IŞİD saldırıları Türkiye'nin Kabil Havalimanı'yla ilgili planlarını nasıl etkiledi?
IŞİD'in Horasan kolunun Kabil Havalimanı'nda düzenlediği saldırılar, Türkiye’nin havalimanının işletilmesi planlarını ağırdan almasına neden oldu. Ankara, bundan sonraki süreçte Taliban ile doğrudan diyaloğu sürdürerek sahada aktif bir taraf olmaya devam etmeyi ancak kesin adımlarını siyasi gelişmelere ve güvenlik koşullarına göre atmak istiyor.
BBC TürkçeCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna-Hersek'e gitmeden önce düzenlediği basın toplantısında, hem IŞİD'in Perşembe akşamı Kabil Havalimanı'nda düzenlediği saldırıları değerlendirdi hem de bundan sonra Türkiye'nin nasıl bir süreç izleyeceğine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, IŞİD'in Horasan kolu tarafından üstlenilen saldırının, "bu terör örgütünün bölge ve dünya için ne kadar tehlikeli olduğunu gösterdiğini" söyledi.
"Çünkü orada her an her türlü ölüm vesaire…" diyerek başta Kabil olmak üzere Afganistan'da "şiddet ve terörün devam edeceği" kaygısını dile getiren Erdoğan, "Afganistan'da şu anda ciddi bir yönetim boşluğu söz konusu" sözleriyle de, Taliban'ın henüz gerçek anlamda idareyi alamadığını, kontrolü sağlayamadığı tespitinde bulundu.
Bu açıklamalar ışığında Türkiye'nin bundan sonraki sürede izleyeceği politikada şu unsurlar öne çıkıyor:
Tahliyeler tamamlanacak
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de diğer üst düzey yetkililer, Çarşamba gecesi açıklandığı gibi Türk askerlerinin ve ülkeden ayrılmak isteyen Türk vatandaşlarının tahliyesine öncelik ve ağırlık verildiğini vurguluyorlar.
Türkiye, "artan terör tehdidi karşısında" tahliye sürecini en geç hafta sonunda sonlandırma çabasında . Taliban'ın 31 Ağustos için verdiği son tarihe uymak ve süreci risksiz tamamlamak için, tahliyeleri son ana bırakmamak istiyor.
Yabancı güçlerin tamamen çekileceği 1 Eylül'den sonra ise yeni bir dönem başlayacağını öngören Ankara, siyasetini de bu gerçek üzerine inşa ediyor.
Taliban ile diyaloğa devam
Afganistan'ın yeni sürecinde de aktif rol almak isteğini gizlemeyen Türkiye, askerlerini çekmesine karşın yapılacak bir anlaşma uyarınca Kabil Havalimanı'nı sivil ekipler ve uzmanlar aracılığıyla işletme konusunda Taliban'la müzakere etmeyi sürdürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taliban yetkilileri ile Türk yetkililerinin Kabil Havalimanı içerisine konuşlanan Türk Büyükelçiliği'nde 3,5 saat görüştüklerini, bundan sonra da bu temasların devam edeceğini açıkladı. Şu ana kadar daha çok Pakistan'ın arabuluculuğuyla Taliban'la temas kuran Türkiye'nin bundan sonraki süreçte doğrudan iletişim içinde kalmak istediği değerlendiriliyor.
"Bu tür görüşmelerle süreci bir defa sağlıklı yürütmenin gayreti içerisindeyiz. Onların beklentileri nedir, bizim beklentimiz nedir, bütün bunları görüşerek yapacaksınız. Görüşmeden bu tür şeyleri yapmak mümkün değil" diyen Erdoğan, Taliban'ın en temel beklentisinin havalimanı konusunda Türkiye'nin desteği olduğunu kaydetti.
Erdoğan, Taliban'ın teklifiyle ilgili olarak "Şu anda bir defa Taliban hatta Kabil Havalimanı'nın işletilmesi noktasında teklifleri var. Kime, bize. Güvenliği diyor biz sağlayalım ama işletmeyi siz yapın. Şimdi bizim bu konuda bile şu anda henüz verilmiş bir kararımız yok" diye konuştu.
Kabil Havalimanı'nda benzer bir saldırının Türkiye'nin görevi üstlenmesinin ardından gerçekleşmesi durumunu "Bunu izah edemeyiz" sözleriyle değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'a göre Türkiye ancak genel huzur ortamının sağlanması durumunda buna ilişkin bir karar alacak.
Türkiye basınında çıkan haberlerde, Türk askerinin çekilmesi sonrası havalimanın işletilmesi için Türk Hava Yolları ya da Türk özel şirketlerinin devreye girebileceği kaydediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, uçak seferlerinin başlaması konusunda acele etmeyeceklerini söylerken, mevcut güvenlik koşullarında hiçbir ticari şirketin böyle bir adıma yanaşmayacağı belirtiliyor.
Taliban ile yapılan görüşmelerde güvenliğin nasıl sağlanacağı konusunun ağırlıklı yer aldığı ancak Taliban yetkililerinin bu konuda güven verici bir plan sunamadıkları da basında yer alan haberler arasında.
Türkiye'nin beklentisi kapsayıcı hükümet
Taliban ile yapılan görüşmelerde Türkiye'nin de beklentilerinin aktarıldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce yaptığı açıklamalarda Afganistan'da kurulacak yeni yönetimin toplumun tüm kesitlerini içerecek kapsayıcı bir nitelikte olması gerektiğini söylemişti. Taliban'ın verdiği ilk mesajları ılımlı bulan ve buna bağlı olarak ihtiyatlı iyimserlik içine giren Ankara, Taliban'ın geçmiş hükümetlerde yer almış uluslararası müzakerelere katılmış Afgan siyasetçilerine yeni yönetimde yer vermesinin meşruiyet ve güvenilirlik kazanma açısından önemli olacağına dikkat çekiyor.
Ankara, bu süreçte, Taliban ile müzakereleri sürdüren siyasi komisyon üyeleri eski Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, Milli Uzlaşı Yüksek Konseyi Başkanı Abdullah Abdullah ve Hizb-i İslami Partisi Lideri Gülbeddin Hikmetyar'ın çabalarının önemli olduğunu değerlendiriyor.
Erdoğan bu durumu "Afganistan'da şu anda ciddi bir yönetim boşluğu söz konusu. Önce burada yönetimin belli olması, yönetimin belirgin hale gelmesi, yönetimin belirgin hale gelmesinden sonra da biz o zaman kararımızı vereceğiz, kurumlarımız o zaman kararlarını verecekler" ifadeleriyle kayda geçirdi.
1 Eylül'den sonraki süreçte kurulacak yönetimin yapısı ve kapsayıcılığı, siyasi-ekonomik ve güvenlik alanlarında atacağı adımlar sadece Türkiye'nin değil tüm bölge ve önde gelen dünya ülkelerinin nasıl bir çizgi izleyeceğini gösterecek. Erdoğan bu durumu Türkiye adına "İnşallah orası da şöyle sahil-i selamete çıksın ve biz de adımlarımızı ona göre atalım" sözleriyle özetledi.
Göç baskısı
Türkiye'nin bu süreçte üzerinde durduğu bir başka önemli unsur Afganistan kaynaklı artan göç baskısı. "Şu anda yeni göç baskısına en yakın ülke Türkiye" diyerek durumun Türkiye açısından önemine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta sonunda Avrupalı liderler yaptığı bir dizi görüşmeyle olası bir göç akını karşısında işbirliği yollarını ele almıştı.
İran sınırındaki modüler duvarın bir an önce tamamlanması ve elektronik izleme araçlarıyla güçlendirilmesine yoğunlaşan Türkiye, başta Pakistan ve İran olmak üzere bölge ülkeleri ile Birleşmiş Milletler ve diğer ilgili uluslararası örgütlerle de temas içinde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de 300 bin Afganın yaşadığını, daha fazlasını kabul etmesinin mümkün olmadığını Avrupa'ya iletirken, Türkiye rotası dışında Avrupa topraklarına gidebilecek Afganların da olabileceği uyarısını dile getirmişti. Afgan sığınmacıların bundan sonraki süreçte Türkiye-AB diyaloğunun önemli bir konu başlığı olmaya devam edeceği değerlendiriliyor.