"İşveren işçi çıkararak kriz fırsatçılığı yaptı"

AKP Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Bülent Gedikli, işsizliğin krizde artışında işvereni sorumlu tuttu. Gedikli, "Özel sektörün son başvurması gereken yol olan işten çıkarma, krize karşı verilen ilk tepki oldu. Özel sektör krizi bahane ederek işçi çıkardı. Bu bir fırsatçılıktır. Özel sektör sırf kıdem tazminatından dolayı işçi çıkarıyor" iddiasında bulundu.

cumhuriyet.com.tr

AKP Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Bülent Gedikli, işsizlik sorununda son dönemde yaşanan ekonomik gelişmelere karşı işverenin davranış şekline dikkat etmek gerektiğini ifade etti.

Gedikli, "İlk verilen tepki işçi çıkarmak oluyor. Böyle bir eğilim var bizim özel sektörde. Halbuki başka tedbirler alırsınız. O tedbirleri aldıktan sonra belki en son başvuracağınız çare olması gerekirken, ilk başvurulan çare oluyor ve bunu da çok kolay yapıyorlar" dedi.


Kıdem tazminatı için çıkarıp, krizi bahane ediyorlar

Özel sektörün krizi fırsat bilip işçi çıkarma yoluna da gittiğini belirten Gedikli, "Ne yazık ki özel sektör krizi bahane ederek işçi çıkardı. Bunun bir fırsatçılık olduğunu başka şeylere bakarak anlayabilirsiniz. Mesela biz biliyoruz ki, özel sektör sırf kıdem tazminatından dolayı işçi çıkarıyor, bunu önceden de yapıyorlardı" diye konuştu.

Haziran ayından itibaren süresi dolacak olan vergi teşviklerinde uzatım talepleri olduğunun anımsatılması üzerine Gedikli, bu konuyu hükümetin karara bağlayacak olmasına karşın, uzatıma sıcak bakmadığını ifade etti. Gedikli, şöyle konuştu:

"Benim görüşüm şu; bu tür teşvik tedbirlerini sırayla uygulamak lazım. Aksi taktirde o zaman teşvik, teşvik olmaktan çıkıyor. Vergi indirimleri bütçeye büyük yük getireceğini, bütçenin de önümüzdeki yıllarda sıkıntı yaşayacağını düşünürsek, bu tedbirleri almakta daha dikkatli olmak gerekir. Çünkü bugün vazgeçtiğiniz vergiyi yarın daha fazlasıyla geri almak durumunda kalabilirsiniz. Dolayısıyla bu tedbirleri belli bir süreyle uygulamak daha doğru bir yaklaşım gibi geliyor. Bunun değerlendirmesini hükümet yapar. 3 aylık süre içinde alınan tedbirler ne getirdi. Bir üç ay daha uygulanması ne getirir hükümet daha iyi değerlendirir."


Çıkış için bankaların trende uyması lazım

2009'un ikinci yarısından itibaren ekonominin çıkışa geçeceği öngörüsünde bulunan Gedikli, "Gelen son veriler de benim bu görüşümü doğruluyor. Özellikle güven endekslerinde iyileşmeler öncü göstergelerdir. Bu veriler iyileşme açısından bize bir şey sunuyor. Sanayi üretimindeki düşüşler artık yavaşladı. Kapasite kullanım oranı hafif de olsa artık döndü. Bunları öncü göstergeler olarak yorumlarsak önümüzdeki iki aydan itibaren yavaş yavaş iyileşme trendi başlayacak. Ama bankaların da bu trende girmesi lazım. Bankaların kredilendirme mekanizmaların çalıştığını da düşünürsek artık normal seyre döneceğiz diye düşünüyoruz ekonomide. Ekonomi bundan sonra iyileşme çizgisine doğru gidiyor" diye konuştu.

Gedikli, ekonominin 2009 küçülme oranına ilişkin farklı beklentiler konusunda ise, "İlk çeyrekte en kötüyü görmüşsek o zaman o rakamlar makul rakamlardır. Üçüncü ve dördüncü çeyrekte artık büyüme potansiyelinin harekete geçeceğini düşünüyorum. Dolayısıyla yılın ikinci yarısında olumlu ivme ile ilk yarısındaki durum telafi edilecek. Daha fazla düşüşün olacağını düşünmüyorum" dedi. Gedikli, kamunun tüketim ve yatırım harcamalarının, tarımın, dünyadan gelen olumlu sinyallerin sonuçlarının ve turizm gelirlerinin olumlu etki yaratacağını ifade etti.


IMF'nin koşulları Türkiye'ye uygun değildi

IMF ile süreci değerlendiren Gedikli, "Şimdi niye IMF ile anlaşılmadı diye bizim hükümeti eleştiriyorlar. Türkiye aslında farklılaşmış. Bu gösterge bile yeter. IMF ile görüşmeler devam ediyor. IMF'nin öne sürdüğü şartlar bir kere bu kriz ortamında Türkiye için uygun şartlar değildi. Bunu daha önce yaşadık. Ben bu duruma dejavu diyorum. 1999'da kriz olduğunda, hükümet o zaman bir mali-milat çıkardı. Bununla sermayenin çöküşüne sebep oldular. Çok yanlış zamanda, yanlış bir iş yaptılar. Türkiye'nin şartlarında, Türkiye'nin menfaatlerine uygun bulunduğunda IMF ile anlaşılır. Şartların bizim için uygun olması lazım. Ama olumlu bir gelişme olduğunu görüyoruz" diye konuştu.