İstanbul'un adalarında gezi

İstanbul’da kaldıysak hayatın dışında kalmadık herhalde, bizim de şöyle bir bayram eğlencesine ihtiyacımız ve hakkımız var.

Yazgülü Aldoğan

Ortaokuldan sıra arkadaşım Şenol’un kız kardeşi Kınalıada’da Teos diye bir yer işletiyor. Cuma gecesi, 80-90’lar müziği çalacakmış, denizin üstünde, püfür püfür, mehtap da var, tutmayın bizi, 17.35 vapuru için 17.00’de Kabataş’tayım.

Kapalı mekân hıncahınç dolu, hava gelsin diye kapıları açmışlar, yetmedi, gemiye giden yolu da açtılar ki, rahmetli Kadir Topbaş’ın mirasıdır, beğenilmediği için yarım bırakılan Martı projesi, gemiye gitmek için salı pazarına kadar yürüyorsun! Kapıyı açtılar ya, Orta Asya ve Ortadoğu’dan gelen, bebek arabalı ve çocuklu kalabalık aynen şöyle bağırıyor: “Ya Allah, Hücuuum!” Sanırsınız Viyana kapısına dayanacağız! Bütün heyecan gemide açık alanda yer kapmak için. Gençler 100 metre koşu yarışında gibi. Yazlık gemiler mi yapmalı acaba? Yazlık tramvaylar vardı çocukluğumda, her yeri açık. Önden hücum edenler, cennette yer kapmış gibi yapışıyor açıktaki koltuklara, ahalinin elindeki torbada üçer beşer simidi, suyu. Yahu simidi bari adalardan satın alın da üç kuruş kalsın oradaki esnafa. O saatte bu kalabalığı tahmin etmemiştim, simit bile almayacaksa niye giderler? Vapur bedava ya, bir buçuk saat gidiş, bir o kadar dönüş, bir saat kordonda oturuş, o bile hava almaca, eğlence diye herhalde. Bir saat sonra geldik Kınalıada’ya. Burası daha çok Ermeni, Rum, Süryani kökenli yurttaşlarımızın yoğunlukta olduğu bir adaydı, hâlâ bütün evler dolu, hayat canlı. Teos da yavaştan yükünü alıyor, denize girenler toparlanıyor, masalar kuruluyor, gelenler de birbirini tanıyor, benim de seven okurlarım varmış, muhabbet şahane.

BİRLİKTE EĞLENME KÜLTÜRÜ

Reklamını yapmak için değil, yemekler de servis de gayet tatmin ediciydi. Ama asıl o birlikte yaşama ve eğlenme keyfi var ya, ne zamandır bu kadar hoş vakit geçirmemiştim! Mehtap çıkmış tepsi gibi, bir ara meşhurmuş DJ Armo; 80-90’lar müziği derken erik dalı bile çalıyor, biri çok güzel özetledi: “Bunların bir kısmı o yıllarda yurtdışına gitti yerleşti, özledikleri müzik, o yıllarda Türkiye’de çalınanlar!” Doğru, Sibel Can da var, Sezen Aksu da. Sirtaki de! Adı sirtaki değilmiş zeytinaki mi ne öyle bir şey, altmışlarında bir beyefendi dört yıl dersini almış, böyle atraksiyon görmedim, şınav çeker gibi yerlere yatıyor, perende atıyor, ağzıyla kadehi alıp ters çevirip içindeki rakıyı dökmeden geri koyuyor! Bu Rum dansı ama yapan Ermeni, alkışlayan Müslüman; masalarda her dinden, her kökenden insan, ortak payda Türk olmaları, adalı olmaları, dost olmaları, bu ülkeyi ve birlikte yaşamayı sevmeleri! Öyle özlemişim ki gözüm yaşarıyor! Kimse oturmuyor, erik dalından halay çekmeye, ne oynanmıyor ki, arkadaşım Cenk, “Galiba bir düğün gecesi ama gelinle damat yok” diyor. Düğün bir gün sonra varmış, uzak bir masada komik kıyafetler giymiş bir grup genç, bekârlığa veda partisi yapıyor! Zaten bize eğlence olsun, kına gecesi de, baby shower da ritüele girdi! Yahu biz kentliler ne ara kına gecesi yapar, düğünde altın takar olduk? Bunlar köy âdeti değil miydi? Biz evlenirken yoktu, herkesin içinde takı takmak ayıptı!

DÖNÜŞ VAPURU YOK!

Geceye dönersek, her güzel şey gibi sonu var: Son vapur kaçta? Gelmeyi bilmişiz, dönüşü düşünmemişiz. Eskiden gece yarısına kadar vapur vardı? Son vapur, son motor ki onlar da Bostancı’ya, 22.30! Bu eğlence, bu mehtap bırakılır da erken dönülür mü? Sinem Hanım, vapur! 01.20’de varmış son vapur! Önce çok geç derken zor yakalıyoruz, ortam öyle keyifli. Son vapur Bostancı’ya vardığında Asya’ya ayak bastık ama daha Avrupa’ya gidilecek? Ne otobüs var ne dolmuş! Marmaray varmış ama ne zaman? Taksiye bindik, parayı öderken İBB Şehir Hatları Genel Müdür Sinem Dedetaş’a sevgilerimizi yolluyoruz! Yazın ada vapur saatlerini daha geç saatlere kadar sürdürün lütfen, esnafa da yazık, gelmek isteyene de! Bir sözümüz de Adalar Belediye Başkanı, eski meslektaşım Erdem Gül’e, dedikodusu çok yapılıyor. Yüzüne de söylenmiş, çık bir dolaş, yüzünü görelim bari denmiş. Ben de hiç rastlamadım. Hoş dolaşsa ne yapacak? Karnesi kırık. Yanlış seçimdi, yanlış devam ediyor. Ekrem İmamoğlu açığı kapatmaya çalışıyor. Eğlenceyle başladık, siyasetle bitti. Adalar hizmet istiyor. Çünkü bunu hak ediyor.