İşimizi geri alacağız
KHK’lerle işlerinden atılan kadınlar hak mücadelesinden vazgeçmiyor. Kadın emekçiler, OHAL hukuksuzluğuyla işinden edilen, hayatı çalınan mağdurların sesi oldu.
Zehra Özdilek
Nursel Tanrıverdi (42), Selvi Polat (65) ve Türkan Albayrak (55) KHK’lerle mesleklerinden ihraç edilen ve meydanlarda direnmekten vazgeçmeyen üç kadın. Üçü de atılmalarının ardından yılmadı. Soğuk, sıcak, gece, gündüz demeden hakları, kendileri durumunda olanların haklarına dikkat çekmek için meydanlarda KHK mağdurlarının sesi oldular. Direnişin, dayanışmanın, var olma savaşının kadınları gazetemize konuştu.
Bir ömür direniş
Gazetemizin Şişli’de bulunan binasında gerçekleştirdiğimiz röportajda ilk sözü hayatı direniş ile geçmiş Türkan Albayrak alıyor. 2002 yılında Türk Telekom’da temizlik işçisi olarak çalışırken işten atıldığını, Paşabahçe Devlet Hastanesi ve Sarıyer İlçe Sağlık’ta da sendikal çalışmaları sonucu benzer süreçleri yaşadığını ama işe dönüş davalarını kazandığını söyledi. “Direnerek kazandığım işim için yeniden direniyorum” diyen Albayrak, “Emekliliğime bir buçuk yıl kalmıştı. Direnişe başlayalı 127 gün oldu. Alana gider gitmez hemen gözaltına alıyorlar. 72 defa gözaltına alındım. Böyle söylemek kolay ama 72 defa faşizm ile karşı karşıya gelmek zor. Alana çıkarken neyle karşılaşacağımı bilmiyorum. Sesimizi kesmek istiyorlar. Yapılan zulme karşı direnenlerin görülmesini istemiyorlar. Çatlak ses olmasın. İstediğimiz gibi bu ülkeyi satalım diyorlar. Boğmak istedikleri halkın sesi. Ben buna karşı direniyorum. Direnenler Meclisi’miz var. Direnen arkadaşlarla kurduğumuz. İşim ekmeğimden öte onurum ve halk için direniyorum. Basın da söz birliği etmiş gibi devletle, bizim sesimizi duyurmuyor” dedi.
‘Alanda iki kişiydik’
Nursel Tanrıverdi ise 17 yıllık öğretmen iken 2017’de KHK ile ihraç edildi. İşten atılanlar olarak bir araya gelerek Kadıköy, Bakırköy ve Kartal’da direniş alanları oluşturdular. Tanrıverdi pazartesi, çarşamba, cuma ve cumartesi günleri 3’er saat oturma eylemleri yaptıklarını söyleyerek, “Yüksel’de süren açlık grevine alanlarda ses olduk. 1 Haziran 2018’e kadar sorunsuz bir şekilde devam etti. Polis saldırısıyla karşı karşıya kalmadık. Seçim süreci geliyordu. Bu sürecin günlük gülistanlık geçmeyeceğini biliyorduk. 1 Haziran’da meydanlara seçim stantları kuruldu. AKP standından polisler aranarak meydana getirildiler. Bizlere uyarılarda bulunuldu. Ertesi gün Bakırköy Meydanı abluka altına alındı. Halkla bütün bağımızı kestiler. İki hafta boyunca 90’a yakın kişi gözaltına alındık. Şiddete maruz kaldık. Vatan Emniyet’te açlık grevi yapmak durumunda kaldık” diyor.
Bu süreçler yaşanırken KESK Şubeler Platformu’nun direnişten imzasını çektiğine değinen Tanrıverdi, “Direnişi seçim sonrasına erteledi. Bazı arkadaşlarımız bu tutuma olumlu baktı. Bazı arkadaşlarımız ise olumsuz baktı. KESK imzasını çektiği hafta biz yine alana çıktık. Alanda iki kişi kaldık. Sürekli gözaltına alınıyoruz. Ertesi gün savcılığın karşısına çıkartılmadan mahkemeye sevk ediliyorduk. 76. haftamızda alana 200 metre yaklaşmama kararı getirildi. Biz bu kararı tanımadık. 16 gün Bakırköy Cezaevi’nde kaldık. Nasıl bırakıldık anlamadık” ifadelerini kullandı.
‘İhraçlara nasıl sahip çıkacaksınız?’
Selvi Polat ise 2017 yılında ihraç edildiğini dile getirerek, “Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda mücadeleye devam ettim. Yüksel direnişine de destek sundum. KESK yürütmesine sürekli bir eylem kararını çıkarttıramadık. Beş altı kez görüşme yaptık. Alana çıkıp ‘Gar katlimanın hesabını soracağız takipçisiyiz’ dedikleri bir günde AKP’den bir isim ile görüştüler. Sendikada ağırladılar. Alanda AKP’ye meydan okuyorlar ama sendikada da onları ağırlıyorlar. Ne konuştuklarını açıklamalarını istedik. Yanıt alamadık. KESK’e buradan da soruyoruz. AKP’li isimlerle ne konuşuldu? Bizim bu kadar ihraçlarımız varken bu kadar zulüm görürken bu insanlara nasıl sahip çıkmayı planlıyorsunuz?” diyor.
Bakırköy Direnişi sırasında yaşadıkları hak ihlallerine değinen Polat, “İhraç edilen bizlerin ve arkadaşlarımızın göreve dönmesi talebinde kararlıyız. Bu yaşıma kadar hep direniş içindeydim. İçinde de olmaya devam edeceğim” dedi.
KESK’ten yanıt
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ise “AKP’li dedikleri Kamu Denetçiliği Başkanıdır. Kendileri bizim ziyaretimize geldi. Nuriye Gülmen’in açlık grevi sürecinde kendileri de görüştü. İstanbul’da bizim KESK Şubeler Platformu her cumartesi günü bir ilçede eylem yapıyolar. Onlar KESK’in kararlarına uymayarak bireysel eylem yapıyorlar. Bu arkadaşlar KESK üyesi olmalarına rağmen KESK’in kararları dışında bireysel almış oldukları kararları oradaki şubeler platformuna dayattıkları için şubedeki arkadaşlar da ‘Biz KESK üyesiyiz. Aldığı kararları uygularız’ diyorlar. Genel kurullarımızın genel meclislerimizin almış olduğu kararları üyelerimiz, yürütme kurullarımız uygularlar. Onun dışında KESK’in bireysel bir kararı sahiplenmesi doğru olmaz. 150 bin üyesi olan örgütün içerisinden bir üyenin ‘şunu yapacaksınız’ deme lüksü yok” dedi.