‘İnsanlar hâlâ neden ölüyor, sebebimiz yok!’

İrlanda travmasını gündeme getiren 'Black 47' ekibiyle Berlin'de görüştük.

Esin Küçüktepepınar

 

Berlinale’de yarışma dışı gösterilen “Black 47”, adını 1847 yılındaki ‘Büyük Açlık’ döneminden alıyor ve bir intikam öyküsü olarak Hollywood klişelerine saplansa da İrlanda’nın en karanlık dönemi üzerinden İngiliz sömürgeciliğinin mezalimini hatırlattığı için gündeme gelmeyi hak ediyor. Berlin’de söyleşi yaptığımız Hugo Weaving, Stephen Rea ve Oscarlı Jim Broadbent misali şahane oyuncularının hemfikir olduğu üzere aynı sömürü düzeninin Ortadoğu’dan Asya’ya, küresellik kisvesi altında hâlâ acımasızca sürdüğü ortada. İrlandalı yönetmen Lance Daly, bir milyon kişinin öldüğü, iki milyon insanın yerinden yurdundan edildiği ‘Kara 47’ döneminde İngiltere’nin sömürge menfaatları uğruna Afganistan’da savaşan İrlandalı bir gencin ailesini yok eden düzene karşı çıkışını anlatıyor ama “‘İntikam westerni’ olsun, insanlar eğlensin istemedim” diyor.

Sömürgecilikten küreselliğe

Stephen Rea’yı “Ağlatan Oyun”dan kesin hatırlayacaktır sinemaseverler; İrlandalı Neil Jordan’ın IRA açmazında yarattığı imkânsız aşk öyküsünde duygulanmayanlar ayıplanmıştı. Aradan geçen 26 yılın ardından Rea, memleketindeki bu açmazın epeyce başlarına, İrlanda köylülerinin İngiliz işgalciler tarafından kıtlığa mahkûm edildiği 1847 kışına odaklanan filmde başrollerden birisini paylaşıyor, “İnanılmaz bir tarih ama perde arkasının dünyada bu kadar az bilinmesi insanı çok sarsıyor. Sanki ortada hiç yiyecek kalmamış ve bu nedenle insanlar ölmüş gibi bir algı var. Oysa ki detaylar hiç bilinmiyor, yiyecek vardı ve filmde izlediğiniz gibi bunlar gerçek sahiplerine dağıtılacağına İngiltere’ye ihraç ediliyordu” diyor. Oscarlı İngiliz aktör Jim Broadbent de üzgün bir sesle katılıyor: “Detayları öğrenmek kan donduruyor. İşte bunları bilmemek üzücü. Yani aslında kimsenin açlıktan ölmesi gerekmiyor ama baskıcı rejimler maalesef sizi sadece silahla öldürmüyor. Bu konuyu anlatan dört başı mamur bir filmin bugüne kadar yapılmaması da sanırım sinema endüstrisinin Dublin değil Londra tekelinde olması”. 69 Yaşındaki Broadbent, filmde İngiliz hükümetinin yetkilisi olan kötücül Lord Kilmichael rolünde ama karakterinin kendisini kötü görmediğini, sadece menfaatlarına uygun davrandığını ve bu anlayışın tüm düzenlerde benzer olduğunu söylüyor.

Adaletsiz dağıtım

Genç askeri yakalaması için görevlendirilen, aslında onunla Afganistan’da savaşmış olan subay rolünde Hugo Weaving var, 150 yılı aşan süreçte bölgedeki çalkantılarının aynen sremesini esefle karşılıyor. “Matrix”in (1999) ünlü kötü adamı ‘Bay Smith’le hayatımıza giren oyuncu, bir nevi filmin vicdan çıtasını da temsil ediyor. ‘Yokluk değil adaletsiz dağıtım vardır’ dediğimde “Nereye baksanız böyle değil mi, Afrika’dan Asya’ya, herkese yetecek kadar refah var günümüzde ama hâlâ birileri aç yatıyor, aç ölüyor, savaşlar bitmiyor. Buradaki adaletsiz gidişatı sorgulamak gerekiyor. Filmler hayat kurtarmaz ama gerçekleri duyurmayı sağlar. İtiraz da buradan başlar, itiraz etmek de farkındalık yaratır, farkındalık hayat kurtarabilir. Tekerleme gibi ama gerçek bu, ‘İnsanlar hâlâ neden ölüyor, sebebimiz yok” sözleriyle bayrak açıyor. “Black 47”nın henüz Türkiye dağıtımcısı yok