İşte ölüm kâğıdı

Seçim öncesi ve sonrasında HÜDA-PAR’lılara YDG-H tarafından, YDGH’lilere de HÜDA-PAR tarafından suikast düzenleneceğine dair polis tarafından tebligatlar iletildiğinin ortaya çıkması provokasyon iddialarını güçlendirdi.

Ahmet Şık/Cumhuriyet

Seçimler öncesi herkesin en büyük endişesi, “HDP baraj altında kalırsa neler olur?” sorusu etrafında düğümleniyordu. Nisan’da Diyadin’de başlayan HDP’yi hedef alan provokasyonlar zinciri devam etmişti. Kobane protestoları tüm bölgeyi cehenneme çevirmişti. Başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile AKP hükümeti yetkilileri ve medyasının nefret söylemlerine rağmen, tüm bu süreç boyunca sükunetini korumayı başaran HDP yönetimi ve seçmenleri provokasyon planlarını bozmuştu. Ancak seçim sonrası Diyarbakırlıların haftalarca süreceğini söylediği kutlamalar ancak iki gün sürebildi. Aynı zamanda HÜDA-PAR üyesi olan Yeni İhya Der isimli derneğin başkan yardımcısı Aytaç Baran suikastla öldürüldü. Sokağa dökülen Hizbullah yanlıları da olağan şüpheli olarak gördükleri HDP yanlılarından 3 kişiyi öldürmekte tereddüt etmedi.

HÜDA-PAR’lılar, Baran suikastının ardında PKK’nin şehirlerdeki silahlı gençlik örgütlenmesi olan YDG-H olduğunu ifade ederken, örgütün olayla ilgilerinin olmadığına dair açıklamalarında failin istihbarat birimleri olabileceğine işaret ediliyordu. HDP’nin taziye açıklaması tansiyonu düşürmüş görünse de HÜDA-PAR yetkilileri PKK’nin baş şüpheli olduğunda ısrar ediyorlardı. Aynı zamanda HÜDA-PAR’la bağlantılı Mustazaflar Cemiyeti’nin de başkanı olan Baran’ın avukatı Orhan, HÜDA-PAR taraftarlarına ve ilgili kurum üyelerine iki gün boyunca sokaklardan çekilin çağrısı yaptıklarını açıkladı. Kendisi de, daha güvenli olduğu için bir akrabasının evinde kalan ve telefonla sorularımızı yanıtlayan Orhan, PKK’yi suçlamaya devam etse de ortada garip bir durum olduğunun da altını çiziyor. Geçen yıl Ekim ayında yaşanan Kobane olaylarından sonra partileriyle bağlantılı çok sayıda kişiye YDG-H’nin kendilerine suikast hazırlığında olduklarına yönelik polis tarafından tebligat iletildiğini belirten Orhan, “O dönem için bu normaldi. İki taraf da karşı karşıya kalmış ve ölümler yaşanmıştı” dedi. Orhan, “Ancak işin garipliği seçimlerden hemen sonra da aynı tebligatların yapılmaya devam etmesi. Partimiz çevresinden 100 civarında kişi YDGH’nin ölüm listesinde olduğumuz ve saldırı yapılacağı konusunda polis tarafından uyarıldık. Fakat seçimlerde başarı elde etmiş bir partiyle bağlantılı bir örgütün bu süreçte böyle bir eylem yapması mantıklı gelmiyor. Gerçekten çok garip” diyerek kuşkusunu dile getirdi.

Orhan’ın işaret ettiği gariplik HDP’liler için de söz konusu. Çünkü benzer tebligatlar, IŞİD ve Hizbullah tarafından suikast yapılacağı iddiasıyla HDP çevresinden kişilere de gönderilmişti. Daha da ilginç olan ise PKK davasından hapis yatmış ve örgüt çevrelerince bilinen F.Y. isimli kişiye de YDG-H’nin kendisini öldüreceği şeklinde bildirimde bulunulmasıydı. Seçimlerden önce, Batman’da bulunduğu sırada emniyete çağrılan F.Y.’ye polis, YDG-H’nin kendisini öldüreceği yönünde istihbarat elde ettiklerini söylemişti. Polislere telefon ya da ortam dinlemesi sonucu mu elde edilmiş bir istihbarat olduğunu soran F.Y.’ye kaynağın “haber elemanı” olduğu söylendi. Polisler gibi örgütün de geçmişini bildiğini belirten F.Y., “Bana verilen tebligatta, terör faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik çalışmalarda YDG-H tarafından şahsıma yönelik suikast bilgisine ulaşıldığı söyleniyordu. Sadece bana değil, toplamda 80 kişinin olduğu söylendi. YDG-H’nin ölüm listesinde denilenlerin arasında Kürt basınında gazetecilik yapan Ş.D. ile Batman’da eski HDP yöneticilerinden Serdar Atalay da bulunuyordu. Elbette inanmadım ve polislere bu tür bir istihbaratın gerçek olamayacağını söyledim. Sonradan, eski ilişkilerimle beni hedef alan herhangi bir şey olmadığını da örgüt kaynaklarından öğrendim” dedi.

F.Y., kısa süre önce de bu kez de jandarma istihbarattan, saldırı tehdidi altında olduğuna yönelik kendisine bilgi verildiğini söyledi. Bir cenaze nedeniyle memleketi olan Ağrı’ya giden F.Y., geldiğini haber alan askeri istihbaratın kendisini çağırdığını belirterek, “Kendilerine Batman polisinin söylediklerini anlattım. Onlar da YDG-H değil, IŞİD ya da Hizbullah tarafından öldürüleceğime yönelik kendilerine bilgi geldiğini söylediler. Garip bir senaryo sahnelenmeye çalışılıyor” dedi.

Zincirleme olaylar

HDP Batman eski il başkanı Serdar Atalay da olayı doğrulayarak, “Benim PKK’den ya da YDG-H tarafından öldürüleceğimi düşünmek mantıkla izah edilemez. Diyarbakır’daki suikast ve sonrasında yaşananlar bize kurgulanan olayın ne olduğunu gösteriyor. Seçimden önce, partimiz baraj altında kalırsa bölgede kaos yaratılacak diye şaibeler yayanlar aynı taktiği HÜDA-PAR’ı provokasyonun içine çekerek uygulamaya çalışıyor. HDP Meclis’te güçlü bir temsiliyet elde etmişken ne PKK ne de bir başka örgüt bölgeyi ateşe atacak herhangi bir eylemliliğin içinde olamaz. Bu yaşananlar Ağrı’da başlayıp Erzurum’a uzanan oradan Diyarbakır mitingimizin bombalanmasıyla süren bir zincirdir. Bu provokasyonlardaki ayak izlerinin bizi götüreceği yer AKP genel merkezidir” dedi.

Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek de, tuhaf ama bilindik bir senaryonun sahnelenmeye çalışıldığını söyledi. Bizim tespit edebildiğimiz, partimiz çevresinden 200’e yakın kişi var böyle. Hizbullah’a yakın kişilere de benzer tebligatlar yapıldığı söylendi. İki tarafın birbirine saldırması için de tebligat ulaştırılan kişilerden birini öldürerek işe başladılar. Bu planların uygulayıcısının MİT ve polis teşkilatı içinde MİT’e bağlı çalışan güçlerin olduğu düşüncesindeyiz.”