İşte Es-Es gerçeği

Belediye altyapı için benzinlik verdi, otopark verdi, yönetimler transferde parayı çarçur etti ve kulüp tarihi zarara imza attı.

Arif Kızılyalın

Aslında Türk futbolunun en önemli motifi Eskişehirspor... Hatta “futbolun 68 kuşağı” benzetmesi yapan bile vardı. Futbolla alakası olmayanların dahi diline pelesenk olmuştur “Es-Es, Ki-Ki-Ki, Eski, Eski, Es..” sloganı.

Fethi-Nihat-Ender üçlüsü de Türkiye’nin değil, Avrupa kupalarının tozunu atmıştı. Ve şimdi o Eskişehirspor, neredeyse kapısına kilit vurma noktasına geldi.

Peki niçin?

Elbette ki, Türk futbolunun sorunu, “savurganlık”, Es-Es’i kapanma noktasına getirdi. Oysa, daha 8-10 yıl önce Türkiye’nin ‘kendi kendine yeten’ kulübüydü. Çünkü Altay, Gençlerbirliği, Trabzon gibi sağlam bir altyapısı vardı, daha önemlisi futbolcu izleme komiteleri çevredeki yıldız adaylarını Es-Es altyapısına kazandırıyordu.

Üstelik arkalarında da Belediye gücü vardı. ‘Önce otopark’, sonra da ‘benzinlik tahsisi ile altyapısını, tesislerini, günlük ödemelerini garanti altına almıştı Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Eskişehirspor’un...

Ne var ki, Türk ftubolunun yakasına yapışan savurganlık virüsü Eskişehirspor’a da sirayet edecekti. Sorumsuz, hesapsız harcamalar, derken kulübü 3 milyon borçla devralan Halil Ünal’la 200 milyon liraya çıkan borç yükü.

Üstelik bu arada Alper’i F.Bahçe’ye, Tarık’ı G.Saray’a satıp 12.5 milyon Avro’yu da kasalarına koymuşlardı.

Bugün ise yönetime göre 130, 140, denetçilere göre 200 milyonluk borç ve transfer yasağı, ardından Kulüp Başkanı Halil Ünal’ın, “Kulübün anahtarını Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e vereceğim, kapıyı o kapatsın” demeci.

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var ki, Türkiye’deki yasalar gereği bir belediye başkanının spor kulüplerinde bırakın başkan, yönetici olması bile yasak. Yine yerel yönetimler yasası gereği, Belediyeler, profesyonel takım istihdam edemezler, spora ayrılan binde 8’lik payı da o bölgedeki halkın spor ihtiyacı için harcamak zorundalar. Gel gelelim, Ümraniye Belediyespor başta olmak üzere birçok AKP’li Belediye bu yasayı öyle ya da böyle delmiş.

İşte mesele de burada kilitleniyor.

Rivayete göre Eskişehirspor’daki Halil Ünal yönetimi, “Sen niye delmiyorsun yasayı” diyor Yılmaz Büyükerşen’e. Hatta kulağımıza geldiği kadarıyla, “3-5 müteahhitle anlaşsan, toprak zemin ihalesi kaya zemin olarak gösterilse, aradaki işçilik hak ediş farkı da kulübe verilse” diye çirkin tekliflerin bile yapıldığı iddiaları var.

Elbette iddialar bununla da sınırlı değil. Örneğin, Halil Ünal yönetiminin, Eskişehirspor’u 2019 yerel seçimleri öncesi bir siyaset merkezine çevirmek istediği yolunda. Yanaştıkları liman ise iktidar partisi AKP ve bu partinin Eskişehir’e aday olarak koymayı düşündüğü eski Milli Eğitim Bakanı Bilecikli Nabi Avcı. Öyle ki Gençlik Spor Bakanlığı aracılığı ile yapılan Yeni Eskişehir Stadı’na asılan, “Teşekkürler Nabi Avcı” posteri bile Eskişehirspor yönetimi ile AKP arasındaki teması doğrular nitelikte. Yine önceki yıl Eskişehirspor’un sürekli puan kayıpları yaşadığı haftalarda teknik direktörlüğünü yapan Alpay Özalan’ın AKP’den milletvekili seçilmesi, Eskişehirspor yönetimi ile iktidar arasındaki önemli bir köprü. Hatta iddialara göre, TFF de Yıldırım Demirören aracılığı ile bu yakınlaşmanın bir parçası. Bir başka iddia ise Halil Ünal’a ait olduğu söylenen benzin istasyonunun Demirören grubunun bayiliğini yapması.

Başkan ne diyor?

Eskişehirspor ile Eskişehir Belediyesi arasında yaratılmaya çalışılan ‘suni’ kavgadan ise en çok Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen şikâyetçi. Eskişehirspor’un ilk gözağrısı olduğuna, Fethi Heper’ler başta olmak üzere tüm efsaneleri izlemiş, beraber çalışmış yönetici kimliğine vurgu yapan Büyükerşen, “Eskişehirspor’a canım feda, ama yasalar çerçevesinde. Şimdi biz kulübe kaynak yaratıyoruz, hatta kullanım şartnamesine madde koyuyoruz, ama son 10 yıldaki yönetimler bir yolunu bulup bizim kulübün altyapısı, tesisi, ödemeleri için yarattığımız bu kaynağı çarçur ediyor. Başarısız olunca da ‘Belediye Başkanı suçlu’ böyle bir şey yok” diyor.

Soruyoruz, kulüp için ne yaptınız diye.

Yanıtlıyor: “Yıllarca önce bir otopark veriliyor Belediyeden. Ama yönetim hemen o otoparkı mafyatik tiplere satıyor aldığı parayı transferde batırıyor. Daha yeni kurtardık o alanı. Sonra benzinlik açalım kalıcı gelir olsun diyoruz, hatta istasyonun idaresine de memur koyuyoruz, onlar da bu kez istasyonu kiralayıp toplu para alıp yine transferde tüketiyor. Aldıkları futbolcular da kulübü mahkemeye verince Eskişehirspor zarar görüyor. Yine yıllarca önce dedim ki, AŞ olalım, Vakıf olalım, üniversite ile birlikte yürüyelim, Fethi Hocalar, Gegic (Abdullah), İngiltere ve Fransa’dan hoca getirelim, yerli antrenörleri ve futbolcuları yetiştirelim, akademi olalım dedik, hiçbiri kabul görmedi. Yine de tüm desteği verdik, en son bizi karalamak isteyen başkan kulübü 3 milyon borçla aldı, şimdi 200 milyon. Ayrıca kulağımıza Eskişehirspor’un siyasi malzeme olarak kullanılmak istendiği iddiaları geliyor. Ben dahil kimse Eskişehirspor’u siyasete alet edemez. Eskişehirspor siyaset üstüdür. Ne mutlu ki, gerçek taraftar bizi tanıyor.”

Ve Yılmaz Büyükerşen daha çok şeyler söylüyor. Ama “Kulüp zarar görür” diye yazılmaması ricasını düşüyor kayda.

Evet, görüldüğü gibi başarılı bir kulüp nasıl battı Yılmaz Hoca’nın söylediklerinde gizli. Artık iş Spor Bakanı ve TFF’de. “Para bitti, belediye versin, olmadı iktidara yanaşırız” yaklaşımı bitmezse Türk sporu zarar görür...