İnternet erişimsizliğine tepki
Bazı sivil toplum kuruluşları internet sitelerine yapılan erişimin engellenmesi cezasına tepki gösterdi. Kuruluşlar tarafından yapılan açıklamada son bir yılda kişilik hakları ve fikri ve sinai haklar nedeniyle bini aşkın web sitesinin yasaklandığı belirtildi ve ''Türkiye'nin dünya internetine kendi kurallarını empoze etmeye'' ve ''bunu sadece yasaklarla yapmaya çalıştığı'' söylendi.
cumhuriyet.com.trBilişim alanındaki bazı sivil toplum kuruluşlarından yapılan ortak açıklamada, ''internet yasaklarının pire için yorgan yakarak adaletsizlik yarattığı'' belirtildi.
İnternet Teknolojileri Derneği, Türkiye Bilişim Derneği, Türkiye Bilişim Sektör Derneği, Linux Kullanıcıları Derneği, Tüm İnternet Evleri Derneği, Türk Kütüphanecileri Derneği, Üniversite ve Araştırma Kütüphanecileri Derneği, Tıp Bilişimi Derneği, ODTÜ Mezunları Derneğinin aralarında bulunduğu sivil toplum kuruluşlarının yaptığı ortak açıklamada, Youtube'un 6 aya yakın süredir yasaklı olduğu, Myspace, Dailymotion, Dawkins ve Blogger gibi sitelere de erişimin engellendiği ifade edildi.
Son bir yılda kişilik hakları ve fikri ve sinai haklar nedeniyle bini aşkın web sitesinin yasaklandığı belirtilen açıklamada, ''Türkiye'nin dünya internetine kendi kurallarını empoze etmeye'' ve ''bunu sadece yasaklarla yapmaya çalıştığı'' söylendi.
Yasaklamaların ''Anayasaya aykırı'' ve ''hukukun temel ilkelerine ters'' olduğu, ''5651 sayılı yasanın 9. maddesini ihlal ettiği'' savunulan açıklamada, bunların savunma almadan, tebliğ edilmeden, tedbir olarak alınmasına rağmen bir ''ceza olarak'' uygulandığı belirtildi.
Yasakların, suçluyu değil, sıradan Türk vatandaşını ve internet üzerinden iş yapmak isteyen, görüşlerini paylaşan, Türkiye'yi dünyaya tanıtmak isteyen girişimcilere ve öncü vatandaşlara zarar verdiği kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: ''Yasaklar, pire için yorgan yakarak adaletsizlik yaratıyor. Kanımızca, mahkemelerimiz ve diğer ilgililer kolaycı bir yaklaşımla her şeyi yasaklayarak, haksızlığa sebep olarak suç işliyorlar, tazminat davalarına muhatap olacaklardır. Yasaklar, Türkiye'nin Avrupa Birliği, demokrasi ve bilgi toplumu projeleriyle uyuşmuyor. Ülkemiz, yasakçı bakış açısından vazgeçip, tüm dünya ile birlikte yönetişim ilkeleri ışığında, internetteki zararlı içerik ve bilişim suçları ile mücadele etmelidir. Bu mücadele tek başına kamu otoritesi ve mahkemelerle yapılacak bir mücadele değildir. Yasaklamalar, bilenlerce kolayca delinmekte, gittikçe artan bir oranda, yurttaşların bu yasakların aşılması bilgisi yayılmaktadır. Sivil toplum örgütleri bu sürecin bir parçası olarak çalışmaya hazırdır.''
"Yasaklara uzmanlaşan mahkemeler baksın"
Sivil toplum kuruluşlarının, çocuk pornosu, intihara teşvik konularındaki yasaklamaların, uzman görüşü ışığında mahkemelerce yapılmasına bir itirazlarının bulunmadığı, bu kuruluşların (ikaz et/ kaldırt) yönteminin uygulanmasını ve bu sürecin parçası olmak istedikleri ifade edildi.
Kısa vadede Türkiye'ye büyük zarar veren bu durumun önlenmesi için acil tedbirin alınması gerekliliğine işaret edilen açıklamada, ''İlk olarak Ankara ve İstanbul'da 2 uzmanlaşan mahkemenin geçici bir süre için internet yasaklarına bakması'', ''Adalet Bakanlığı, Barolar Birliği, Yüksek Hakimler Kurulu'nun sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde olması gerektiği'' görüşüne yer verildi.
Resen karar verme yetkisi
Telekomünikasyon Kurumunun da katalog suçları dışındaki yasaklamalarda, resen yetkilerini artırmadan, mahkeme kararlarının uygulanmasında aracı olması ve 5651 sayılı yasanın uygulanmasında üzerine düşen sorumluluğu alması gerektiği belirtilen açıklamada, Kurumun resen karar verme yetkisini acil haller dışında kullanmaması, ilgili mahkemeden karar alması istendi.
Açıklamada, ''5651'in yönetmelikleri gözden geçirilip, hem katalog dışı yasaklamalar ve yurtiçi, yurtdışı konusu hem de yasaklı nesnenin kaldırılması konusunu berraklaştırmalıdır. Youtube yasağı açmazını çözmenin tek yolu budur'' denildi.
Türkiye'nin internetin marjinal problemlerine çok fazla enerji harcadığı belirtilen açıklamada, interneti demokrasiyi geliştirmek, toplumsal kalkınmaya katkı vermekte kullanımı konusunda çalışma yapmak gerektiği kaydedildi.