‘İstediğimi söyle’ baskısı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Böke, “Başbakan TÜSİAD üyelerine, benim istediğimi konuş, diyor. Bu çok tehlikeli bir anlayış” dedi
Pelin Ünker/CumhuriyetCHP Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selin Sayek Böke, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) üyelerini, muhalefetin asgari ücretin artırılması vaatlerine sessiz kalmakla eleştirmesiyle ilgili konuştu. Gazetemizin Ekonomi Servisi ile bir araya gelen Selin Sayek Böke, CHP olarak kendilerinin de TÜSİAD ile temas kurduğunu belirterek “Biz Türkiye’de ekonomiye paydaş olan herkesle konuşuyoruz. Sorunların tespitleri ve çözümleri için öneriler alıyoruz. Onlar benim istediğimi konuş diyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Cumhurbaşkanının kendisi bağımsız olmamayı tercih edebilir ama Türkiye’nin bütün bağımsız kurumlarını bunun dışına davet ediyor olmaları çok tehlikeli ve bizim yadırgadığımız bir şey. Muhalefeti kendileri yapsınlar. Başka kurumları bunun için kullanmaları demokrasi anlayışlarının göstergesi aslında” dedi.
Sayek Böke’nin açıklamaları şöyle:
Kamu öncü olacak
CHP kamuya çok net bir rol tanımlıyor. Sadece düzenleyici ve denetleyici bir rol değil, yeni çağda üretim bilgi ve teknoloji ağırlıklıdır. Ve burada başarı ancak kamu öncü rol oynadığında olur. O yüzden kamu yatırımlarını da etkin kılan, kamuyu üretimde özellikle Ar-ge tarafında dahil eden yeni bir düzen şart.
İstihdam yaratacak
Türkiye’de yapısal sorunlar var. Ekonomik yapıdaki sorunlar işçi olarak vatandaşın yaşadığı sorunlar olarak kendini dışa vuruyor. Bizim programımız istihdam piyasasını düzenlemenin ötesinde Merkez Türkiye projesiyle kamunun öncü olduğu müthiş bir istihdam alanı ortaya çıkarıyor. 2017 yılında demiryolu ağının alt yapı yatımlarını yaparak başlayacak o proje, hemen CHP’nin iktidarının ikinci yılında kamu yatırımları yoluyla ekonomiyi canlandıracak bir mekanizmayı sunmuş oluyor.
Gerçek yerli proje
Küresel markası olmayan bir ülkeyiz. Baktığımız zaman Güney Kore’de 12 tane küresel marka var. Türkiye’de hiç yok. Küresel markalar değer yaratabilen sistemlerde çıkıyor. Bizim için yerli marka anlayışı yerli katma değeri yüksek üretim yapılması. Bu proje merkezinde lojistik olan, onun etrafında bir üretim ağı olan onun çevresinde de Ar-ge teknoloji bilişim ve finans sektörüyle desteklenen bir proje ve marka ancak böyle bir yerden çıkar.
Öncelik demokrasi
Demokrasinin ekonomi açısından önemi, hukukun üstünlüğünü, kurallar çerçevesinde haraket etmeyi teşvik eden bir sistem. Buna dayanarak parti ön seçim yaparak demokrasiden ne anladığını herkese gösterdi.
İkinci ayağı; sosyal adalet ve bölüşüm. Bu kapsamda emeklilere çift maaş ikramiye, asgari ücretin 1500 liraya çıkması, borç altında ezilen vatandaşın faizlerinin silinmesi.
Bunların hepsi talep tabanlı maliye politikaları. Potansiyelin altında büyüyen bir ülkede canlanma yaratma politikası. Onunla birlikte sosyal adalet.
Hedef ilk 20
Daha sonra verimlilik artışı, uluslararası entegrasyon, üretim. Yerli değerler yaratılması için gereken adımlarda 2017’de yapılan kamu yatırımlarıyla Merkez Türkiye projesi başlayacak.
Teşvik sistemi birinci yılda yeniden düzenlenecek. Proje ve performans odaklı bir teşvik sistemine geçilecek. Üretim tarafı canlanacak. Dördüncü ayak sürdürülebilirlik. Yeşil ve mor ekonomi diyorum ben buna.
Teknolojiyi kadını sisteme dahil edecek şekilde kamu yatırımları yaptıran ve yeşil ekonomiyi canlandıracak, sürdürülebilir enerjiye dayanan toplumsal bütünleşmeyi sağlayacak bir sistem olacak.
Hedefimiz insani gelişmişlik endeksinde Türkiye şu anda 69. sırada 20 yılda ilk 20’ye taşımak.
Babacan’a anlatırız
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Merkez Türkiye projesinden bir şey anlamamış. Gelsin anlatalım diyorum. Hukukun üstünlüğü diyor fakat, bunun bir parçası olmasına rağmen yapmıyor. Eğitim diyor fakat eğitimle ilgili adım atmıyor. Türkiye’de üretime yönelik düzenlemelerini yapması gerektiği halde yapmıyor. Onun için anlamıyor olması normal. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ile ilgili sorunu Cumhurbaşkanı’nın söylemleri üzerinden değerlendirmek soruna tam bakmıyor olmaktı.
Merkez zorda
Merkez Bankası elindeki sınırlı araçlarla fazla iş yapması beklenen bir dönemden geçti. Yıllar içinde bu gittikçe zorlaşmaya başladı. Fakat son gelinen noktada elindeki aracı doğru zamanlarda radikal bir şekilde kullansaydı, çok daha kuvvetli bir ekonomik sinyal vermiş olurdu. Sadece enflasyon kontrolü açısından değil, ben özgürüm mesajını da vermiş olacaktı.
Derviş’in rolü CHP’nin ekonomi ekibi en güçlü yönetim adaylarından biri. Kamu tarafından çok deneyimli insanlar var bu ekipte. Kemal Derviş’in de bu açıdan Uluslararası ve Sermaye Piyasalarıyla olan irtibatı var. Haziran’ın 7’sinden sonra görev dağılımı tablosu netleşmiş olacak. Tepedekilerden ziyade tabandan gelen ihtiyaçları dinlediğimiz toplantılarla belirledik projemizi. Örneğin, esnaf zanaatkarlar odasıyla buluştuk onlar bize 10 sorun ve 10 çözüm önerisi sundu. Biz bunları değerlendirdik. Bu süreçte Derviş ile irtibat halindeydik zaten. |