İşte AKP'nin eseri: Akademik yıkım

CHP’nin hazırladığı politika notunda üniversitelerde yaşanan sıkıntılar sıralanıyor. Yükseköğretim kalitesi dünyada 101. sırada. Bilimsel makale ve atıf oranları düşüyor. Türkiye sahte ve şaibeli yayında dünya üçüncüsü.

Mahmut Lıcalı

CHP Bilim Platformu tarafından hazırlanan politika notunda; AKP iktidarında Türkiye’deki üniversitelerde yaşanan çöküşün sonuçları sıralanırken, Türkiye’nin sahte ve şaibeli yayınlarda dünya üçüncüsü olduğu, yükseköğretim kalitesinde 137 ülke arasında 101. sırada yer aldığı belirtildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel başkanlığındaki CHP Bilim Platformu tarafından hazırlanan “Üniversitelerde Yaprak Dökümü ve Akademik Yıkım” başlıklı politika notunda üniversitelerde son yıllarda yaşanan sorunlar sıralandı. Politika notunda özetle şunlar yer aldı:

 Üniversiteler küme düşüyor: AKP politikaları sonucunda, üniversiteler dünya sıralamalarında hızlı bir gerileme dönemine girdi. En saygın üniversite sıralama kuruluşlarından QS World University Ranking’in hazırladığı listelere göre 2018 yılı itibarıyla Türkiye’deki üniversiteler ilk 400’de kendine yer bulamazken, Times Higher Education University Ranking’in hazırladığı listede ise 2019 yılı itibarıyla ilk 350 üniversite arasında yer alamadı. 2015 yılında ODTÜ aynı listede 85., Boğaziçi 139. sıradayken, ilk 350 arasında İstanbul Teknik, Sabancı, Bilkent ve Koç üniversiteleri yer alıyordu.

Niteliksizleşme yaşanıyor: Türkiye’de 2019 itibarıyla 129 devlet, 72 vakıf, 5 vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 206 üniversite bulunuyor. Açık öğretim programlarıyla birlikte yükseköğretimdeki öğrenci sayısı 7.5 milyon olarak hesaplanıyor. Akademik personel sayısında ise gerekli artış kaydedilemedi. AKP iktidarında öğrenci başına düşen akademisyen sayısında düşüş yaşandı.

Yükseköğretimde 101. sırada: 2002’de devlet üniversitelerinde 120 öğrenciye 1 profesör, 2018’de 157 öğrenciye 1 profesör düşüyor. 2013-2015 döneminde doktora öğrencilerinin sayısı lisans öğrencilerinin sayısının yüzde 5’i olurken, 2017-2018 döneminde bu oran yüzde 4.3’e geriledi. Yükseköğretimde niteliksizleşmenin en önemli göstergelerinden biri de Dünya Ekonomi Forumu’nun yükseköğretim eğitim sistemi kalite endeksinde Türkiye’nin 137 ülke arasında 101. sırada yer alması oldu. Türkiye yükseköğretimde matematik ve fen bilimleri eğitim sıralamasında da Etiyopya, Gambiya gibi ülkelerin arkasında kalarak 104. sıraya yer aldı.

İşbirliği geriliyor: Türkiye’deki üniversiteler ileri teknolojiye sahip ürün üretme konusunda sanayi ile doğru, verimli ve istihdam yaratıcı ilişkiler kuramıyor. WEF’in yükseköğretim endeksine göre üniversite sanayi arasındaki AR-GE ortaklığında Türkiye, Pakistan, Ürdün ve Gana’nın gerisinde kalarak 66. sırada yer aldı. 2016’da ortalama patent sayısı 4.3 iken, aynı yılda Kaliforniya Üniversitesi’nde 505, MIT’de (Massachusetts Institute of Technology) ise 278 patent alındı. Türkiye’de yaklaşık 1800 patent verilirken, İran’da ve Malezya’da patent sayısı 3 bin 300 olarak gerçekleşti.

Bilimsel yayın ve atıf geriliyor: AKP iktidarında Türkiye’de yayın sayılarında kısmi bir artış yaşanmasına karşın uluslararası sıralama dikkate alındığında Türkiye’nin gerilediği gözlemleniyor. İran 2002’de Türkiye’nin 18 sıra gerisindeyken, bugün 4 sıra önünde. Türkiye’de 2016-2017 yılları arasında yapılan Türkiye menşeli yabancı yayınlarda bütün alanlarda yüzde 28 oranında azalma yaşanırken; en büyük düşüş yüzde 44 ile sosyal bilimler ve yüzde 36 ile tıp yayınlarında yaşandı. 2002’de Türkiye’deki bilim insanlarının yaptıkları yayın başına uluslararası düzeyde 15 atıf yapılırken, 2017 yılında bu sayı 0.4’e kadar geriledi.

Üniversiteler bölündü: AKP iktidarı İstanbul, Gazi, Anadolu, Karadeniz Teknik, İnönü, Selçuk ve Erciyes Üniversitelerinin de içinde yer aldığı 13 üniversiteyi keyfi biçimde böldü. Üniversitelerin kurumsal kapasiteleri düşürüldü ve gelenekleri yerle bir edildi. AKP OHAL kapsamında yükseköğretim kurumlarından 6 bine yakın akademisyen, 1300 idari personel olmak üzere toplam 7 bin 300 kişiyi ihraç etti. İhraç edilen akademisyenlerden 400’ü aşkını barış bildirisine imza atanlardan oluşurken, bu kişilerden bazıları keyfi bir biçimde aylarca tutuklu kaldı.

‘Sorumlusu saray rejimi’
CHP’li Fethi Açıkel, “Saray rejimi, otoriter uygulamaları ve liyakatsiz kadrolaşma politikalarının sonucunda, niteliksiz ve küresel liglerde her geçen gün gerileyen bir akademi tablosu yarattı” değerlendirmesini yaptı. 

Kaynak saray yönetiminde azaldı

2016 yılında yükseköğretime ayrılan pay milli gelirin yüzde 1.09’u olurken, bu rakam 2017 yılında yüzde 0.84, 2018 yılında da yüzde 0,81’e geriledi. Benzer bir şekilde 2019 bütçesinde üniversitelere genel bütçeden yatırım için ayrılan pay da 2018 yılına göre yüzde 42 oranında azaldı. 2019 yılında AB bütçesinden Türkiye’ye yapılacak mali yardımda Türkiye’de demokrasinin gerilemesi nedeniyle 147 milyon Avro’luk kesinti yapıldı.

Teknokentler ranta kullanılıyor

AKP’nin iktidara geldiği 2002’de İTÜ ve ODTÜ bünyesinde iki teknokent bulunurken, bugün teknokent sayısı 55’in üzerine çıktı. Ancak bütün teknokentlerin yaptığı toplam ihracatın yüzde 85’ini AKP öncesinde kurulan iki teknokent yapıyor. AKP döneminde kurulan teknokentler büyük firmaların inovasyon yapmaksızın desteklerden ve vergi muafiyetlerinden yararlandığı rant kapıları haline geldi.

Sahte yayında dünya üçüncüsü

Niteliği düşen akademik yayınların yanı sıra para karşılığı yazdırılan tezlerin yaygınlaşmasına da göz yumuluyor. Tez ve yayın sahteciliği ile sözde akademisyenler terfi ederek, üniversitelerde yönetici kadrolara atanıyor. AKP’nin akademiyi bir kadrolaşma alanı olarak gören yönetim anlayışı sonucunda Türkiye, Hindistan ve Nijerya’nın ardından şaibeli, sahte ve para karşılığı en çok tez ve makale yayımlayan 3. ülke konumuna geldi.