İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptaline ilişkin başvuruda, Danıştay'ın tartışmalı ret kararı

Türkiye, yarın kadınları ve çocukları koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden çekiliyor. Son umut olan Danıştay’dan da anayasayı hiçe sayan bir karar çıktı.

Sefa Uyar

Danıştay 10. Dairesi, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı’nın yürütmesinin durdurulması istemini oy çokluğuyla reddetti. 1963’te çıkarılan ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile adı değiştirilen bir yasaya atıf yapılan karara muhalif kalan 2 üye, Meclis tarafından onaylanarak yürürlüğe konan uluslararası sözleşmelerden, Meclis kararı olmadan çıkılamayacağını vurguladı. Muhalif oyda, “idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleştiği” kaydedildi. 

Türkiye, Erdoğan’ın imzası ile 19 Mart’ta yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı’yla, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmişti. Tepki çeken karara karşı çok sayıda parti, kurum ve kuruluş Danıştay’da dava açmıştı. Dava kapsamında savunması istenen Cumhurbaşkanlığı, “Cumhurbaşkanının, devletin başı sıfatıyla yaptığı ve devletin yüksek menfaatini ilgilendiren işlemlerine karşı yargı yolunun kapalı olduğunu” savunmuştu. Karara karşı İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in başvurusunu önceki gün görüşen Danıştay 10. Dairesi, 2’ye karşı 3 üyenin oy çokluğu ile yürütmenin durdurulması talebini reddetti.

BAKANLAR KURULU ATIFI

Gerekçede, 1963’te yayımlanan, uluslararası anlaşmaların onaylanmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile adı değiştirilen bir yasaya ve yasanın Geçici Komisyon Raporu’na işaret edilmesi dikkat çekti. Gerekçede, söz konusu yasadaki, “uluslararası anlaşmaların hükümlerin uygulanmasını durdurma ve sona erdirmenin, Bakanlar Kurulu kararnamesiyle olduğu” yönündeki hüküm ile Geçici Komisyon Raporu’ndaki “bir anlaşmayı sona erdirme hakkındaki diplomatif tasarrufları yapmanın, yürütme organının yetki alanına giren tasarruflardan sayılacağına” ilişkin cümleye atıf yapıldı. “Uluslararası anlaşmalarının Türkiye açısından sona erdirilmesinin de anlaşmaların hazırlanması, imzalanması ve yürürlüğe konmasında olduğu gibi yürütme yetkisinde bulunduğu” savunulan kararda, uluslararası anlaşmaların sona erdirilmesinin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesinin hukuken mümkün olduğu ve Cumhurbaşkanının, fesih yetkisini kullanırken yasama organının bir işlem tesis etmesine gerek bulunmadığı savunuldu. 

DAYANAK OLAN HÜKÜM DE AYKIRI

Karara muhalif kalan üye İbrahim Topuz, Meclis tarafından uygun bulma yasası ile onaylanan uluslararası anlaşmaların yasa hükmünde olduğunu, feshedilmesine ilişkin işlemlerin de Cumhurbaşkanının yürütme yetkisinde bulunmadığını, bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesinin mümkün olmadığını vurguladı. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine dayanak gösterilen Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin ilgili hükmünün de anayasaya aykırı olduğunu belirten ve söz konusu hükmün iptali istemiyle AYM’ye başvurulması gerektiğini kaydeden Topuz, İstanbul Sözleşmesi’ni onaylayan yasanın halen yürürlükte olduğuna işaret ederek, “TBMM’nin uygun bulma kanunu uyarınca onaylanarak yürürlüğe giren bir milletlerarası anlaşmanın feshi ancak TBMM’nin uygun bulma kanununu yürürlükten kaldırması veya sona erdirmeyi uygun bulduğuna ilişkin yeni bir kanun çıkarması sonrasında alınacak bir Cumhurbaşkanı Kararı ile mümkün olabilecektir” dedi. 

‘MÜMKÜN DEĞİL’

Karşı oy kullanan diğer üye Ahmet Saraç ise uluslararası sözleşmelerin feshedilmesi veya çıkılması usulüne ilişkin anayasada ve İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine dayanak gösterilen Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde herhangi bir hükmün yer almadığını vurguladı. Bu nedenle devreye “yetkide ve usulde paralellik ilkesi”nin girdiğini kaydeden Saraç, “İlke gereğince bir işlem hangi usule uyularak tesis edilmişse aynı usule uyularak geri alınması, kaldırılması veya feshedilmesi gerekmektedir.

TBMM’nin uygun bulma kanunu uyarınca onaylayarak yürürlüğe giren uluslararası sözleşmelerin sadece yürütme organı işlemiyle feshedilmesi mümkün değildir. ‘İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi’ durumu ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı. 

AKP’Lİ BELEDİYEDEN DANIŞTAY’A

Öte yandan, kararda, yürütmenin durdurulması isteminin reddedilmesi yönünde oy kullanan Lütfiye Akbulut’un, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin AKP döneminde 1. Hukuk Müşavirliği görevinde bulunurken, 2018’de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Danıştay’a atanması dikkat çekti.