İnsanlık için önemli adım; sinema için değil...

75. Venedik Film Festivali'nin açılışını yapan Damien Chazelle, Ay'a ilk adım atan astronot Neil Armstrong'un öyküsüne yenilikçi bir yaklaşım getiremiyor.

Mehmet Basutçu




Beklenti çok yüksekti herhalde. Umduğumuz sinemasal heyecanı yaşayamadık. Damien Chazelle, önceki bol Oscar ödüllü filmi "La La Land"ı pek beğenmeyenleri haklı çıkardı. Bu müzikal denemesinde olduğu gbi, uzay filmleri türünde de kökten yenilikçi bir yaklaşım sergileyemeyen "İlk Adam", rahat izlenen hoş bir açılış filmi olarak kibarca alkışlandı. Yine de, çift kültürlü genç yönetmenin hakkını yemeyelim. Ay'a, 20 Temmuz 1969 tarihinde ilk ayak basan insan olarak tarihe geçen Neil Amstrong'un (Ryan Gosling bu rolde de inadırıcı) öyküsünü, belgeler üzerinde titiz bir çalışma yaparak, hem mesleki hem de özel yaşamından yansımalar içeren bir senaryo eşliğinde dürüstçe anlatmış. Görsel çekicilik ve gerilimli uzay yolculukları yanında, karakterlerinin ruhsal derinliklerine inmeye de çabalamış. 50 yıl önceki Soğuk Savaş ortamında, uzayı fethetmenin, Sovyetler Birliği ile ABD arasında nasıl siyasal boyutu öne çıkan bir yarışa dönüştüğünü de, bireysel, ailesel ve toplumsal düzeylerde doğurduğu tepkilere sürekli değinerek anımsatmaya özen göstermiş... Heyecan verici bir uzay macerasını, kahramanlarının rahatça dışa vuramadıkları ruhsal gelgitler eşliğinde kotarmaya çabalamış. Galiba sorun da burada, iki arada bir derede kalmış olmasında...

Salondan çıkarken, kıdemli Fransız eleştirmen Michel Ciment, kısaca, fena değil yorumunda bulunduktan sonra, Stanley Kubrick'in (1928-1999) bugün klasikler arasına giren kült filmi "2001 : A Space Odyssey "nin, o dönem eleştirmenler tarafından yerden yere vurulurken, kendisinin tam tersine filmi nasıl savunduğunu uzun uzun anlatmaya başlıyor... Chazelle yetenekli bir yönetmen ama, Kubrick'le karşılaştırmak tabii ki mümkün değil ; Kubrick'i hasretle anımsatıyor sadece... Spielberg'in yapımcılığında kotarılan Hollywood geniş kitle sineması örneği "First Man"den, özgün ve yenilikçi, farklı bir yaklaşım beklemek te işin tabiatına aykırı kuşkusuz... 

Açılış gecesi öncesindeki ilk davet, artık gelenekselleşen Variety daveti. Etkin Amerikan sinema dergilerinden Variety, jüri üyelerinin de aralarında bulunduğu ilk konukları tarihi otel Danieli'nin terasında topluyor yine. Yaklaşık on yıldan bu yana verilen bu davet, Venedik ile Hollywood'un yıldızlarının barışacağına yönelik ilk işaretlerden biriydi kuşkusuz... Ana jüride görev alan Fransız oyuncu ve yönetman Nicole Garcia, programı iştah acıcı zenginlikte bulduğunu söylüyor... Yunan yönetmen, senaryo yazarı ve yapımcı Athina Tsangari'nin başkanlığındaki Orizzonti jürisinde üye olan İranlı oyuncu Fatemeh Motamed Aria ile dertleşiyoruz; ülkelerimizde sinema yapmanın zorluklarından, baskılardan yakınıyoruz. Sinemayı, her sanat dalı gibi, içinde yaşanılan ülkenin siyasal ve toplumsal sorunlarından soyutlamak mümkün değil...