İsmail Saymaz'dan 'Fıtrat'
İsmail Saymaz, ‘İş Kazası Değil, Cinayet’ altbaşlığıyla yayımlanan yeni kitabı “Fıtrat” ile okuru, göz göre göre gelen iş cinayetleriyle çarpıcı veriler ve gerçek hikâyeler eşliğinde yüzleştiriyor.
Reyyan BayarAraştırma, Metin Altıok’un “bağırsam ne yarar, nasılsa duymazlar/ ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm/ içimde cesetler ve daha ölmemişler var” dizeleriyle okura açılıyor. Saymaz, iş kazası kılıfında sunulan iş cinayetlerini; inşaat, tersane, enerji ve maden sektörleri olarak sınıflandırıp ele alıyor.Emeğin ucuza mal edilmesinin korkunç sonuçlarını, bu sürece götüren politikaları, söylemleri, işçilerin “kul”a çevrildiği sistemi mercek altına alan Saymaz, Fıtrat ile bir şekilde gördüğümüz ya da duyduğumuz bu “iş kazaları”nın iç yüzünü, alınmayan önlemlerin bitirdiği hayatları, yoksulluğun insanlara kabul ettirdiği çalışma şartlarını gözler önüne serip ne yapılması gerektiğini de okura aktarıyor.
Kitabın yazım aşamasında Saymaz’ın eniştesi Salih Coşkun, çalıştığı inşaatta yüksekten düşerek yaşamını yitirmiş. Bu olayla, iş cinayetlerinin aslında hiç de uzağımızda olmadığı gerçeğiyle bir kez daha yüzleşiyoruz... Haberlerde, gazetelerde sadece sayı olarak gördüğümüz işçilerin hayatlarını, onları ölüme götüren ihmâl zincirini anlatan Saymaz’ın gözlemlerinin yanı sıra işçilerin aileleri ve yakınlarının, canını kurtarabilmiş işçilerin aktarımlarını da buluyoruz kitapta.
Her bir kaybın sayı değil insan olduğunu, onların hikâyeleri, geride bıraktıklarını, geçim sıkıntısıyla mecbur kalıp girdikleri ve çıkamadıkları girdabı da... Öyle ki, üç işçinin can verdiği tersanenin sahibinin on bin lira kefaletle beş günde tahliye edilmesi, bir eldivenin çok görülmesiyle pisliği kuyudan eliyle çıkaran işçiler, elektrik kesilince haberleşmenin sağlanamadığı maden ocakları, çöplük gibi nitelenen çadırlarda, sünger yataklarda yanarak ölen işçiler... Bu ve bunun gibi, kitapta yer alan benzer gerçek hikâyeler bir roman kurgusu içinde bile distopik gelebilir çoğumuza. Fakat acı bir gerçeklik olarak duruyor karşımızda. Çoğunu da günlük hayatın akışı içinde unutup gidiyoruz aslında; dava süreci, sorumluların dalga geçer gibi yaptığı savunmalar, ölenlerin suçlu bulunması, geride kalanların mağduriyetiyle yeter derecede ilgilenmiyoruz.
Saymaz tam da bu noktada, göz göre göre gelen bu işçi kıyımına karşı bir fener tutuyor, unutturmamak için; toplumsal belleğimize yakın tarihten bir not düşüyor giderek artan işçi ölümlerini, hatta doğru ifadeyle öldürümlerini. Yazar aynı zamanda, özelleştirme, taşeronlaşma, gibi kavramları da inceliyor; iş cinayetlerini 24 Ocak 1980’den beri uygulanan ve AKP iktidarlarında evrimini tamamlayan neoliberal politikaların bir sonucu olarak gördüğünü belirtiyor. Yaratılan modern kölelik mekanizmasının dişlisini oluşturan işçiler, ölüme itiliyor. Saymaz kitabında, emeğin bu vahşilik çarkından kurtulabilmesinin ancak sosyal devlete dönüşle mümkün olabileceğini vurguluyor.
Fıtrat / İsmail Saymaz / İletişim Yayınları / 254 s.