"İstanbul, birçok Avrupa kenti kurulmadan önce vardı"

İStanbul'u büyülü bir şehir olarak tanımlayan Yunanlı akademisyen Dr. Harry Tzimitras, İstanbul'da çok yanlış bir çağdaşlaşma planının uygulandığını belirterek, "İstanbul, birçok Avrupa kenti daha kurulmadan çok önce bir Avrupa kentiydi" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Ailesi 1919 yılında İstanbul'dan göç eden ama yıllar sonra kendisi ailesinin doğduğu topraklara geri dönen Yunanlı akademisyen Dr. Harry Tzimitras, İstanbul'u ''büyülü bir şehir'' olarak gördüğünü belirterek, ''Bu büyü, ikili veya çoklu kimliğinden geliyor ve ben bu büyünün kaybolmasını, üzüntüyle izliyorum, zira yanlış çizilmiş bir çağdaşlaşma planı uygulanıyor'' dedi.

Soruları yanıtlayan Tzimitras, düzenli olarak 6 yıldır İstanbul'da yaşadığını, kentin ''daha ilk gelişinde kendisini çok etkilediğini'' söyledi.

Ailesinin aslında İstanbullu olduğunu ve 1919 yılında göç ettiğini belirten Tzimitras, kendisinin ''İstanbul'dan biri gibi'' yetiştirildiğini vurguladı. Kenti ilk gördüğünde de çok tanıdık bulduğunu dile getiren Tzimitras, ''Sanki sürekli taşıdığım bir valizin parçasıydı burası. Öylesine etkilendim ki kısa bir süre sonra da yerleşmeye karar verdim. Kentin tarihi havası, canlı ritmi, insanların kibarlığı ve saf güzelliği, buraya karşı ilk duyduğum hisleri yeniden ortaya çıkardı'' dedi.

İstanbul'a taşınmasında, çalışmalarını Türkiye'de daha rahat yapabileceği düşüncesinin de etkili olduğunu kaydeden Tzimitras, şu anda İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde Türkiye-Yunanistan Çalışmaları Bölümü ile Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Programı'nın Türkiye-Yunanistan İlişkileri Bölüm Başkanlığını yürüttüğünü bildirdi.

Harry Tzimitras, bu bölümlerin dünyada tek olduğunu, Türk, Yunan ve diğer öğrencilerin iki ülkenin tarihi ve siyasi ilişkileri üzerine çalışma yapabildiğini anlatarak, ''Bu, daha birkaç yıl öncesine kadar akla gelmeyecek bir şeydi, bu da kafaların ve algıların değişmekte olduğunu gösteriyor. İki ülke de artık birbirini düşman olarak görmüyor'' diye konuştu.

 

Birçok Avrupa kenti daha kurulmadan vardı

''Büyülü'' şehir olarak tanımladığı İstanbul'un bu özelliğinin, ''ikili veya çoklu kimliğinden'' geldiğini dile getiren Tzimitras, ancak şehirde ''yanlış çizilmiş bir çağdaşlaşma planı uygulandığını ve bu büyünün kaybolmaya başladığını'' savundu.

Tzimitras, bu durumu üzüntüyle izlediğini belirterek, şöyle devam etti:
''Bazen biz kentin tek yönlü 'Avrupalılaştırılması' veya kente Avrupa kimliği kazandırma konusunda tıkanıp kalıyoruz. Ancak bu böyle olmamalı. İstanbul, birçok Avrupa kenti daha kurulmadan çok önce bir Avrupa kentiydi.
Batının bakışıyla oryantalizm, günün birkaç saatini susuz veya elektriksiz geçirmek ise bunun için tabii ki bir şeyler yapmak lazım. Fakat oryantalizm, kozmopolit ve farklı kültürlerin bir arada olması demekse, İstanbul kendine özgü ve ilginç bir biçimde bunu zaten başarıyor. İstanbul'un, sadece bir Avrupa kenti olduğu konusunda insanları ikna etmeye kafayı takmışsak, o zaman FSM Köprüsü'nün sonundaki
'Asya Kıtası'na hoş geldiniz' tabelasını kaldırmamız lazım.''

İstanbul'un, Avrupa'nın başkenti olma onurunu fazlasıyla hak ettiğini ifade eden Tzimitras, ''İnsanların, şehri gezip, nasıl bir yer olduğunu görmelerinin, muhteşem bir fırsat olacağı kanısındayım'' dedi.

 

"Engeller önyargılardan kaynaklanıyor"

İstanbul'u ziyarete gelen Avrupalı ve Yunanlıların şaşkınlığa uğradığını, ancak gidişte pozitif duygularla ayrıldığını ifade eden Tzimitras, Türk ve Yunanlılar arasındaki ''engellerin birçoğunun, yanlış anlamalardan ve Ege'nin iki tarafında ve Avrupa'da yaşayanların sahip olduğu ön yargılardan kaynaklandığını" söyledi.

Harry Tzimitras, Türkiye'ye yönelik ön yargılar hakkında şunları söyledi:
''Yunan halkı açısından bakıldığında, farklı geçmişlerin anıları ile bir neslin, tarihi ve siyasi ilişkiler ve olaylardan kaynaklanan ortak hatıraları, insanların zihnini hala zehirlemeyi başarıyor. Bunlara ilaveten cehalet veya hastalıklı kötü niyetlerden kaynaklanan tarihi düşmanlık da hala bu korkuyu körüklüyor. Yine de son 10 yıldır bazı şeylerin gözle görülür bir biçimde değişmesini, 1999 Marmara depremindeki uzlaşı ve yardım ruhu ve bundan sonra gelişen diplomatik ilişkileri, iyi gelişmeler olarak değerlendiriyorum. Ancak uzlaşılar yine de yeterli değil.
Batı Avrupa ülkeleri açısından ön yargılara bakılırsa da Türkiye'nin Avrupa'daki geleceği üzerindeki en ciddi engelleri, bilgisizlik başta olmak üzere, bazı seçkinlerin/elitlerin siyasi niyetleri olarak görüyorum. Öz eleştiri yapmak gerekirse, bazen var gücümüzle pekiştirdiğimizi düşündüğüm klişeler de hala mevcut.''

 

İki ülke dünün savaşlarını sürdürüyor

Yunanistan'ın Türkiye'nin AB'ye adaylığını desteklemekte ''geç kalmış olsa da şimdi Türkiye'nin en güçlü destekçisi'' olduğunu belirten Tzimitras, ''Bazen Türkiye ve Yunanistan'ın, dünün savaşlarını sürdürdüğünü, bugünle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan, geçmişin paslı jeopolitik ikilemleri içinde kıstırıldıklarını düşünüyorum'' diye konuştu.

Ancak artık her iki ülkenin birlikte hareket etmeleri gereken ortak konunun farkına vardığını belirten Tzimitras, şunları kaydetti:
''Türkiye, eninde sonunda AB'ye girerse, iki devlete de işbirliği konusunda konvansiyonel yükümlülükler altına girecek. Sonuç farklı olursa ikili işbirliğine çok daha fazla ihtiyaç duyulacak. Son birkaç yılda çok sayıda ekonomi, kültür, eğitim ve diğer konularda ortak projeler yürütülüyor. Ben de bunun, ilerlemek için en iyi yol olduğunu düşünüyorum. Örneğin şu anki ikili ticari çalışmalar, kabaca 3,5 milyar dolar. Bunun emsalsiz olduğunu düşünüyorum.''