"İsrail, Filistinlileri insanlık dışı yöntemle katletti"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, temaslarda bulunmak üzere Kuveyt'e gitti. 'İslam Dünyası Mümtaz Şahsiyet Ödülü'nü alan Erdoğan, İsrail'e yönelik açıklamalarda bulundu.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuveyt Başbakanı Şeyh Nasır El Muhammed El Ahmed El Sabah tarafından resmi törenle karşılandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kuveyt ve Katar ziyaretlerine eşlik eden Devlet Bakanı Çağlayan, gezilerin ekonomik ve ticari boyutunu değerlendirdi. Çağlayan, Başbakan'ın ekonomik boyutu ön plana çıkan Katar ve Kuveyt ziyaretine 500;e yakın iş adamının katıldığını hatırlattı.
Kuveyt ve Katar;ın Türkiye açısından çok önemli ülkeler olduğunu ifade eden Çağlayan, iki ülkenin de hem ihracat ve ortak yatırımlar ve hem de müteahhitlik hizmetleri açısından çok büyük potansiyel oluşturduklarını bildirdi.

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, ziyaret sırasında, Başbakan Erdoğan'ın gerçekleştireceği görüşmelerin yanı sıra Kuveyt ve Katar Ticaret Bakanları ve bu ülkelerin yatırım idaresi başkanları ile iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilere dair görüşmelerde bulunacağını vurguladı. Çağlayan, iki ülke arasında sanayi alanında işbirliğini geliştirmek amacıyla ''Türkiye-Kuveyt Sanayi Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı'' imzalayacağını ifade etti.

 

''Sen benim Filislinli kardeşlerimi insanlık dışı yöntemle katledeceksin biz susacağız öyle mi?"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Filistinlileri insanlık dışı yöntemlerle katlettiğini, Akdeniz'de korsanlık yapıp, yardım gemisine saldırarak 9 Türkü şehit ettiğini, çilek tarlalarında, okullarda, oyun parklarında, hastanelerde çocuk demeden, kadın demeden, yaşlı demeden acımasızca cana kıydığını belirterek, ''Biz bunu görmezden, duymazdan geleceğiz öyle mi? Herkes susabilir, herkes tepkisiz kalabilir, herkes susarak onaylayabilir, ama biz susmayız, susamayız ve emin olunuz susmayacağız'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Şeyh Fahad el-Ahmed Uluslararası Hayır İşleri Ödülü Kurulunca kendisine verilen İslam Dünyası Mümtaz Şahsiyet Ödülü'nü, Mariott Oteli'nde düzenlenen törenle aldı.
Törende yaptığı konuşmada, ''Bu bölgede bizim coğrafyamızda bütün bu yaşanan acılara karşı tepki verdiğimizde, sesimizi yükselttiğimizde birileri çıkıp bunu sorgulamak gibi, bunu eleştirmek gibi bir yanlışın içine düşüyorlar'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bize söyledikleri şu; 'Gazze'de bırak çocuklar ölsün, sen sesini çıkarma. Gazze'de abluka devam etsin sen bunu görme. Akdeniz'de korsanlık olsun, Akdeniz'de insanlara yardıma giden yardım gemisine korsanlar çıksın ve 9 kişiyi şehit etsin sen bunu duyma. Kudüs üzerine planlar var, sen bunu işitme. Bağdat'a kayıtsız kal, Kabil'i umursama, Darfur'u hissetme'. Bize şunu da söylüyorlar. 'Bak' diyorlar, 'Bütün dünya buna kayıtsız kalıyor. Bütün dünya susuyor. Bütün dünya tepkisiz. Bütün dünya bunu görmüyor, duymuyor, hissetmiyor.

Öyleyse siz de sesinizi çıkarmayın' diyorlar. Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Sen benim Filistin'deki kardeşimi insanlık dışı yöntemlerle katleteceksin, biz susacağız öyle mi? Sen Akdeniz'de korsanlık yapacaksın, yardım gemisine saldıracaksın, benim 9 kardeşimi şehit edeceksin, biz buna tepkisiz kalacağız öyle mi? Çilek tarlalarında, okullarda, oyun parklarında, hastanelerde çocuk demeden, kadın demeden, yaşlı demeden acımasızca cana kıyacaksın biz bunu görmezden, duymazdan geleceğiz öyle mi? Herkes susabilir, herkes tepkisiz kalabilir, herkes susarak onaylayabilir ama biz susmayız, susamayız ve emin olunuz susmayacağız.

Biz bir kalp taşıyoruz, bizim vicdanımız var. Biz insanız ve insani değerlere inanıyoruz. İnsanlığımızı, vicdanımızı her şeyin üstünde tutuyoruz. Sesi çok çıkanın güçlü olduğu bir sistemi biz asla kabul etmiyoruz. Hakkın değil gücün öne çıktığı, hukukun değil zorbalığın egemen olduğu bir düzene biz asla boyun eğemeyiz.''
 

 

''Bizim için şereflerin en büyüğüdür"

''Bölgemize, bölge ülkelerine, bölgedeki tüm milletlere hatta insanlığa bir nebze olsun hizmetimiz dokundu ise bu bizim için şereflerin en büyüğüdür'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Biz insanlar arasındaki üstünlüğün 'Hayrun nas men yenfeun nas' (İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır) anlayışından geçtiğini bilenlerdeniz. Biz böyle bir kültürün, böyle bir medeniyetin mensuplarıyız. Bu anlayıştan hareketle biz bu alanda yarışa devam edeceğiz. Bu sözü biz bir kenara bırakamayız. Bu anlayışla da bu yola, bu gayretle devam edeceğiz'' diye konuştu.

''Leyla ile Mecnun''u diğer adıyla da ''Leyla ile Kays''ı Türk ve Arap edebiyatının en muhteşem eserlerinden birisi olarak nitelendiren Erdoğan, şunları kaydetti:

''Leyla bir 'ah' çektiğinde binlerce kilometre öteden çöllerin, dağların, bunların ardından bu 'ah'ın sızısını Mecnun yüreğinin derilerinde hissetmişti. Açıkçası ben bütün bu coğrafyanın halklarını işte birbirini böyle aracısız, araçsız hissedebilen, birbiriyle gönül bağı, gönül köprüsü kurmuş halklar olarak görüyorum. Bu coğrafyada, bizim coğrafyamızda hepimiz ortak bir tarihi, ortak bir kültürü, ortak bir kaderi paylaşıyoruz.

Tarihimiz, kültürümüz, kaderimiz kadar emin olunuz bizim acılarımız ve sevinçlerimiz de ortak. 1990'da Kuveyt işgal edildiğinde en az Kuveytliler kadar bizler de bunun acısını, kaygısını, endişesini yüreğimizde hissettik. Kuveyt'te işgal sona erdiğinde aynı şekilde en az Kuveytliler kadar bunun sevincini, neşesini, coşku ve heyecanını bizler de Türkiye'de yaşadık.

Esasen kardeşlik böyle bir şeydir. Kardeş, yanında olsun ya da olmasın, yakınında olsun ya da olmasın diğer kardeşinin derdini de sıkıntısını da acısını da aynı şekilde sevincini de coşkusunu da neşesini de yüreğinde hissedendir. Bir aile içindeki huzursuzluğu, problemi ailenin sadece birkaç ferdinin meselesi olarak göremezsiniz.

Nasıl ki vücutta bir hastalık, bir yara tüm vücudu etkiler, tüm vücuda sirayet ederse aynı şekilde bizim bölgemizdeki, herhangi bir sorun, herhangi bir mesele, bir çatışma, bir huzursuzluk da bütün bir bölgeyi rahatsız eder, bütün bir bölgeye sirayet eder.''