İşim gücüm budur benim
Eczacıbaşı ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, 45 yıllık iş hayatını “İşim gücüm budur benim” isimli kitapta topladı.
Özlem Yüzakİşim gücüm budur benim, Gökyüzünü boyarım her sabah, Hepiniz uykudayken. Uyanır bakarsınız ki mavi. /Deniz yırtılır kimi zaman, Bilmezsiniz kim diker; Ben dikerim.
Orhan Veli’nin bu ünlü Dalgacı Mahmut şiirinin ilk mısrası bir kitabın adı olarak karşımızda. Üstelik yazarı da ünlü bir işadamı, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı: Bülent Eczacıbaşı.
Peki neden Dalgacı Mahmut? Eczacıbaşı anlatıyor kitabın önsözünde: Benim mesleğe adım attığım yıllar 68 kuşağı gençlerinin dünyayı ayağa kaldırdığı zamanlar. O dönemde ‘işadamı’nın itibarı pek yüksek değil. Zamanın Türk filmlerinde Hulusi Kentmen tarafından canlandırılan, Bedri Koraman’ın karikatürlerindeki ağzı purolu, göbekli tipler toplumun gözündeki örnekler. Bir keresinde bir arkadaş grubuyla toplandığımızda bir arkadaş Orhan Veli’nin bu şiirinden yola çıkarak bunları söyleyen kişinin mesleğini sormuştu. Üstelik yanıt için 4 seçenek veriyordu: Boyacı, sanatçı, işadamı, üçkâğıtçı. Şakanın amacı belliydi. Cevaplar hep bir ağızdan verildi “işadamı”. Ve ardından gelen “Bülent alınmıyorsun değil mi” sözleri. Bir rahatsızlık duydum ama içimden sordum: Orhan Veli’nin Dalgacı Mahmut’u kartvizit bastırsaydı isminin altına ne yazardı acaba?
İş dünyasına yeni görevler
Eczacıbaşı iş hayatında 45 yılı geride bırakırken deneyim ve birikimlerinden yazdığı bu kitap aslında sadece iş dünyasına değil bütün topluma hitap ediyor. Kitabın özü iş dünyasının yeni sorumlulukları.
Bülent Eczacıbaşı, sadece bir şirketler grubunun hissedarı ve yöneticisi değil aynı zamanda iş dünyasının TÜSİAD, TESEV, İlaç İşverenleri Sendikası gibi öncü kuruluşlarının yönetim kurulu başkanlıklarında bulunmuş, sosyal sorumluluk yönü güçlü bir kişi. Gelecek nesillerin bugünkünden daha güzel bir dünya bulmalarında iş insanına büyük görev düştüğünü söylüyor Dalgacı Mahmut’un “işim gücüm budur benim” sözlerinden yola çıkarak. “Çağdaş gelişmeler iş insanları için yeni sorumluluklar ortaya çıkartıyor. Bunlar ülke sorunları kadar küresel sorunlara da çözüm yolu arayışları olmalı. Günümüzün koşulları, bir toplumsal oyuncu olarak iş insanının kamu ile, toplum ile, sivil toplum kuruluşları ile ilişkilerinde yeni bakış açılarını, yeni düzenlemeleri gerekli kılıyor” diyor.
Önceki akşam kitabın tanıtım toplantısı vardı. İş ve medya dünyasından geniş katılımın olduğu toplantıda konuşan Bülent Eczacıbaşı, “Babam Nejat Eczacıbaşı gibi iş dünyamızın kurucu liderleri, her zaman ‘bir şey yapmak lazım’ diyen, ülke sorunlarıyla yas¸ayan insanlardı. Bu kitabı, biraz da onları anmak için yazdım. Tabii en önemlisi, bu kitap özellikle is¸ yas¸amında bas¸arılı olmak isteyen genc¸ler için yazıldı. Buradaki tartışmalar, onlara yeni bakış açıları kazandırabilirse, ne mutlu bana, ne mutlu bizlere” dedi. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitap; yönetim, ekonomi, sürdürülebilirlik, toplum ve kültür-sanat alanlarına odaklanıyor ve “Türkiye’de ve dünyada hangi temel zorluklarla karşı karşıyayız”, “Hangilerine öncelik vermeliyiz”, “Geçmişten aldığımız derslerin ve yeni paradigmaların ışığında, neler yapabiliriz”, “İş insanı kimdir”, “Hangi sorumlulukları taşır”, “Hangi alanlarda, ne tür katkılarda bulunabilir” benzeri pek çok soruyu gündeme taşıyor. Bülent Eczacıbaşı kitapta, her konunun uzmanlarıyla gerçekleştirdiği söyleşilerden hareketle, bugüne ve yarına ilişkin görüşlerini dile getiriyor.
Kitabın ilginç bir yönü de Bülent Eczacıbaşı’nın bu önemli konulara sadece kendi bilgi ve deneyimleri çerçevesinden yaklaşmayıp “sohbet ortaklarım” diye adlandırdığı konuların uzmanları ile sohbetlere de yer vermesi.
Para ne işe yarar? Bülent Eczacıbaşı’nın kitabında ilginç bir anektod babası ile ilgili: “Babam Nejat Eczacıbaşı’nın düşünce dünyasında çok önemli bir yer tutan soru ‘para ne işe yarar’ sorusuydu. Ona göre para amaç değil araçtı. Bu araç iyi amaçlar için kullanılırsa dünya iyi olurdu. Paranın kötüye kullanılmasına izin veren bir düzende büyük toplumsal sorunları çıkması kaçınılmazdı. Nejat Bey’in zamanında yapay zekâ, akıllı robotlar, küresel ısınma henüz gündeme girmemişti. O dönem insanlığı bekleyen en büyük tehlikeler nükleer savaşlar, doğal afetler, salgın hastalıklar olarak görülürdü. Nejat Bey’e göre ise ‘paranın her şeyi satın alabildiği bir dünya düzeni’ bunların hepsinden büyük felaketti. Şimdi bulunduğumuz noktada onun bu kaygıları daha da büyük anlam kazanıyor.” |