İstanbul Uluslararası Bale Yarışması
cumhuriyet.com.trBalenin terminolojik tarihinde Fransa’da doğan, İtalya’da gelişen ve İngiltere’de profesyonel olan bir sanat diye geçer. Aslında dünyaya mal olmasının, akıllarda kalmasının beş asırlık bir geçmişiyle Rusya’nın bu sanatta büyük payı vardır. Rejimlerin ve baskıların aksine şımartılıp el üstünde tutulan, imtiyazlar sayesinde burjuvai bir yaşantının uzantısının kültürel zenginliği dünyada en sevilen klasik müzik bestecilerinin de ilham kaynağı olmuştur.
Bu ekol (vagonova) beraberinde insanlara güzellikler dolu bir sahne düzeni ve disiplin, bunun itici gücüyle dünyada şiirsel kültür oluşturmuştur. Nasıl ki beyin hacmindeki büyümeye paralel olarak insanın gelişme aşamasının başladığı, yani dört ayak üzerinde dolaşan (Primatin) arka ayakları üzerine kalkarak ön ayaklarını el şeklinde kullanması sonucunda bu devrim niteliği insanlığa çok şey kazandırdıysa, Atatürk devrimlerinin ve uygarlık yolundaki önemli parçası olan sanat ve kültürümüzün iki ayağı üstünde sağlam durması, dünya malı olan sanat ve kültürün güzel taraflarını yaşatma ve tek yürek olma prensipleri de hâlâ devam edebiliyor.
Türkiye’nin coğrafi konumu ne kadar stratejik risk taşırsa taşısın, komşularda olan sanatsal ve kültürel farklılıklar ve bunun getirdiği olumsuz koşullar bizi bölgemizde ne kadar yalnız bırakırsa bıraksın, zamanımızdaki kısıtlamalar ve engellemelere rağmen Cumhuriyetin çağdaş ve medeni olma yolundaki vasiyetleriyle kuvvet bulup yolumuza devam edebiliyoruz.
İşte İstanbul Uluslararası Bale Yarışması, işte Samsun Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’nün faaliyete geçmesi, işte Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün daha özerk hale gelmesini sağlayacak olan ve seneler evvel düşünülen Ankara Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’nün kurulması ve bu kurumun enerjik ve daha aktif hale getirilmesi.
Ve de Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası salonunun restore edilip şimdilik daha medeni ve dinlenebilir hale getirilmesi. Bir iki senede bu yapılanma ve gayretli tutumda Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün büyük gayreti var; bu olanlardan toplum olarak gurur duymamamız mümkün değil. Konumuz İstanbul Uluslararası Bale Yarışması olmasına rağmen, onun paralelindeki moral yükselten sanatsal olaylardan da bahsetmek istedim.
İstanbul Uluslararası Bale Yarışması sadece Türkiye için değil dünyadaki görsel sanatlar açısından da sıra dışı bir mega olayıdır. Böyle sanat olaylarının ev sahipliğini uzun zaman kültür ve sanat ağırlığı kalburüstü toplumlar yapabiliyor.
Paris, Roma, Helsinki, Moskova, Londra ve Japonya, Almanya, Amerika’nın çeşitli metropollerinde senelerce yapılan bu tip bale yarışmaları, şehrin ismi ile anılır. Türk balesi program, repertuvar ve dansçı kalitesi yönünden ve bilhassa Ankara Devlet Opera ve Balesi, seneler evvel evrensel bir kurum haline gelmiştir; yurtdışına gitme fırsatı bulduğu zamanlar gösterdiği performansla da şaşırtacak başarılara imza atmıştır.
Türkiye’nin bu duruma gelmesi doğasal bir olaydır, hiçbir güç asırlardır bu topraklar üzerindeki kültür birikiminin bir parçası olan dans tutkusunu bu insanlar üzerinden atamamıştır ve unutturamamıştır. Onun içindir ki bu zenginlik zamanımıza kadar aynı duygular aynı müzik ve ritimlerle bozulmadan gelebilmiştir. Bu dans etme ruhunu realite ve eylem haline getiren ve temellerini atan, İngiltere, Kanada ve Türk balesinin kurucusu Dame Ninettede Valois’tir. Türkiye’deki bu zengin mirası ve dans ruhunu öven ve ortaya atan ve onu dünya sahnelerine çıkaran, madamın Anadolu insanına olan güvenidir. Bazı konumlarda doyumsuz ve hasımsız bir şekilde merdivenleri üçer beşer basamak atlayarak çıkarız; bu absürd hal Türk balesi için geçerli değildir. Altmış senenin sağlam temelleri üzerine oturtulan Türk balesi medeni ve çağdaş olma yolunda çalışmaları ile insanlarımıza bir sentez oluşturmuştur; bu doğrultuda hedeflerin bilincine varmak, bu üslup ve bu tarzla yaşamak bir kültürlülüktür.
Bu yazdıklarımın birikimi ve bu olayların kopma noktası jenerik güzellikteki İstanbul Uluslararası Bale Yarışması’dır. 2008 Eylül ayında Ankara’da yapılan DVD seçmelerinde 54 yarışmacı arasından 36 yarışmacı finalist olmuştu.
TV’de naklen verilen yarışmada 15 - 19 yaş arası küçükler kategorisinde Türkiye, Amerika, Japonya, Kazakistan, Bulgaristan, İsviçre ve İtalya’dan 19 yarışmacı katılmış; 19 - 26 yaşları arasındaki büyükler kategorisinde ise Türkiye, Güney Kore, Kazakistan, Rusya, Moldova, Polonya, İspanya, Sırbistan’dan 17 yarışmacı ön sıralarda yer almak için mücadele etmiştir.
İstanbul Uluslararası Bale Yarışması’nın 2010 tarihindeki İstanbul Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerindkeki programda bir ilk olması önemli bir sanat olayıdır. Bu yarışmanın 2008 Eylül ayında ve iki sene evvel yapılması, 8 ay gibi kısa bir zamanda hazırlanıp çok başarılı bir performansla hatasız uygulanması, genel müdürlüğe ve ekibine 2010’daki yarışmaya büyük tecrübe kazandırmıştır. Bu yarışmanın yıldızı Ankara Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda öğrenci olan 1990 doğumlu Kadir Okurer, en büyük ödül olan grad prix’yi alarak bir sürpriz yapmamış, uluslararası yarışmalardaki Türk dansçılarının her zamanki başarılarına bir imza daha atmıştır.
Bir dansçı olarak hayret ettiğim ve gurur duyduğum bir şey de, Ankara’da konservatuvar bale imtihanlarına giren iki veya üç erkek dansçının biri veya ikisinin doğru dürüst ilimsel ve bilimsel eğitim almadan böyle uluslararası yarışmalara damgasını vurması.
İnanıyorum ki, bu müthiş İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olma çalışmalarında ve büyük tanıtım fırsatında Türk balesi bu sanat ve kültür ağırlıklı şölende en iyi hazırlanmış ekip olacaktır.