İngiltere’de 15 saatlik görüşme maratonu

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek dün Londra’da sürdürüğü temaslara dün de devam etti...

selin girit

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kurmuş murmuş. Ne kuru ya? Hepsi hikaye bunların,” demesinin üzerinden iki gün geçmeden Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya soluğu Londra’da aldı. Şimşek, Twitter hesabından Pazartesi günü paylaştığı mesajda, Türkiye’ye coşkulu bir selam yolluyor, Londra’da 90 portföy yöneticisi, banka üst düzey yöneticisi ve analistlerle görüşeceklerini müjdeliyordu. Ama bu ne perhiz ne lahana turşusuydu? Zira tabanda hala kurdaki artışın “faiz lobisinin” ya da “dış mihrakların oyunu” olduğu iddiası pompalanmayı sürdürüyordu. Cumhurbaşkanı, “Biz George Soros’un kulu kölesi değiliz,” diyor, Londra’nın da başını çektiği başkentlere “Ey finans sektörü!” diye meydan okuyordu. Ama dolar 5 lira sınırını zorlamışken, öyle kuru sıkı laflarla yetinecek durum belli ki pek kalmamıştı.

İşleri hiç kolay değil

Tepkiler gecikmedi. Piyasalar acımasızdı. İşte Türk lirasının rekor düşüşü de bunun akabinde başladı, dolar lira karşısında 4.92 gibi tarihi bir seviyeyi gördü. Lira zaten bir yıl içerisinde yaklaşık yüzde 20 değer kaybetmişti. Sadece son bir ay içerisindeki değer kaybı yüzde 13’ü bulmuştu. Merkez Bankası harekete geçti, 300 baz puanlık bir faiz artışına gitti. Dolar geriledi. Mehmet Şimşek, piyasalarla inatlaşmayacağız, gerekirse sadeleşmeye de gideceğiz mesajları verdi. Çok geçmeden bu adım da geldi.

Bu satırlar yazılırken Şimşek ve Çetinkaya’nın Londra temasları halen sürüyor. Zaten temastan öte, sabah 7’den akşam 22’ye dek koşulan bir maraton bu. Ancak Şimşek’in sözleriyle bu “yoğun çaba” yabancı yatırımcının güvenini tazelemek için yeterli olacak mı? Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda soru işaretleri varken, finans gazeteleri 2001 krizi öncesi görülen günlere geri dönülebileceği uyarıları yaparken ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz kötülüklerin anasıdır” nitelemesi haber bültenlerinde sık sık yer bulurken işleri hiç kolay değil. Hele ki son beş yılda yüzde 60 değer kaybeden bir kur, 453 milyar doları bulan bir dış borç ve 47.1 milyar dolarlık cari açık söz konusuyken...