'İsrail, ilişkileri bozmak için elinden geleni yapıyor'

AKP'nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, "Türk-İsrail ilişkileri, şu anda birbirine doğru hareket eden iki formula 1 arabası gibi süratle çarpışmak üzere birbirine doğru ilerliyor" dedi.

cumhuriyet.com.tr

AKP'nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, İsrail'in Gazze'ye giden gemilere saldırmasıyla ilgili olarak komisyon kurmasına ilişkin, "NATO müttefiki dostlarımızın, ortak değerleri paylaştığımız ve ortak değerler uğruna pek çok yerde ölümü göze aldığımız dostlarımızın bu konuda İsrail'e destek vermesi de biz de hayal kırıklığı yaratmıştır" diye konuştu.

Ömer Çelik, ABD'deki düşünce kuruluşu Middle East Enstitüsü tarafından düzenlenen "Türkiye'nin Yeni Jeopolitiği: Zorluklar ve Fırsatlar" konulu konferansta konuştu. Washington'a gelmeden önce kendisine, ziyaretin amacının, Türkiye-ABD ve Türkiye-İsrail ilişkilerinde yaşanan olaylar konusunda "yumuşatma girişimi mi" olduğunun sorulduğunu belirten Çelik, kendisinin de ziyaretinin "yumuşatma veya sertleştirme" amaçlı olmadığını, sadece Türkiye'nin pozisyonunu net anlatacağını söylediğini aktardı.

Türkiye-İsrail ilişkilerinde yaşanan sertleşmenin, İsrail'in Gazze'ye operasyonuyla başladığını hatırlatan Çelik, o dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye'de İsrail o dönemki Başbakanı Ehud Olmert ile İsrail-Suriye ilişkilerinin normalleşmesiyle ilgili görüştüğünü ve yüzde 99 oranında mutabakata varıldığını ifade ederek. sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Olmert, 'Birkaç noktada kelimelik anlaşmazlığımız var. Ülkeme döneyim, 1-2 gün içinde size dönerim ve bu konuyu da hallederiz 'dedi. Biz kendisinden cevap beklerken 1-2 gün içerisinde Gazze operasyonu başladı. Bundan birkaç yıl önce de Başbakan Erdoğan, İtalya'da Başkan Peres ile yemek yemek yerken o masada ben de vardım. Başkan Peres, Başbakanımıza 'Biz İsrailliler istiyoruz ki komşumuz Norveç olsun, Filistinliler istiyor ki komşuları İsveç olsun, ancak gerçekler böyle değil, çok sert. O sebeple barışı özelleştirmemiz lazım, bunu da yapabilecek tek ülke Türkiye'dir' demişti."
 

'İsrail vatandaşlarımızı infaz etti'

Ancak İsrail'in geçenlerde 32 ülkenin vatandaşlarını taşıyan ve Gazze'ye yardım götüren insani yardım gemisine saldırdığını ve biri Amerikan vatandaşı olmak üzere 9 Türk'ün bu gemide öldürüldüğünü anımsatan Çelik, şunları kaydetti: ''Bu yaşanan olay Türk tarihinin en trajik olaylarından bir tanesidir. Bütün soğuk savaş boyunca Sovyetler Birliği ile karşı karşıyaydık, fakat Sovyetler Birliği hiçbir vatandaşımızı öldürmeye teşebbüs etmedi, ancak yıllardır kendisiyle işbirliği yaptığımız ve destek verdiğimiz İsrail 9 vatandaşımızı öldürmenin ötesinde, bir gemiye saldırarak infaz etti."

"Yaptığımız görüşmelerde, İsrail tarafından gelen propaganda faaliyetlerinden gemilerdekilerin kimliği kişiliği tartışılıyor, bu insani yardımın Gazze ablukasını delme amaçlı olduğu söylenerek, bu insanlık dışı eylem örtbas edilmeye çalışılıyor" ifadesini kullanan Çelik, İsrail'den, Türkiye'den özür dilemesini ve bu olayın soruşturulması için BM Genel Sekreterinin gözetiminde bağımsız komisyon kurulmasına katkı vermesini beklediklerini söyledi.
 

'Karşılık vermezse ilişkilerimiz daha kötüye gidecek'

AKP Genel Başkan Yardımcısı Çelik, şöyle devam etti: "İsrail bu taleplerimize karşılık vermezse, ilişkilerimiz bundan sonra daha kötüye gedecektir. İsrail'in kendi kendine kurduğu komisyonun bizim açımızdan hiçbir kredibilitesi yoktur. Maalesef, NATO müttefiki dostlarımızın, ortak değerleri paylaştığımız ve ortak değerler uğruna pek çok yerde ölümü göze aldığımız dostlarımızın bu konuda İsrail'e destek vermesi de biz de hayal kırıklığı yaratmıştır." Tepkilerinin İsrail halkı veya devletine karşı olmadığını ve anti-semitizm ile ilgisinin bulunmadığını vurgulayan Çelik, "Kategorik olarak söylüyorum: İsrail'in var olma hakkı ve güvenliği bizim için çok önemlidir, Orta Doğu barışının sağlanması konusunda Türk-İsrail ilişkilerinin her zaman çok iyi olması gerekir" dedi.
 

'İlişkileri bozmak için elinden geleni yapıyor'

Türkiye'nin İsrail ile her zaman sorunları kolayca aşabildiğini ve ortak dil bulabildiğini belirten Çelik, ancak Gazze operasyonundan bu yana, özellikle Netanyahu hükümetinin Türk-İsrail ilişkilerini bozmak için elinden geleni gösterdiğini söyledi. Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu krizi aşmak için bize tavsiyelerde bulunan Amerikalı dostlarımıza şunu soruyorum: Tavsiyelerinizi tabii ki dikkatle dinliyoruz, fakat benzer tavsiyeleri İsrail'e de yapıyor musunuz? diyorum. 'Henüz onlarla konuşmadık' diyorlar. Amerikan yönetiminden beklentimiz şudur: Türk halkının hassasiyetlerini giderecek şekilde bağımsız, kredibilitesi yüksek ve BM Genel Sekreteri gözetiminde bu olayı soruşturacak bir komisyonun kurulmasına destek vermeliler. İsrail ilişkilerinin gerçekten önümüzdeki dönemde Irak'tan Lübnan'a kadar ortaya çıkabilecek gelişmeler bakımından mükemmel bir dilayog içinde olması lazım. Fakat şu anda Türk-İsrail ilişkileri birbirine doğru hareket eden iki formula 1 arabası gibi süratle çarpışmak üzere birbirine doğru ilerliyor. Burada genellikle İsrailli dostlarımız, 'Türkiye İsrail'i kaybetmenin nasıl bir tablo ortaya çıkaracağını görüyor mu?' diyorlar. Biz de şunu diyoruz: İsrail, Türkiye'yi kaybetmesinin nasıl bir tablo ortaya çıkaracağını görüyor mu acaba?" Çelik, Türkiye'nin Orta Doğu barışı konusunda ABD ile hedeflerinin ortak olduğunu, bu nedenle krizin çözülmesinde, bağımsız komisyonun kurulmasında ABD'nin öncülük etmesini beklediklerini ifade etti.

 

'İki konunun birbiriyle bağlantısı yok'

Türkiye'nin BM güvenlik Konseyi'nde İran'a yönelik yeni yaptırımlara "hayır" oyu vermesiyle İsrail'in Gazze'ye giden gemilere saldırması olayını bazı çevrelerin tek bir tavır olarak sunduğunu belirten Çelik, iki konunun birbiriyle bağlantısı olmadığını vurguladı. "Türkiye, aslında çok uzun zaman önce İran'ın nükleer çalışmalarına müdahil olması konusunda batıdan davet almıştır" diyen Çelik, Batı toplumunun İran ile konuşamadığı için Türkiye'nin arabulucuğunu istediğini ve Türkiye'nin de bunu memnuniyetle kabul ettiğini söyledi. Çelik, Türkiye ve Brezilya'nın devrimden sonra İran'ı ilk defa bir anlaşmanın tarafı haline getirdiğine dikkati çekerek, Türkiye'nin bölgesinde nükleer silah istemediğini, ancak şu ana kadar İran'a yönelik yaptırımların hiçbir etkisinin olmadığını, son yaptırım da Çin ve Rusya'nın çıkarlarına göre gevşetilmiş olduğu için hiçbir etkisi olmayacağını kaydetti.
 

'Türkiye bölgedeki istikrarsızlığı engelledi'

Ömer Çelik, "Gözünüzün önüne şöyle bir tablo getiriniz: Basra Körfezi'nde bir İran gemisi uluslararası sulara çıktı ve bundan şüphelenildiğine dair bir duyum geldi ve bir Basra Körfezi ülkesinden bu geminin durdurulması istendi. Ortaya çıkacak çatışma tablosunu bir düşünün" dedi. Türkiye'nin konseyde karşı oy vermesinin, diplomatik yollarla İran ile Batı toplumu arasındaki müzakereleri sağlamaya dönük olduğunu belirten Çelik, bazı kesimlerin, bu sonucun ABD'ye karşı İran'ın tercih edildiği ve Türkiye'nin batıya sırtını döndüğü şeklinde sunduğunu, ancak bunların gerçekle ilgisinin bulunmadığını söyledi.

Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye burada yaptırımlara karşı müzakere yolunu tercih etmiştir. Türkiye, Tahran anlaşmasının hayatta olduğunu, ölmediğini bu oyu sayesinde deklare etmiştir. Eğer Türkiye, 'hayır' oyu vererek Tahran'ı anlaşma masasında tutmasaydı, Irak'tan Lübnan'a kadar bir dizi hiç istemediğimiz gelişmeler olacaktı. İran ile uluslararası toplumun sıcak bir çatışmaya girmesi halinde Irak tamamen, eskisinden daha büyük bir istikrarsızlığa gömülecektir, Lübnan'daki hükümet düşecektir ve Orta Doğu'nun bütün değişik bölgelerinde yeni çatışma alanları ortaya çıkacaktır. Türkiye 'hayır' oyu vererek bu istikrarsızlıkları engellemiştir. Burada ABD ile ortak hedefleri olan Orta Doğu barışına katkı yapma yolanda yeni bir adım atmıştır."

'Türkiye'nin oyunun önemi çok kısa süre sonra anlaşılacak'

Türkiye'nin bu oyunun çok kısa bir zaman sonra, Türkiye'nin ABD ile Orta Doğu'daki hedeflerine hizmet eden bir girişim olarak anılacağını belirten Çelik, "Önceki gün ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa büyükelçileri Dışişleri bakanımızı ziyaret ettiler ve Türkiye'nin Tahran anlaşması çerçevesinde diplomatik girişimlere devam etmesinin ne kadar hayati olduğunu anlattılar" dedi. Çelik, Türkiye'nin Suriye ile girişimlerine de önce Batı ülkelerinin tepki gösterdiğini hatırlatarak, gelinen noktada ABD'nin Suriye'ye büyükelçilik açtığını anımsattı.