İnançların Gereği
cumhuriyet.com.trİstanbul Üniversitesi’nin öğrencileri “Müslüman Gençlik”i ne açık ne anlaşılır bir şekilde ifade etmiş. “Ya Müslüman Türkiye ya hiç, düzenin muhbirleri kimseden hesap soramaz. Sivas’ta yaktık, yine yakarız.” Sivas’ın hesabı sorulacak diye afişler asan bir gençlik grubuna böyle karşı çıkıyor Müslüman Gençlik. Onlar tıpkı Sivas’ta 37 aydın insanı yakanlar gibi inançlarının gereğini yerine getiriyorlar. 70’li 80’li yıllarda öğretim üyelerine “Türk milleti Atatürk’ün öncülüğünde Allah’ın yolundan sapmıştır... Yeniden Allah’ın nizamı kuruluncaya kadar burası bir darül-harp bölgesidir” diye mektuplar gönderen inanç sahipleri gibi. “Biz laiklere ancak tahammül ederiz, onlarla birlikte yaşayamayız. Örtünmeyen kadınlar fuhşa davet ederler” diyen ilahiyat profesörleri gibi. “90’lı yıllarda Cumhuriyet dönemi artık sona ermiştir, artık İslami esaslar egemen olacaktır, İslam’a aykırı yasalar değiştirilecektir” diyen bugünkü devlet büyüklerimiz gibi. Beyin lokalizasyonları dersine “Hocam bu anlattıklarınız dinimize aykırıdır, duygu ve heyecanların yeri beyin değil, kalptir” diye karşı çıkan tıp öğrencileri gibi. “Sömürge olsaydık dinimizi daha iyi yaşardık” diyen genç kızlarımız gibi. 7.4 yetmedi mi diye pankart açan kızımız gibi. Ama “Kuran, kapitalizme ve emperyalizme karşı durmayı emreder” diyen ilahiyatçılarımız da var. Akıl, bilim ve Aydınlanma’dan yoksun bırakılmış inançlar demokrasinin, insan haklarının, kadın haklarının, gelişmenin, ilerlemenin önündeki en büyük engeldir.