IMF'den gelecek her bir dolar özel sektöre
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Orta Vadeli Program temelinde IMF ile bir tur daha görüşme yapacaklarını ifade ederek, IMF'den gelecek her bir doların özel sektöre yatırımına aktarılacak kaynak olarak gördüklerini kaydetti.
cumhuriyet.com.trDevlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2010-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programı açıklamasının ardından basının sorularını yanıtladı. Gazetecilerin IFM ile ilgili bir soruları üzerine Babacan, IMF ile belli bir süredir temas halinde olduklarını belirtti. Ortaya konulan Orta Vadeli Program'ın bundan sonraki dönemde "Türkiye'nin neyi yapıp neyi yapmayacağını" ortaya koyduğunu ifade eden Babacan, IMF teknik heyetinin bu programı kuşkusuz inceleyeceğini kaydetti.
Türkiye'nin IMF'ye borcu 7-8 milyar dolar civarında
Bundan sonra program temelinde bir tur daha görüşme yapacaklarını dile getiren Babacan, görüşmelerin sonucunda bir stand-by düzenlenmesi ile alakalı bir mutabakata ulaşılmasını, böyle bir düzenleme yapmayı istediklerini, ancak şartlarda mutabık kalınması gerektiğini kaydetti. Kriz döneminde IMF'nin kaynaklarının güçlendirildiğini anımsatan Babacan, şu anda Türkiye'nin IMF olan borcunun 7-8 milyar dolar civarında olduğunu, şu anda yüzde 2.1 yıllık faiz ödendiğini kaydetti. Devlet Bakanı Babacan, IMF'nin kaynaklarının piyasa şartlarından daha uygun kaynaklar olduğuna dikkat çekerek, bu açıdan bakıldığında Türkiye'ye uygun koşullarda dış kaynağın ekonomiye katkıda bulunacağını söyledi.
"IMF kaynağı iç borçlanma ihtiyacımızı azaltacak"
Babacan, "Ancak, Orta Vadeli Programa şöyle bir baktığınızda göreceksiniz ki IMF finansmanı olmazsa olmaz değildir. Bütün bu hazırlıkları yaparken şöyle bir varsayımda bulunduk; Eğer IMF ile bir anlaşma yaparsak, IMF'den kullanılacak kaynaklar direkt olarak piyasaya sunulacak, kaynak olacaktır.' Bizim iç borçlanma ihtiyacımız IMF'den sağlanacak kaynak kadar azalacak. Bir bakıma Türk bankacılık sektörünün özel tüketim ve yatırım için kullanacağı bir kaynak haline gelecek" diye konuştu.
Temasların gelecek dönemde de devam edeceğinin altını çizen Babacan, ancak görüşmelerin olumlu yönde seyrettiğini söyledi. Babacan, müzakere zemininin Orta Vadeli Program olacağını belirtti.
KDV indirimleri
KDV ve ÖTV indirimlerinin Mart ayında başlayan ve sadece belli sektörleri hedefleyen çok özel bir uygulama olduğunu ifade eden Babacan, "30 Eylül'den sonra ne yapacağımızı o günlerde söyleyeceğiz. Bu Bakanlar Kurulu Kararıdır. Genel bir KDV, ÖTV, Kurumlar Vergisi, Gelirler Vergisi politikaları çerçevesinde değerlendirmemek lazım. Bu özel bir uygulama" dedi.
Sosyal Güvenlik açıkları ile ilgili soru üzerine Devlet Bakanı Babacan, sosyal güvenlik açıklarının artmasındaki temel faktörün aslında sosyal güvenlik primlerinde yaşanan düşüş olduğuna işaret etti.
"En önemli avantajımız bankalar sebebiyle kamuya maliyet üstlenilmemesi"
Babacan, "Türkiye'nin yüzde 6 küçülmeden yüzde 3.5 büyümeye nasıl çıkacağı?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"En önemli faktörlerden bir tanesi bankacılık sektörü sebebiyle kamuya herhangi bir maliyet üstlenmemizdir. OECD ülkeleri içerisinde tek bir ülke olarak Türkiye bankacılık sektörüne bir garanti, teminat artışı ve kaynak aktarımını yapmamıştır. Bu da toparlanma sürecinde bizim en önemli avantajlarımızdan bir tanesi olacaktır. Bu krizde ağırlıklı olarak vergi gelirlerinin düşmesiyle meydana gelen kamu açığımızı toparlanmayla beraber yine gelir etkisiyle toparlayacağız. Her türlü tasarruf yapılacak."
"IMF'den gelecek her bir dolar özel sektöre aktarılacak"
IMF Finansmanı gelecek her bir doların özel sektöre yatırımına aktarılacak kaynak olarak gördüklerinin altını çizen Babacan, "Öte yandan IMF ile bir anlaşma yapmamız durumunda olumlu bir güven unsuru olacaktır. Şu anda açıkladığımız Orta Vadeli Programa IMF de destek verirse güven noktasında bir miktar daha katkı da bulunacaktır. Bunu da abartmamak lazım. Olmazsa olmaz noktasına bu işi getirmemek lazım. Doğru olduğunu bildiğimiz politikaları uygulayacağız" dedi.
"Mali kuralın IMF ile istişaresine başlandı"
Mali Kuralın 2011'de gireceğini açıkladıklarını anımsatan Babacan, bu sefer bunun biraz daha detayına girdiklerini söyledi. Babacan, IMF ile bir stand-by düzenlemesi yapılması halinde mali kuralın kuşkusuz istişare edilecek ve mutabık kalınacak bir unsur olduğunu kaydederek, şu anda mali kuralın IMF ile istişaresine başladıklarını vurguladı. "Önemli olan hiç bir komplekse hiç bir yargıya kapılmadan Türkiye gerçeklerinin önümüze koyup, Türkiye için en doğru kararları almaktır" diyen Babacan, dış finansmanın genişlediği bir senaryoda Türkiye'nin büyümesine de olumlu etkide bulunacağını kaydetti.
"Bütçe süreci program ile bir bakıma başladı"
Orta Vadeli Programla bütçe sürecini bir bakıma başlattıklarını anlatan Babacan, Cuma günü Maliye Bakanı Şimşek'in Orta Vadeli Mali Planı açıklayacağını dile getirdi.
Hazine'nin iç borç çevirme oranlarının Ocak-Eylül döneminde yüzde 112 olduğunu belirten Babacan, yılın ortalamasının da bu oranlar civarında beklendiğini dile getirdi. Ancak, mali uyumla beraber bu oranının gelecek yıllarda yüzde 100'ün altına inmesinin beklendiğinin altını çizen Babacan, bunun IMF kaynağının olup olmamasına bağlı olduğunu, bu rakamlarda IMF kaynağının olmayacağının varsayıldığını söyledi.
Alınacak tedbirler
Tedbirlere ilişkin soru üzerine Babacan, sosyal güvenlik ve enerji ile ilgili konular olduğunu ifade ederek, enerji KİT'lerinin mali durumunun son derece önemli olduğunu belirtti. Enerji KİT'lerinden başabaş noktasında gitmelerini, zarar etmemelerini istediklerini kaydeden Babacan, maliyeti kurtaracak bir yapıyla devam etmelerini istediklerini söyledi. Enerji KİT'leriyle ilgili sıkıntılar olduğunu kaydeden Babacan, elektrikle ilgili fiyat ayarlamasının mevcut zararın bir kısmını kapatmaya yönelik olduğuna dikkat çekti. Yerel yönetimlerin kendi gelirlerinin önünü açmanın da bir bakıma önemli olduğuna işaret eder Babacan, bununla ilgili yapacakların şeyin yasal alt yapıyı hazırlamak olduğunu kaydetti. Maktu vergilerin de enflasyon oranına göre güncellenerek devam etmesi gerektiğini dile getiren Babacan, bütçenin gelir tarafının büyüme ile çok alakalı olduğunu vurguladı.
Harcamaların kontrolsüz şekilde artmasını engellemenin bile başlı başına tedbir olduğunun altını çizen Babacan, "Faiz dışı açık verdiğimiz dönemde harcadığımız her 1 milyar kamu kaynağını biz gidip piyasadan borçlanıyoruz. Büyüme modelini çok iyi seçmek gerekecek" dedi.
"BDDK Başkanı Bilgin görevinde başarılı"
BDDK Başkanı Teyfik Bilgin'in görevden alınmasına ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine Babacan, "Bu dedikoduları bende gazeteden okuyorum. Biliyorsunuz Teyfik bey benim Halkbankası'na genel müdür olarak atadığım, benim dönemimde Bakanlar Kurulu kararıyla BDDK Başkanı olarak atadığım, görevinde de çok başarılı bir arkadaşımız" diye konuştu.
"Ziraat Bankası'nın halka açılımında takvim vermek için erken"
Babacan, kredi notunun Kredi derecelendirme kuruluşlarının kendi vereceği bağımsız kararlar olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir ülkenin kredi notu sadece borç rasyosuyla alakalı değil. Kredi notuyla borç rasyosu arasında çok kuvvetli bir bağ yok. Kamu borcunun sadece miktarı değil vade yapısı çok önemli burada."
Ziraat Bankası hisselerinin halka açılması ile ilgili bir soruya Devlet Bakanı Babacan, Ziraat Bankası ile ilgili takvimde çok erken bir aşamada olunduğunu ifade etti. "Fikir olarak bir bakalım, öncelikle bu işin piyasası var mıdır, değerlemeler nasıl çıkacak" diyen Babacan, bu tabloyu görmeden herhangi bir karar vermek istemediklerini söyledi.