İnfial mi yaratır, hayat mı kurtarır?

İstihbarat paylaşılsa infial mi yaratır, hayat mı kurtarır?

İklim Öngel/Cumhuriyet


Başkentte sivillerin en yoğun bulunduğu bölgede patlatılan bombadan önce Amerikan Büyükelçiliği’nin Amerikan vatandaşlarına yaptığı uyarı, “Türk makamları da kendi vatanşlarını bu şekilde uyaramaz mı?” sorusunu akıllara getirdi. Uzmanlar resmi istihbarat paylaşımının halkta infiale yol açıp açmayacağını, hayat kurtarıp kurtarmayacağını değerlendirdi.

Sosyolog Doç. Dr.  Mustafa Kemal Coşkun: Halkı bilgilendirmeyle bu iş çözülmez. İnsanlar daha fazla tedirgin olur, bu bilgilendirme değil galeyana getirme olur. İnsanlar ya sokağa çıkmayacak ya da başka yerlere gidecekler ancak orada da bir şey olabilir. Bu çözüm değil. Asıl sorun böyle bir istihbarat varsa bunu patlama olmadan önlemektir. “Bombaya patlayacak” ihbarı, halkı korkutmaktan başka işe yaramaz. Bilgilendirme bu işi çözmez. Tedirginlik artar, insanları daha çok birbirinden şüphe etmeye yöneltir, sokağa çıkmalarını engeller.  Toplumsal açıdan iyi olmaz, infial yaratır. Halkı rahatlatacak görünür önlemler alınabilir.

‘Bilgi halktan saklanamaz’

Psikiyatr Doç. Dr. Burhanettin Kaya: Örneğin 2 gün sonra büyük oranda deprem olacağı tahmin ediliyor, bununla ilgili veriler var. Ama infial olmasın diye “Haber vermeyelim” deniyor. Böyle bir bilginin halktan saklanması doğru değil. Bu bilgiye bağlı bir önlem. Bazı şeyler istihbaridir, kolay ifade edilemeyebilir ama böyle bir olayın olma olasığı varsa ve bunu önleyemiyorsan yüzde 1 bile riskin varsa halkın bir şekilde bilgilendirilmesi, uyarılması, önlem almalarının istenmesi, ve olası bölgelerde çok daha iyi önlem alınması gerekir.  Erken uyarı yalnızca doğal afet için olamaz.  İnsanlar bir riski önceden öngörebilirlerse önlem alırlar. Depremde erken uyarı sistemi neden kuruluyor, önlem alınsın diye. Erken uyarı sistemi sadece doğal afetler için mi geçerli. İnsan hayatına kasteden, insan hayatını tehdit eden her türlü erken uyarı insanidir. “İnfial olur” diye bilgilendirmeme, ölümleri maruz göstermez. Bilgilendirme ile kitle tepkisi olasıdır ama hangisi daha tedirgin edici. İnsanlar zaten son bir yıldır tedirgin ve tetikte yaşıyor Türkiye’de.

Paranoyaklık riski

Türk Psikologlar Derneği Başkanı Gökan Malkoç: İlk olarak; Söylediniz ve bir olay olmadı. O zaman daha sonra yapacağınız her türlü açıklamada güvenirliliğinizi kaybedersiniz. İkinci olarak da; bunu terör örgütleri propaganda şeklinde kullanabilir, devamlı devenformasyonla toplumun yapısını etkiler. İnsanlar boşu boşuna paranoyak bir duruma girer.

Güvenlik kodu önerisi

11 Eylül’den sonra ABD’de tüm kurumlar kendini sorguladı ve yöntemler geliştirdi. ABD’ de durumun tehlikesini gösteren kırmızı, turuncu, sarı gibi maviye kadar giden kodlar var. Kırmızı en tehlikelisi ve giderek azalıyor. Bir durum varsa “Kodu kırmızıya çektik” denmesi, halkın da ona göre daha dikkatli olması salanmalı. Ama hiçbir bilgi verilmemesi dikkatli davranmasını sağlamaz. Mutlaka kodlama sistemine geçilmesi gerek. Gelen istihbarat bilgilerine göre bunun yöneticiler tarafından hangi düzeye çekildiği söylenmeli. Bilgi iyi yönetilirse, bilgi kirliliği kaosu da sona erer.