İstanbul Kitap Fuarı'na Konuk Ülke: Kore

Kore’nin İstanbul Kitap Fuarı’na Konuk Ülke olması önemli bir gelişme çünkü Kore Edebiyatı’nı hemen hiç tanımıyoruz. Hatice Köroğlu Türközü, sayılı örneklerden “Modern Kore Edebiyatı Tarihi”nde, yüz kırk yıllık bir süreçte Kore Edebiyatındaki değişimi ve modernleşme evrelerini roman, şiir ve tiyatro türlerinde verilen eserleri on yıllık dönemler halinde ele alıyor.

Metin Celâl

"İpek Yolu'nun İki Ucu"

Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın Onur Konuğu Güney Kore’nin teması “İpek Yolu’nun iki ucu: Türkiye ve Kore”. Kore tarihi MÖ 3000-4000’e kadar uzanıyor. MÖ 2333’te Dangun Wanggeom tarafından Kore’nin kurulduğuna inanılırken arkeolojik açıdan varlığı ispatlanmayan ilk krallık Joseon (MÖ 194-MÖ 108) Çin’den gelen Wiman tarafından kurulmuş. MÖ 108'de krallık Han İmparatoru Wu tarafından yok edilmiş ve yerine başta Lelang ilçesi olmak üzere Han'ın dört ilçesi kurulmuş. Yüzyıllar boyunca Kore Yarımadası’nda çeşitli krallıklar kurulmuş. Birden fazla krallığın hüküm sürdüğü dönemler yaşanmış. Üç Krallık Dönemi ve Birleşik Silla Krallığı birlik çabalarının ürünü olmuş. Çin’in her zaman ilgi alannda olan Kore 1231’de Moğollarca istila edilmiş. 1392’ye kadar Moğollaşmış bir Kore yönetimi görülüyor.
 
KORE’NİN MODERNLEŞME SÜRECİ

1392’de kurulan Coson Hanedanlığı ile sınırları net olarak belirlenmiş, toplumsal gelişim ve düşünsel açıdan Konfiçyus'a dayanan bir toplum yapısı oluşturulmuş. Bu hanedanlık 1910’a kadar sürse de tarihi boyunca savaşlardan, istilalardan kurtulamadığı anlaşılıyor. 1592-1598 arasında yaşanan Japon savaşı ve istilası sonrasında hep Japonya ve Çin’in ilgi alanında olmuşlar. Bu iki ülke, Kore’ye silahlı saldırmadıkları zamanlarda da ülke politikasına müdahale etmiş, kralları kendi yanlarına çekmek için uğraşmış. On dokuzuncu yüzyıldan itibaren Rusya da Kore üzerinde etkili olmaya başlamış. Amerika’nın, İngiltere’nin ve Fransa’nın da Kore’ye ilgisi olmuş.

12 Ekim 1897’de Coson, ülkenin adını Kore İmparatorluğu olarak değiştirmiş. Gabo Reformları ile ülke toplumsal ve kültürel açıdan önemli bir çok gelişme yaşamış, bu durum sanata ve edebiyata da yansımış. Bir anlamda modernleşme için gerekli tüm adımlar “Aydınlanma Dönemi” de denilen bu dönemde atılmış.

Kore Yarımadası Asya’ya geçiş ya da Japon Adalarına ulaşmak için bir köprü niteliğinde olduğu için hep diğer ülkelerin ilgisini çekmiş. Kore, Çin, Japonya ve Rusya arasındaki politik anlaşmazlık, çatışma ve silahlı çarpışmaların kaynağı olmuş.

1904’te başlayan Rus-Japon Savaşı sırasında da Kore tamamen Japonya’nın himayesine girmiş. 1910’daki bir anlaşma ile de Kore Japonya'nın bir bölgesi olmuş. Bu durum, 1945’e kadar sürmüş. İkinci Dünya Savaşı'nda Japonya’nın yenilmesinden sonra Güney Kore’yi ABD, Kuzey Kore’yi de SSCB işgal etmiş.
 
KORE EDEBİYATINDAKİ YENİLİKLER

25 Haziran 1950'de Kuzey Kore birlikleri, Güney Kore’ye saldırmış. Bunun üzerine BM, Güney Kore’nin kurtarılmasına karar vermiş. Bölgeye BM askerleri gönderilmiş. Bu orduya Türkiye, bir tugayla katılmış. 27 Temmuz 1953'te ateşkes imzalanmış. 38. paralel Güney Kore ile Kuzey Kore arasında sınır kabul edilmiş. Bu yıl türkiye Kore diplomatik ilişkilerinin 60. yılı kutlanıyor.
Hatice Köroğlu Türközü, “Modern Kore Edebiyatı Tarihi”ni (2017, Likya Yay.) o zamana kadar Çin alfabesini kullanan resmi kurumlarda Kore alfabesini kullandıran Coson yönetiminden başlatıyor. “Yeni Edebiyat” dönemi başlayıp Yeni Roman, Yeni Stil Şiir akımları gelişmiş. Kültürle birlikte edebiyatta da geleneksel terk edilip Batılılaşmaya başlanmış. 1910’da Japonların Kore’yi sömürgeleştirmesine, dillerinin yasaklamasına, kitapların toplatılıp yazarların hapsedilmesine, uzun süren askeri yönetime, ard arda gelen askeri darbelere rağmen edebiyatta yaşanan modernleşme kesintiye uğramamış. Ama ülkenin istila edilmesine, kolonileşmesine kadar varan siyasi gelişmeler edebiyata da yansımış. Gelişmeler eserlerde işlenirken siyasi cepheleşmeler de aynen edebî çevrelere de yansımış.

Hatice Köroğlu Türközü, yüz kırk yıllık bir süreçte Kore Edebiyatındaki değişimi ve modernleşme evrelerini roman, şiir ve tiyatro türlerinde verilen eserleri on yıllık dönemler halinde ele alıyor. Türkiye’nin tarihi ile koşutluklar kurulabilecek şekilde hemen her on yılda bir askeri darbeler de dâhil siyasi değişimler yaşayan bir ülke için doğru bir yöntem. “Bağımsızlık Hareketi”, “Proleterya Edebiyatı”, “Halk Edebiyatı”, “Sanat için Sanat”, “Saf Edebiyat” gibi akımlardan söz ediyor Türközü. Türkçe’de ilk olan “Modern Kore Edebiyatı Tarihi” bu uzak komşumuzun edebiyatını tanımak açısından iyi bir rehber niteliğinde, yeni okumalara özendiriyor.
 
ÜLKEDE EN ÇOK OKUNAN TÜR: ROMAN

Kore’nin İstanbul Kitap Fuarı’na Konuk Ülke olması önemli bir gelişme çünkü Kore Edebiyatı’nı hemen hiç tanımıyoruz. Türkçe’de çok az örnek var. 2000’den beri Korece’den Türkçe’ye çevirileri destekleyen Kore Edebiyatı Çeviri Enstitüsü’nün (KLTI) listesinde sadece on dört kitap var. Bunlara çeviri desteği dışında çevrilen bir kaç kitabı da eklesek yirmiye ulaşamıyoruz. Çünkü çevirmen sayısı bir elin parmakları kadar bile değil. Onlarca yıldır mezun veren Korece bölümlerinden edebiyat eserlerini çevirecek çevirmenler çıkmıyor yazık ki! Türkiye’den Göksel Türközü, Kore’den Nana Lee’nin özverileriyle Türkçe’den Korece’ye, Korece’den Türkçe’ye çeviriler yapılıyor.

Güney Kore yayıncılığı Dünya’nın en büyük onuncu yayıncılık endüstrisi. 4 milyar 250 milyon dolar yıllık ciroları var. Kişi başına 9.1 kitap düşüyor. 2016 yılında 45 bin 213 yeni kitap yayımlamışlar. Bunların 9 bin 714’ü çeviri eser. 2 bin faal yayınevi, 2 bin 116 kitapevi, 19 bin 55 kütüphaneleri var. En çok okunan türler roman, çizgi roman ve çocuk kitapları. Kore çocuk kitapları hem içerikleri, hem de illistürasyonları ile dünya çapında ilgi çekiyor, yabancı dillere çevriliyor.

Koreli şair ve yazarlar İstanbul Kitap Fuarı’nda okurlarıyla buluşacak. Son Hong-gyu’nun “Kore Savaşı’nda mücadele edip, savaştan sonra orada kalan bilge bir Türk’ün dokunaklı hikâyesi”nin anlatıldığı Başka Topraklarda Rüzgar Sert Eser (2013, Martı Yay.), Ahn Do-hyun’un “Büyümek, olgunlaşmak, sevmek, hayatı yaşamaya değer kılan şeylerin farkına varmak ve bunların değerini bilmek üzerine huzur verici bir hikâye…” diye tanıtılan Gümüş Somon’un Büyük Yolculuğu (2016, Doğan Egmond Yay.) ve “Göçmenlerin, kentlerin bu yeni paryalarının yaşadıklarını tüm gerçekliğiyle yüzümüze çarpan roman” diye tanıtılan ve bir Kore efsanesini günümüze taşıyan Hwang Sok-yong’ın Prenses Bari’si (Ekim 2017, Doğan Kitap) okuma listemdeki kitaplar. Han Kang’ın tüm Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de çok satanlar listesine giren Vejeteryan’ını (2017, April Yay.) da öneririm. Bu kitapların tümünü Göksel Türközü çevirmiş. Türközü, Gümüş Somon’un Büyük Yolculuğu çevirisi ile bu yıl Kore Çeviri Ödülü’nü de kazandı.