İnsansız gelecek ve vinçler...

Güneş Çınar’ın ‘Bulutlardan Başka Her Şey’ isimli sergisi kent yaşamının canlılar üzerindeki etkilerini sorguluyor.

ORHUN ATMIŞ

Sanatçı Güneş Çınar’ın, modern kent yaşamının canlılar üzerindeki etkilerini sorguladığı “Bulutlardan Başka Her Şey” sergisi Adahan İstanbul’un eskiden mahzen olan bodrum katında ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. 31 Ekim’e kadar görülebilecek sergide kağıt işlerden heykele, resimden yerleştirmeye uzanan farklı tekniklerle üretilmiş eserler bir araya geliyor.

İnşaat gürültüsüne veya görüntüsüne maruz kalmadan günümüzün geçmediği, vinçlerin artık kentin siluetinde yer ettiği bugünlerde açılmış böyle bir serginin sahibiyle bir araya gelmek istedik. İlk olarak serginin isminden başladık konuşmaya; “Bulutlardan Başka Her Şey”, Alman eleştirmen, kültür tarihçisi ve estetik kuramcısı Walter Benjamin’in “Hikâye Anlatıcısı” adlı makalesinden alıntı. Benjamin’in tam cümlesi şöyle: “Bir zamanlar okula atlı tramvayla giden bir kuşak, artık bulutlardan başka her şeyin değiştiği topraklarda, çıplak gökyüzünün altında buluverdi kendini. Ve bulutların altında, şiddetli patlamaların, akıntıların ortasında kalakaldı küçük, korumasız insan bedeni...” Çınar da bu alıntıdan yola çıkarak, “Bulutlar da aslında değişken bir yapı, ancak onun haricinde her şeyin değişmesi fikri çok büyüleyici ve şiirsel geldi” ifadesini kullandı. Sanatçı, yaklaşık 10 yıldır çalışmalarının “kent ve korku” teması etrafında döndüğünü söylerken, “1980 doğumlu biriyim ve kentin dönüşümüne ben de şahit oldum” diye konuştu.

‘Kimliksizleştiriyor’

Sergideki hemen hemen bütün işlerde görebileceğimiz vinç anlatısını merak uyandırıcı. Vinçleri sanatına dahil etme düşüncesinin nasıl ortaya çıktığını şu sözlerle anlattı Çınar, “Çalışmalarıma hazırlık yaparken kent fotoğrafları çekiyorum. Bazen gazetelerden bulduğum, hoşuma giden fotoğrafları da kullanabiliyorum. Çektiğim fotoğraflara bir yerlerde hep vinçler girmeye başlamıştı. Sadece İstanbul’da değil, Berlin’e gittiğinizde de bunu görüyorsunuz. Tam güzel bir kare yakalayacakken beliren bir vinç... Berlin Hayvanat Bahçesi’nde bir zürafa fotoğrafı çekerken arkada bir vinçle güzel bir kare yakalamıştım. Vinçler her yerde görünmeye başlayınca onları fotoğraftan atmak değil, daha da fotoğrafın içine sokmak istedim. Nerede olduğumuzu kaybetmemize de yol açan bir şey bu. İstanbul’da mıyım, Berlin’de miyim, Endonezya’da mıyım? Kentlerin özelliklerini git gide yok eden, kimliksizleştiren bir manzaraya yol açıyor. O bulanıklığın üzerine gitmek hoşuma gidiyor.”

‘Tavşan deliği’ne atıf

Eski mahzenin tam ortasında bir de kuyu var. Çınar, kurgu ve gerçeklik arasında bir köprü kurduğu bu sergisini, kuyu etrafında şekillendirerek Lewis Carroll’un “Alice Harikalar Diyarı’nda” adlı romanındaki tavşan deliğine de atıf yapıyor. Kuyunun hemen üzerinde asılı duran “Bulutlardan Başka Her Şey” adlı yerleştirme de yalnızca mekânın değil, sanatçının post-apokaliptik dünya kurgusunun da merkezinde bulunuyor.


Yalnızca bulutlardan ve inşaat vinçlerinden oluşan bu iş, akla ilk olarak senelerdir gündemimizi işgal eden inşaat çılgınlığı ve kentsel dönüşüm meselelerini getiriyor. Sergisiyle distopik bir hikâye anlatan Çınar, “fabl” kelimesinin bu serginin anlatısına uygun düşebileceğini ifade ediyor. Çünkü sergideki insansız bir gelecek vizyonunun tek kahramanları, kentin simgeleri ve dokularıyla birleştirilen hayvan figürleri...