkuyor... Papa yeni hükümetten iki milyar liret aldı,
otomobiller tedarik etti, bir radyo istasyonu kurdurdu, hiçbir zaman seyahat
etmediği halde, kendine mahsus bir tren istasyonu yaptırdı, daha başka lüks
işlere kalkıştı; şimdi bunlar onu korkutmaya başlıyor... Roma’daki kiliselerle
manastırlara bir yazı göndermiş, daha fazla fukara çorbası dağıtılmasını
istiyor. Bu, korku çorbasıdır… son zamanlarda… çorbaya birer parça domuz yağı
pastırması atıyor. Bu da korku yağıdır. Ama iki milyarı unutturmak için çok
çorbalar, çok yağlar lâzım!..”
Sonra!...
Fontamara
okunmalı. “Bu kitapçığı ya rejime düşman olan biri alay olsun diye yazmış
yahut da tımarhanede yazılmış…”, Musa’nın on emrinden biri şudur: “Hırsızlık
etmeyeceksin” “Bugün Musa’nın hükmü yürümüyor, Mussolini’nin hükmü yürüyor.”,
“Her gün efendiler lehine yeni yeni kanunlar çıkıyor; ama eski kanunlardan
yalnız köylülerin lehine olanları kaldırılıyordu.” cümleleri neden
yazılmış, anlamak için tekrar tekrar okumalı!
Faşistlerin
kullanılmış mendil gibi attıkları ihtiyar’ın yanıtları ilginç ve düşündürücü.
Üçüncü kez okuduğumda kanunun, kokunun, korkunun vb. ayırdına vardım.
Fontamara / Ignazio Silone / Çeviren: Sabahattin Ali / Kor Kitap / 192 s.