IŞİD kadısı olmakla suçlanan Reina zanlısı saldırıdan dört gün önce gözaltına alınmış
IŞİD'in üstlendiği Reina saldırısı davasında hücre evlerini organize eden kişilerle irtibatlı olduğu iddia edilen ve “kadı” olmakla suçlanan Yaser Muhammed Radow, saldırıdan dört gün önce gözaltına alındığını söyledi. Davaya konu iddianamede saldırının 25 Aralık 2016’da tasarlanmaya başladığı belirtiliyor.
CANAN COŞKUN<video:661220>
Yeni yıl gecesi Reina isimli gece kulübünde IŞİD'in üstlendiği 39 kişinin ölmesine, 79 kişinin de yaralanmasına neden olan katliamı gerçekleştiren Özbek Abdulkadir Masharipov'un aralarında bulunduğu 51'i tutuklu 57 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Reina katliamcısı susma hakkını kullandı, avukatı mahkeme başkanıyla tartıştı
Silivri Cezaevi'nin karşısında bulunan duruşma salonunda İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dün görülen duruşmaya Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs, IŞİD üyeliği, 39 kişiyi öldürme ve 79 kişiye de öldürmeye teşebbüs suçlamaları ile yargılanan 51 tutuklu sanık katıldı. Masharipov, salonda önceki gün olduğu gibi yine ayrı bir sırada tek başına oturtuldu. Masharipov, bu defa salona kelepçeli olarak getirildi. Masharipov'un eşi Zarina Nurullayeva'nın da aralarında bulunduğu üç kadın sanık da duruşmaya kaldıkları Bakırköy Kadın Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşma başlangıcında mahkeme başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, salonda yer alan basın mensuplarına hitaben, “Mahkememiz Cumhuriyet davası ve darbe davalarına da bakıyor. Öyle bir yazmışsınız ki sanki burada iç savaş çıkmış” dedi. Basın mensuplarının gözlemlerini yansıttıklarını söylemesi üzerine başkan Dağ, “Eski basın hakimiyim. Basın özgürlüğüne karışmam” yanıtını verdi.
Telefonu anüsüne saklamış
Tutuklu sanıklarından Yaser Muhammed Radow duruşmada Arapça savunma yaptı. Muhammed savunmasının başlangıcında uzunca bir şekilde dini açıklamalarda bulundu. Kadı olmadığını savunan Muhammed, “Kıyamet gününde kimse affetmeyecek” dedi. Muhammed, Türkiye'ye Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay ve Adana'da ortopedik malzeme satmak için Cezayir'den ilk olarak 15 Temmuz 2015'te geldiğini ve birçok kez gözaltına alınarak geri gönderme merkezine yollandığını söyledi. Radow, iddianamede 25 Aralık 2016'da organize edilmeye başlandığı iddia edilen Reina saldırısından dört gün önce 27 Aralık 2016 günü İstanbul Kağıthane'de 10 kişi ile birlikte kaldığı günlük kiralık evden gözaltına alındığı söyledi. Radow hakkında iddianamede polis baskını sırasında telefonunu anüsüne sakladığı iddiası yer alıyor. Mahkeme başkanının bu iddiayı sorması üzerine Radow, çalınmasından korktuğu için sakladığını söyledi.
Hücre evi iddiası
Tutuklu sanık Abdulhamid Abdulaziz de Uygurca savunma yaptı. Abdulaziz, Urumçi'de 2009'da çıkan olaylar nedeniyle 2 yıl hapis yattığını, ardından yaşamı zorlaştığı için 2013'te Türkiye'ye gelerek Zeytinburnu'nda kaldığını söyledi. Abdulaziz, daha önce Konya'da Masharipov ile kalan dava sanıklarından Ömer Asım ile 2009'da Çin'deki hapishanede tanıştığını söyledi. Abdulaziz, bu tarihten sonra Asım ile 14 Aralık 2016'ya kadar görüşmediğini kaydetti. Uzun zamandır görüşmedikleri için Asım'ı evine davet ettiğini söyleyen Abdulaziz, eşiyle birlikte daha rahat edeceklerini düşündüğü için o evi Asım'a bırakarak Topkapı Kaleiçi'ndeki bir eve gittiklerini söyledi. Heyet tarafından Abdulaziz'e Asım'ın telefonunda ele geçirilen ses kaydında kaldığı evi “makar” yani “hücre evi” olarak tanımladığı anımsatıldı. Abdulaziz de o evin eşiyle birlikte yaşadığı ev olduğunu söyleyerek iddiayı reddetti. Ertesi gün yani 16 Aralık günü Asım ile onun daha önceden irtibata geçtiği Necati Nasrıti'nin isteği ile otogara gelen bir paketi almaya gittiklerini söyleyen Abdulaziz, orada gözaltına alındıklarını belirtti.
Ahrar uş-Şam çevrilmedi
Abdulaziz, Nisan 2015'te Reyhanlı üzerinden Suriye'deki Abdulhamid Han Tugayı'na 15 günlüğüne Uygur bir arkadaşının daveti üzerine gittiğini söyledi ve bunun terörle ilgisi olmadığını iddia etti. Ziyareti esnasında arkadaşının “Çin'deki eziyet için eğitim al, burada kal” dediğini aktardı. Abdulaziz, bu konuşma sırasında “Ahrar uş-Şam” da dedi ancak bu ifade tercüman tarafından çevrilmedi. Bu ifadenin müdahil avukatlar tarafından tekrar sorulması üzerine tugayın Ahrar uş-Şam'a bağlı olduğunu söyledi ve “Bu tür sorulara yönelik susma hakkımı kullanıyorum” diyerek bu kısmı detaylandırmadı. Üye hakim Abdulaziz'e telefonunda neşid (cihat marşı) ve IŞİD'in TV kanalına ait görüntüler bulunduğunu da anımsattı. Abdulaziz, Uygurların meşhur bir sanatçısının müziklerini sevdiği için bu kanalı dinlediğini, neşidlerin de ilahi olduğunu savundu.