İnsanlarımıza Dair...

cumhuriyet.com.tr

Eskiden “Çarıklı erkân-ı harp” denirdi hayat mektebinde yetişmiş insanlarımıza; hemen her konuyu kendileri için en uygun olanı gözeterek karar verdikleri için mi böyle vasıflandırılırlardı acaba?

Gözleriyle görmeden inanmamak ya da başkalarının uygulamasına göre tavır almak yaklaşımı ülkemiz insanı için hemen her alanda geçerlidir dersek abartı olmaz herhalde.

Peki, insan düşünme, irdeleme, değerlendirme, sonuç çıkarma gibi bir sistematiği izleme yoluna gidemez mi? Kişisel çıkardan önce toplumsal çıkarları gözetmek niye düşünülemez?

Bu hususlara yanıtı Doğan Kuban özlü bir şekilde vermekte (CBT, 29 Ocak 2010, Sayı.1193): “Bizim toplum, bilimin ve çağdaş kültürün bir zekâ ya da kabiliyet sorunu değil bir düşünce yapısı olduğunu anlayamadı. Ünlü bir molla ailesinden gelen dayım Türklerin zekâsından söz edildiği zaman ‘Tilki de zekidir, ama yaşamı kürkçü dükkânında biter’ derdi.”

Yıllar önce doğudaki bir ilimizde arabama benzin dolduran pompacının, o zamana kadar destek vermedikleri bir partiden yerel yöneticiyi neden seçtiklerine dair soruma verdiği yanıt bir ipucu niteliği taşımakta: “Onu denedik olmadı, öbürünü denedik olmadı, bir de bunu deneyelim dedik!”

Son yılların siyasi yaşamına bir göz atın: Akademisyenleri, yargıyı, doktoru, eczacıyı, işçiyi, köylüyü, esnafı, emekliyi hülasa halkın hemen her kesimini elinin tersiyle bir tarafa iten, hor gören, aşağılayan birileri var!

Ucuz kabadayı edasıyla siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, hukuki ve uluslararası sorunları çözmeye yeltenmek bilgi, beceri ve birikim eksikliğinden başka ne ile açıklanabilir ki?

Üstelik bu davranışa karşı siyasi rakiplerinin eleştirilerini, “yavuz hırsız” rolüne bürünüp halkın gözünün içine baka baka saptırmak için 23 Nisan’da nutuk atarcasına bangır bangır bir üslupla yanıtlamanın kıymeti harbiyesi olabilir mi?

İşte konunun en can alıcı yeri. Bu davranışı sergileyen kişilerin yakın geçmişteki düşünce ve davranışları, “Bir de bunu deneyelim” yaklaşımının ne denli geçersiz olduğunun bir kanıtı değil midir?

“Ellerim kırılsaydı da oyumu vermeseydim” diye kendine kahreden “Çarıklı erkân-ı harp” vatandaşlarımızın payına da, nihavend makamında “Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime” şarkısını söylemek düşmektedir artık.