Irak'ın Hıristiyanları soykırımla karşı karşıya
IŞİD’ten kaçan Hıristiyanlar Erbil’de kiliseler, okullar ve metruk binalarda yaşam savaşı veriyor.
Ceyda KaranBazıları için bu ilk göçleri değil. IŞİD 10 Haziran’da Musul kentini ele geçirip ardından Irak’ın en kadim Hıristiyan yerleşimlerinden Karakuş kasabasına saldırdığında da çoğu kaçmış. Ama peşmerge güçlerinin kontrolü ele almasıyla geri dönmüşler. 6 Ağustos’ta ise peşmergenin geri çekilmesi ve bütün bir Musul ovasının IŞİD’in eline geçmesi Karakuş, Bartella, Keremliş, Tilkef, Batnaya, Teleskof ve Elkuş’tan 200 binden fazla Hıristiyanı yerinden yurdundan etmiş. Son aylarda 1 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapan Kürt Bölgesinde sadece Erbil’de 65 bin Hıristiyan sığınmacı var.
‘Daiş’ korkusu Kadınlar, erkekler, çocuklar alabildikleri üç beş parça eşyalarıyla gelmişler. Çoğu sadece Aramice konuşuyor, bir kısmı Arapça biliyor. St. Joseph Kilisesi’ndeki gönüllü Servin Sauran’ın yardımıyla onlarla konuşuyoruz. ‘İslam Devleti’ için kullanılan “Daiş” diye andıkları IŞİD’le karşı karşıya kalanları da var. Azad isimli kadın, “Daiş geldi, önce bizden dinimizi değiştirmemizi istediler, cizye talep ettiler. Direnince bütün paramızı aldılar, üzerimizde ne varsa, bütün takılarımızı da. Buraya nasıl ulaştık bilmiyorum” diyor. Daiş, Karakuş bölgesinde yakaladığı insanlardan aile fertleri başına 175 bin Irak dinarı (130 dolar) istemiş.
Beş kişilik bir aile için ayda 800 dolar ödemek anlamına geliyor. Araya giren annesi ve babası “Barış içinde kendi köyümüzde yaşamak istiyoruz” diye ısrar ediyor. Ama IŞİD varken başka bir ülkeye gitmek dışında şansları olmadığını düşünüyorlar. Besma, Karakuş köyünden. Erbil’e 6 Ağustos’ta gelmiş, “Onları gördük korku içindeydik. Bütün kiliselere saldırdılar, Hıristiyanlara saldırdılar bu yüzden buraya gelmeye karar verdik” diye anlatıyor. Kasabaya dönse de evini yerinde bulabileceğinden emin değil. “Başka bir ülkeye gitmemize yardım etmeleri lazım. O zaman barış içinde insan olduğumuzu hissederek yaşayabiliriz” diyor. Daiş için “İslam değiller, onlar iyi insanlar değil” demekle yetiniyor.
Dört katlı inşaat halinde bir binada onlarca aile beton üzerine attıkları minderlerde barınıyor. Yusef, eşi ve üç küçük çocuğuyla birlikte Ninova’nın Batnaya köyünden gelmiş Erbil’e. “Durum düzelse bile artık biz geri dönmek istemiyoruz” diyor, Müslümanların Hıristiyanlardan nefret ettiklerini söylüyor.
Kilisede yardım faaliyetlerini organize eden Hıristiyan gençlerden Kaml Nasser, “Onlara elimizden gelen yardımı yapmaya çalışıyoruz. Kürt hükümeti biraz yardım ediyor, UNİCEF ve bazı ülkeler de öyle ama kriz giderek artıyor” diyor.
‘Son sürgün mü?’
Irak’ın 2003’teki işgaliyle sayıları gün geçtikçe azalan Hıristiyanlar için bu kez sonuncu sürgün olabilir. Pek çoğu Türkiye ve Ürdün üzerinden pasaport alarak Avrupa’ya göç etmek ve yeni bir yaşam kurmaktan söz ediyor. Irak’taki Hıristiyan kuruluşları ve partileri ise buna itiraz ediyor. Hıristiyan Mülteciler Yüksek Komitesi’nin üyesi Ano Jawhar Abdoka’ya göre sığınmacılar için iki senaryo çizdiklerini anlatıyor. Ya ABD’nin yardımlarıyla Daiş Musul Ovası’ndan temizlenecek ve insanlar evlerine dönebilecek yahut bulundukları yerlerde konut ve iş sahibi kılınacaklar. Abdoka, “Ancak Kürt bölgesinde bunun
için yeterli kaynak yok ve Bağdat hükümetinin bütçe ayırması gerekiyor. Bütün bunları müzakere ediyoruz” diyor.
‘IŞİD tüm insanlığın sorunu’
Kürdistan Parlamentosu eski üyesi ve Keldani Asuri Hıristiyan toplumun liderlerinden Romeo Hakari 7 bin yıldır yaşadıkları topraklardan sürüldüklerini belirterek “Ninova bölgesinde bir soykırım yaşanıyor. Hıristiyanlar ve kardeşlerimiz Ezidiler için bir soykırım yaşanıyor” diyor. Sığınmacıların ülkeyi terk etmemesi için gerekli yardımların sağlanması gerektiğini vurguluyor. Hakari, IŞİD virüsü temizlenmezse tüm insanlığa ağır bedelleri olacağını belirtip Türkiye başta olmak üzere tüm dünya ülkelerine çağrıda bulunuyor.