İstismara karşı 50 bin gönüllü

Çocuk istismarına karşı verdiği mücadele ile Türkiye ve dünya çapında tanınan aktivist öğretmen Saadet Özkan, Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği’nin çalışmalarını Cumhuriyet’e anlattı.

Mehmet İnmez

İzmir’in Menderes ilçesinde görev yaptığı köy okulunda, okul müdürünün 6 kız çocuğuna yaptığı cinsel istismarı ortaya çıkaran, ceza almasını sağlayan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Uluslararası Kadınlar Cesaret Ödülü’nü sahibi Saadet Özkan, istismara uğrayan çocukların sesi olmaya devam ediyor. Türkiye’de örgütlendiklerini söyleyen Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Başkanı Saadet Özkan, “50 bine yakın gönüllümüzle mağdur çocukların sesi olmaya devam ediyoruz. Onlar artık susmuyor konuşuyor” dedi.

Cinsel istismara uğrayan çocukların mahkemelerde zorluk yaşadığını da ifade eden Özkan, “Biz istismara maruz kalmış çocuklar için İhtisas Mahkemeleri kurulmasını öneriyor ve önemsiyoruz. O cüppenin karşısında biz koca koca insanlar titrerken o çocuklar nasıl anlatacaklar yaşadıklarını? Mahkeme salonu bize kocaman gelirken çocuklara stat gibi gözüküyor. Çocuklar için uzmanlaşmış mahkemelerin kurulması çok mühim” diye konuştu.

UCİM hakkında bilgi verebilir misiniz?

Menderes’te öğrencilerimin davasıyla başladı bu mücadelenin temeli. O kahraman çocukların mücadelesiyle sahada her şeyi yaşayarak öğrendik. Onların acılarını çektik ve Saadet Öğretmen’in başlattığı bu mücadelede birçok iyi insan örgütlendi, iyiliği örgütledik. Yıllar içinde çok uzun yıllar sürdü. 2014 yılında başladı dava ve 2017’ye kadar da bir kitle oluştu. Türkiye’nin her yerinden gelen insanlar oldu. O dönem iş insanı olan Yücel Ceylan bugün UCİM’in genel başkan yardımcısı. İçimizde psikologlar, avukatlar, sosyal hizmet uzmanları, öğretmenler, bu konuda gönüllü kim varsa UCİM’in mücadelesine katıldı. 50 bini geçkin gönüllü üyemiz var. Bu aslında bizim nasıl organize olduğumuzu da gösteriyor ve gönüllülük esasını biz uyguluyoruz. Avukatlarımızı Türkiye Hukuk Koordinatörlerimizle birlikte, 15 kişilik bir ihbar ekibi var ve davalara Türkiye’nin her yerinden gelen ihbarlara ses olmaya çalışıyorlar.

Çocuklar size nasıl ulaşıyor?

Telefon üzerinden ulaşıyorlar. Türkiye hukuk koordinatörümüz ve psikoloğumuz var. Yani telefonun karşısında da uzman arkadaşlarımız cevap veriyor. Biz kişilerin dava bilgilerini ya da dava açmadılarsa savcılık aşamasını bütün bunları takip ediyoruz. Psikolojik destek de isteyenler oluyor. “Beni evlendiriyorlar, yaşım küçük” diye ulaşan çocuklar var. Orada da gerekli yetkili kurumlara ve mercilere ulaşıyoruz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na ulaşıyoruz çocuğun koruma altına alınması için harekete geçiyoruz. Sadece cinsel istismar davalarına değil fiziksel şiddet, duygusal şiddet, travma yaşayanlara destek oluyoruz.

Kaç çocuğa yardım ettiniz?

Bize şu ana kadar 684 gelen ihbar oldu. Bu ihbarların her birine tek tek cevap verdik. Bunlar sadece dava değil. Psikolojik destek de var, eğitim talebi de var. Bunun dışında biz çocuklara temel olacak gençliğe ulaştık. 250 bini geçkin üniversite öğrencisine ulaştık. Onlara çocuk istismarını anlattık çünkü onlar bulundukları yerlerde göreve başlayıp başka çocuklara kapı açtılar. Bizim temelimiz eğitim. İzmir’de ve Türkiye’nin birçok yerinde ortak protokollerle ebeveyn eğitimi yaptık. Bilinçli anne ve ebeveynlerle birlikte çocuğa yapılan istismarın ortaya çıkması da artıyor farkındalıkla birlikte. Biz sadece UCİM’e ihbar yapın demiyoruz. “Gerekli mercilere de ihbarda bulunun” diye insanları yönlendiriyoruz. Bir dağ köyünden bir çocuk gecenin bir vakti UCİM’in yardım hatlarına ulaşabilir. Çocuklara buralara güvenmeleri konusunda da destekledik. Biz burada bir kahramanlık yapmamalıyız. Bizim yapmamız gereken çocukların susması karşısında konuşmalarını güçlendirmek.

Çocukların kaçı konuşabiliyor? İstismara uğrayan çocukları duyanlar veya görenler sessiz mi kalıyor?

Çocuklar beden dilleriyle, hareketleriyle, yaşadıklarıyla bunun işaretini veriyorlar. Onlar anlatıyor da biz duymasını biliyor muyuz? Ebeveynler, büyükler, öğretmenler bunu görebiliyor muyuz, duymak istiyor muyuz? Fiziksel şiddete, duygusal istismara uğrayan bir çocuğu gördüğümüzde biz ondaki değişikliği görmüyor muyuz? Görüyoruz ama bildirmiyoruz. Bence bunu sorgulamamız lazım. Her çocuk işaret verir. Bir çocuk okula gitmek istemiyorsa, öğretmeninden ihmale ve ya istismara uğradıysa ve biz tabletlere, cep telefonlarına bakıp çocuğun yüzüne bakamıyorsak ya da çocuk “Anne bir rüya gördüm, rüyada arkadaşıma böyle yapıyordu” diyorsa biz sorunu görmezden geliyoruz demektir. Bizim bildirim yapmayanlarla ilgili de bir yasayı hayata geçirmemiz gerekiyor. Bir uzmanın veya öğretmenin bu raporlarda yazdıkları çok önemli. Ayrıntılı bir şekilde tramvayı anlatsa bunlar davalarda bizim için çok ciddi ve bizi güçlendirecek unsurlar.

İhtisaslaşmış mahkemeler olmasını istiyorsunuz. Bu mahkemelerin çocuklar için ne faydası olacak?

Biz istismara maruz kalmış çocuklar için ihtisas mahkemeleri kurulmasını öneriyor ve önemsiyoruz. Bu çocuklar uyuşturucu ve cinayet dosyalarıyla birlikte aynı yerde oluyorlar. Adliye koridorunda beraber bekliyorlar. O cüppenin karşısında biz koca koca insanlar titrerken o çocuklar nasıl anlatacaklar yaşadıklarını? Mahkeme salonu bize kocaman gelirken çocuklara stat gibi gözüküyor. Çocuklar için uzmanlaşmış mahkemelerin kurulması çok mühim. İhtisaslaşmış, jandarma ve çocuk şubede delilleri toplamada aynı terörle mücadeledeki gibi ekipler olması gerekiyor.

Çocuklara yönelik istismar artışını neye bağlıyorsunuz?

Öncelikle 2004’ten sonra doğan Z kuşağı sosyal medyayı kullanıp konuşuyorlar. İstismarcılar aramızda hep vardı. Şu anki çocuklar farkındalığı artmış çocuklar ve durumu izah ediyorlar. Bu yeni dünyanın çocukları haklarını bilerek geliyor. Bugün Türkiye’nin en ücra köşesinde bile interneti olan çocuk var ve istismar haberini görebiliyor. Diyor ki, “Benim bulunduğum köyde istismarlarda oluyor”. Bazı davalarda aile değil çocuk şikâyetçi oluyor. Artışın nedeni artık çocuklar konuşuyor.