İsrailli Araplar kimler?
İsrail ve Filistin arasında gerilimin tırmandığı bu hafta, Tel Aviv yakınlarındaki Lod kentinde Arap vatandaşların gösterileri ardından İsrail hükümeti burada olağanüstü hal ilan etti.
BBC Türkçeİsrail ve Filistin arasında gerilimin tırmandığı bu hafta, Tel Aviv yakınlarındaki Lod kentinde Arap vatandaşların protestoları ardından İsrail hükümeti burada olağanüstü hal ilan etti.
Lod, İsrail vatandaşı Arapların Yahudilerle birlikte yaşadığı kentlerden biri.
İsrail hükümeti 1966'dan bu yana ilk kez kendi sınırları içindeki Araplara karşı olağanüstü hal uygulamasını devreye soktu.
Peki, bu İsrailli Araplar kimler?
İsrailli Arapların tarihi
İsrail'e, Yahudi devleti olarak da atıf yapılıyor, ama burası Yahudi olmayanların da vatanı.
İsrail'de Arap bir azınlık da var. Filistin kökenli bu Araplar, İsrail vatandaşı.
İsrail nüfusu 9 milyonu biraz aşkın; bunların beşte bire yakın bir kısmı, yani yaklaşık 1,9 milyonunu Araplar oluşturuyor.
Bunlar, 1948'de İsrail kurulduğunda ülke sınırları içinde kalan Filistinliler.
750 bin Filistinli ise aynı yıl başlayan Arap-İsrail savaşı nedeniyle ya topraklarını terk etmek zorunda kaldı ya da sürüldüler.
Bunlar İsrail'in Batı Şeria ve Gazze sınırına yakın bölgelere ya da diğer ülkelerdeki mülteci kamplarına yerleştiler.
Geride kalanlar ise kendilerini İsrailli Arap, İsrailli Filistinli ya da sadece Filistinli olarak tanımlıyor.
İsrailli Arapların çoğu Müslüman, ama Filistinlilerin diğer kesimlerinde olduğu gibi, bunlar arasında da Hristiyanlar ikinci büyük grubu oluşturuyor.
İsrail'de ilki 25 Ocak 1949'da yapılan seçimlerden bu yana oy kullanma haklarına sahipler. Ancak on yıllardır ayrımcılığa uğradıklarını söylüyorlar.
Entegrasyon
İsrail'deki Araplar ve Yahudiler genellikle kamu alanlarını paylaşmıyor.
Ancak koronavirüs salgınının, son aylarda iki kesim arasında işbirliğinin artması yönünde olumlu bir etkisi olduğu söylenebilir.
Entegrasyon alanlarından biri, ulusal sağlık hizmetleri alanında oldu. Yahudi ve Arap hastalar aynı hastanelere gitti, aynı doktorları gördü ve aynı tedavileri paylaştı.
Doktorların yüzde 20'si, hemşirelerin yüzde 25'i, eczacıların ise yüzde 50'si İsrailli Arap.
Ancak, İsrail'deki Araplar ile Yahudileri birleştiren ortak bir ulusal kimlikten söz etmek mümkün değil.
Örneğin, İsrail toplumunda ordunun önemli bir rolü var ve Yahudi vatandaşlar için askerlik zorunlu.
Fakat Araplar askerlikten muaf tutuluyor.
https://www.youtube.com/watch?v=GqgiMcaRPaM&ab_channel=BBCNewsT%C3%BCrk%C3%A7e
Ayrımcılık
İsrailli Araplar kendi ülkelerinde ayrımcılığa uğradıklarını söylüyor.
Pek çok uluslararası insan hakları örgütü de bu durumu doğruluyor.
Uluslararası Af Örgütü, İsrail'in ülkede yaşayan Filistinlilere kurumsal bir şekilde ayrımcılık uyguladığını vurguluyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Nisan 2021 tarihli raporunda, İsrail yetkililerinin, hem İsrail içindeki Filistinlilere, hem de İsrail işgali altındaki Batı Şeria ve Gazze'de yaşayan Filistinlilere aparteid uyguladığı, bunun ise insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğu ifade ediliyor.
İsrail Dışişleri Bakanlığı ise rapor için "saçma ve yanlış" ifadelerini kullandı.
İsrailli Araplar, kendilerine ait topraklara hükümetin el koyduğunu, yetkililerin milli bütçede kendilerine karşı sistematik ayrımcılık uyguladığını ifade ediyor.
Ülkede Araplar için ayrı Yahudiler için ayrı yasalar söz konusu.
'İkinci sınıf vatandaş'
Örneğin, İsrail yasaları, vatandaşlık hakları konusunda Yahudilere imtiyazlı davranıyor; nereden geldiklerine bakmaksızın onlara otomatik olarak İsrail pasaportu veriliyor.
Bu topraklardan sürülmüş Filistinliler ve onların çocukları ise bu haktan mahrum tutuluyor.
2018'de İsrail parlamentosu Knesset, oldukça tartışmalı bir "ulus-devlet yasası" geçirerek Arapçayı resmi dil statüsünden çıkardı; ulusun kendi kaderini tayin hakkının ise sadece Yahudilere ait olduğunu ilan etti.
Parlamentonun Arap milletvekillerinden Ayman Odeh, İsrail'in aslında "Yahudi üstünlüğü" yasası çıkardığını, İsrailli Arapların ise her zaman için "ikinci sınıf vatandaş" olacağını ifade etti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise sivil hakların sağlanacağı vaadinde bulundu, ama buna "çoğunluğun karar vereceğini" söyledi.