'IMF ile ya da IMF'siz yolumuza devam ederiz'

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, IMF ile anlaşma konusunda, ''İnşallah anlaşma sağlanır ama anlaşma sağlanamazsa da bu dünyanın sonu değildir. Elbette biz IMF ile ya da IMF'siz yolumuza devam ederiz'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, İTO'nun Kırgızistan'da bulunduğu temasları değerlendirmek amacıyla Bişkek Hyatt Regency Oteli'nde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Temaslarının sonunda Kırgızistan Ekonomik Kalkınma ve Ticaret Bakanı Caparov ve Kırgızistan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı D. T. Nurcanov ile bir değerlendirme toplantısı yaptıklarını anlatan Yalçıntaş, görüşmenin sonucu ortaya bir iş planının çıktığını söyledi.

Kırgız yetkililerine Türk iş adamlarının Çin ile rekabette yaşadıkları sıkıntıları anlattıklarını belirten Yalçıntaş, navlun fiyatlarının, rekabeti zorlaştırdığını ifade etti. Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasındaki navlunun, güvenilir ve ucuz hale getirilmesinin önemine değinen Yalçıntaş, bunun en önemli yolunun, demiryolu olduğunu bildirdi. Bu bölge için şu an bir demiryolu projesinin olduğunu dile getiren Yalçıntaş, ''Buradaki tüm ülkelerin katkısıyla bu projenin bir an önce hızlanması lazım'' dedi.

Kırgızistan'da yatırım yapan Türk iş adamlarının en önemli sıkıntılarından birinin vize konusu olduğuna dikkati çeken Yalçıntaş, şunları kaydetti: ''Kırgızistan Hükümeti, burada yatırım yapmış olan Türk iş adamlarına dahi maksimum üç ay vize veriyor ve kalifiye elemanlarına da vize verme konusunda ciddi sıkıntı çıkarıyor. Sayın Caparov'a bu konuyu arz ettim ve çözüm önerisi olarak da Schengen ülkeleriyle yaptığımız anlaşmayı verdim. Bu anlaşmayla, Schengen ülkelerine gidecek olan iş adamlarımız, uzun süreli ve çok giriş çıkışlı vize alabiliyorlar. Ben de kendilerine benzer bir çalışmayı burası için de yapabileceğimizi söyledim. Sayın Caparov da bu çözüm önerimize çok sıcak baktıklarını belirterek, bana 'Bu sorunu biliyoruz ve çözümünü tüm ülkeler için yapacağız. Bunu çözdüğümüzde de sizi özellikle çağırıp buradaki Türk vatandaşlarına bu sorunu çözen, bu Başkan'dır diyeceğim' dedi.''

Leasing

Murat Yalçıntaş, Caparov'a KOBİ'lerin finansman bulma konusunda yaşadığı sıkıntıları ve bu sorunu aşmanın en iyi yolunun, leasing yöntemi olduğundan bahsettiğini belirterek, ''Türkiye'de son 7 yılda yaşadığımız büyümede biz çok ciddi anlamda leasingi kullandık, ancak geçen dönem hükümetin aldığı çok hatalı bir karar neticesinde leasing üzerindeki vergiler arttı. Bu da ciddi anlamda Türkiye'deki yatırım ortamını kötüye götürdü'' diye konuştu. Caparov'a, teminat göstermekte zorlanan KOBİ'lerin leasing yoluyla çok rahat bir şekilde borçlanarak yatırım yapabildiklerini ve bunun içinde yapılması gereken şeyin, leasing maliyetlerinin düşürülmesi olduğunu anlattığını dile getiren Yalçıntaş, ''Şu anda burada leasing üzerinde çifte vergilendirme var. Bu da tüm yatırımcıları olumsuz etkiliyor'' dedi.
 

Karşılıklı eğitim

Kırgızistan'dan, konusunda uzman kişileri İTO'ya davet edeceklerini ve kendilerine turizmi geliştirme ve leasing konularında eğitim vereceklerini, ardından da İTO'dan bir ekibi de Kırgızistan'a göndereceklerini anlatan Yalçıntaş, şöyle devam etti: ''Kırgızistan, ciddi anlamda potansiyeli olan ve bu potansiyeli de değerlendirebilecek nitelikli insan gücüne sahip olan bir ülke. Tek gerek duyulan şey, biraz çalışma ve doğru adımları atabilmek, bizim buraya yaptığımız ziyaret, Türkiye ile Kırgızistan arasındaki yatırım ortamının gelişmesine olanak verecek. Dün, Kırgızistan Başbakanı ve Başbakan Yardımcısı ile yaptığımız görüşmeler, daha ziyade genel ana temalar üzerindeydi. Bugün Caparov'la yaptığımız toplantı ise somut adımlar üzerine oldu. Buradaki Ticaret Odası ile de bir anlaşma imzaladık. Onlar da bir ekibi, eğitim için bize gönderecekler.''

Murat Yalçıntaş, ülkeler arasında verilen bu karşılıklı eğitimlerin, bir yakınlaşma doğurduğunu belirterek, ''Bu metot, karşılıklı ticaret yapmaktan bile daha etkili'' dedi.
 

'Bizim de bir Atatürk'ümüz olsaydı...'

Murat Yalçıntaş, Kırgızistan'da bulunan Türk Eğitim Kurumları'nın, ülkenin en iyi eğitim kurumları olduğunu vurgulayarak, ''Buralarda yetişen gençler, Türkçe konuşan, Türkiye'yi tanıyan ve seven gençler ve bunlar ileride Kırgızistan'ın yönetiminde söz sahibi olacaklar. Bu ülkenin kaderinde söz sahibi olacak kişilerin Türkiye'yi bilmeleri, tanımaları ve sevmeleri bize çok büyük avantaj sağlayacaktır'' şeklinde konuştu.Bir gazetecinin, ''Kırgızistan'a yatırım yapmayı düşünen şirketlerin güvenlik ve istikrar endişeleri var mı?'' sorusuna Yalçıntaş, Kırgızistan Hükümeti'nin son yıllarda ülkedeki iş yapabilme ortamının iyileşmesi için birçok adım attığını söyledi.

Kırgızistan Hükümeti'nin, Gelir ve Kurumlar vergilerinde indirim yaptığını, bürokratik işlemlerin basitleştirilmesi için adımlar attığını, yatırım ortamının güvenilir hale gelmesi için çalışmalar yaptığını dile getiren Yalçıntaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ama elbette hiçbir şey mükemmel değil, mükemmel olması için daha birçok adımlar atmak lazım. Sayın Caparov bana, 'Siz çok şanslısınız. Siz, ilk bağımsızlığınıza kavuştuğunuz zaman Atatürk gibi bir lideriniz oldu. Atatürk, vatanı için kendisini feda etmiş bir liderdi. Ne yazık ki bizim ilk liderlerimiz Atatürk kadar vatanına kendini feda etmiş büyük liderler değildi. Bizim de bir Atatürk'ümüz olsaydı bugün çok daha iyi yerlerde olurduk' dedi. Ben de kendisine Türk milletinin çok büyük bir millet olduğunu, Kırgızistan'da da büyük liderler çıkacağını belirterek, 'Kaybettiğiniz bu 15 yıl da en kısa zamanda kapatılacaktır' dedim. Kırgızistan'da bugün yaşanan güvenlik ve istikrar sorunları da Cumhuriyetin yeni kurulmuş olmasının sancıları, ama bu sancılar da kısa zaman içerisinde atlatılacaktır.''
 

IMF Anlaşması

Murat Yalçıntaş, diğer bir soru üzerine de, 2009'un, geçmiş yıllara göre başarılı bir yıl olmadığını bildirdi. Son birkaç yıla bakıldığında dünyada yaşanan ekonomik krizin etkisinin Türkiye'de de ciddi anlamda hissedildiğini belirten Yalçıntaş, ''Krizde ciddi anlamda küçüldük, ama rakamlar, bu küçülmenin küçüldüğünü gösteriyor. Bizim öngörülerimiz, 2009'un son çeyreğinde artıya geçeceğimizi ama yılın toplamının eksi olacağını gösteriyor. 2010 yılıyla birlikte ise toparlanma sürecine gireceğiz'' görüşünü ifade etti.

Bir gazetecinin, IMF anlaşmasıyla ilgili bir sorusunu da Yalçıntaş, şöyle yanıtladı: ''IMF toplantılarının Türkiye'de yapılması, Türkiye'nin uluslararası alanda artan ağırlığının somut bir göstergesidir. Son yıllarda spor, bilim ve sanat alanlarında da birçok önemli toplantı Türkiye'de yapılmaya başlandı. Anlaşma konusunda ise IMF yetkilileri ile Türk bürokrasisi, uzun bir zamandır konuşuyorlar. Eğer bir anlaşma noktasına gelindiyse, bu toplantılarda bunu açıklayacaklardır. İnşallah anlaşma sağlanır ama anlaşma sağlanamazsa da bu dünyanın sonu değildir. Elbette biz IMF ile ya da IMF'siz yolumuza devam ederiz. Anlaşma sağlanırsa eğer, Türkiye ekonomisinin güvenilirliğine bir nebze de olsa katkı sağlayacaktır, Belirli bir miktar da kaynak gelecektir. Bu gelecek kaynak, Türkiye'yi kurtaracak bir kaynak mıdır? Hayır... Ama hiç yoktan iyidir.''

 

'Teşviklerlerin haksız rekabet oluşturduğunu düşünmüyorum'

Bir gazetecinin, ''Teşviklerin sonuna geliyoruz. Yeni teşvikler olmalı mı ve teşvikler haksız rekabet doğurdu mu?'' sorusuna Yalçıntaş, teşviklerin haksız rekabet doğurduğunu düşünmediğini söyledi. Yılın ikinci çeyreğinde iç tüketimin arttığını ve sanayi üretiminin toparlandığını hatırlatan Yalçıntaş, şunları kaydetti: ''Bunun nedeni, Hükümetin doğru bir şekilde aldığı bu tedbirlerdir. Üçüncü çeyrek verileri açıklandığı zaman bu tedbirlerin faydasını bir kez daha göreceğiz. Teşvikler, aynı şekilde değil ama haksız rekabet soru işaretlerini de ortadan kaldıracak ve diğer sektörleri de kapsayacak şekilde devam etmesi lazım. ÖTV indirimi bittiyse bizim hurda indirimini konuşmamız lazım. Bu, otomotiv sektörünün diğer bir açığını kapatacak ve ekonomiye ciddi katkısı olacak bir adımdır. Bizim ilk başta aldığımız teşvik tedbirleri, geciktirilmiş olan talebin yerine getirilmesine yönelik taleplerdi. Bundan sonra alınacak tedbirler ise belki bu geciktirilmiş olan talebi sıfırlayacak, hatta ileride oluşacak olan talepleri öne çekecek olan tedbirlerdir. Şu an büyümeye ihtiyacımız olan zaman olduğundan dolayı, alınacak olan teşvik kararlarının şimdi alınması doğrudur. Çünkü bir zaman geçtikten sonra piyasalar ve dünya zaten toparlanmaya başlayacak. Bu toparlanmadan sonra alınacak olan kararların elbette yine bir etkisi olur ama doğru zaman bu zamandır.''

Türkiye'deki Gayri Safi Milli Hasıla'nın (GSMH) yüzde 76'sının iç tüketime endeksli olduğunu dile getiren Yalçıntaş, ''Dolayısıyla biz eğer Türkiye'deki GSMH'yı artıracaksak, mutlaka iç tüketimi tetiklememiz lazım. Ben burada israftan bahsetmiyorum. Kastettiğimiz, normal talebi canlı tutmaktır'' diye konuştu. Türk sanayicisinin de dünya ile rekabetçiliğini kaybetmemesi için sanayideki girdilerin, dünya ile rekabet edilebilir seviyede tutulması gerektiğini vurgulayan Yalçıntaş, girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve dolaylı vergilerin makul seviyelere çekilmesi gibi kısa vadeli, yapısal sorunların çözülmesi gibi de uzun vadeli sorunların çözülmesi gerektiğini ifade etti.

Yalçıntaş, orta ve uzun vadede; TBMM'nin gündeminde olan ''Türk Ticaret Kanunu''nun bir an önce çıkarılması, ''Türkiye'nin sırtındaki sosyal sigorta yükünün'' mutlaka alınması ve ''İş Kanunu''nun düzelmesinin gerektiğine dikkati çekerek, ''Bugünkü İş Kanunu, hem emekçiye, hem de işverene ciddi anlamda yük getiren bir yapıdadır. Dolaylı vergiler konusu da çok önemlidir. Biz eğer dolaylı vergileri düşürebilirsek bu, tüm sektörleri kapsayacak bir teşvik olacaktır'' şeklinde konuştu.
 

Siyasi açılımlar

Murat Yalçıntaş, bir gazetecinin ''Komşu ülkelerle yapılan siyasi açılımlar, ekonomiye nasıl yansır?'' sorusunu da Yalçıntaş şöyle yanıtladı: ''Siyasi gelişmelerle ekonomik gelişmeler arasında birebir ilişki vardır. Biz iş adamlarının bir ülkeye yatırım yapabilmesi için, öncelikle siyasi ilişkilerin iyi olması lazım. Sonrasında bu ilişkiler birbirini takip eder. İyi siyasi ilişkiler, iyi ekonomik ilişkileri, iyi ekonomik ilişkiler, iyi siyasi ilişkileri doğurur. Suriye, buna bir örnektir. Suriye ile yapılan siyasi ilişkiler, ticaret hacmimizi artırdı. Ticaret hacmimizin artması da siyasiler üzerinde bir baskı yarattı ve vize kaldırıldı. Bu gelişme de ekonomik ilişkileri daha da artıracak. Bu gelişmelerle birlikte bir noktadan sonra gümrük sınırlarının kaldırılmasını, vergilerin düşürülmesini, ulaşımın kolaylaşmasını isteyeceğiz. Bunun arkası gelir. Avrupa Birliği'nde de (AB) yaşadık bunu.''

'Alın Verin Ekonomiye Can Verin' kampanyası

Bir gazetecinin, ''Alın Verin Ekonomiye Can Verin'' kampanyası ile ilgili sorusu üzerine de Yalçıntaş, kampanyanın son derece başarılı bir şekilde gittiğini söyledi. Bu kampanyanın, bir kampanyalar bütünü olduğunu dile getiren Yalçıntaş, alt kampanyaların da oluşmaya başladığını ifade etti. Bu alt kampanyalardan, ''Evini Yenile'' sloganıyla ortaya çıkan yapı malzemeleri sektöründeki kampanyanın çok başarılı ve somut bir kampanya olduğunu belirten Yalçıntaş, ''Yakın zaman içerisinde mobilya ve diğer sektörler için de kampanyalar olacak'' dedi.

Murat Yalçıntaş, diğer bir soru üzerine de Türkiye'nin, havacılık konusunda ciddi bir otorite olduğunu söyledi. Kırgızistan Başbakan Birinci Yardımcısı Ömürbek Babanov'un da verdiği bilgiye göre Kırgızistan'la yakın zamanda havacılık konusunda önemli bir anlaşma yapılacağını dile getiren Yalçıntaş, ''Kırgızistan'ın şu anda uluslararası uçuş yapabilecekleri uçakları yok. Pegasus ile yapılacak anlaşmayla Kırgızistan, kendi bayrağını taşıyan uçaklarla uluslararası uçuş yapabilecek. Bu anlaşmayla İstanbul bir hubport olacak. Buradan kalkan uçaklar İstanbul'a inecek ve oradan aktarma yapılacak'' şeklinde konuştu.
 

İş adamları

İTO'nun Kırgızistan temaslarını değerlendiren iş adamlarından Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türk Kırgız İş Konseyi Başkanı Kemal Koloğlu, Kırgızistan'da gıda alanında Türk yatırımlarının yoğun olduğunu söyledi. Ülkedeki un sektöründe, ağırlıklı olarak Türk şirketlerinin faaliyet gösterdiğini anlatan Koloğlu, Kırgızistan'ın diğer Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nden farkının, hemen paraya çevrilebilir petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip olmaması olduğunu ifade etti.

Koloğlu, Kırgızistan'daki büyük kömür, altın ve su rezervlerinin orta ve uzun vadede Türk yatırımcısı için önemli bir potansiyel barındırdığına dikkati çekerek, ''Ülkede enerjiye çevrilebilir su potansiyelinin yüzde 4'ü kullanılıyor. Çeşitli ülkelerden yoğun talep var. Hatta ciddi bir Rus grubu geçtiğimiz haftalarda buraya gelerek 1 milyar dolarlık bir hidroelektrik santrali yapma konusunda girişimde bulundu. IFC ve EBRD gibi kurumlar ile birlikte geldiler. Anlaşmaya varılmak üzere...'' diye konuştu.

Türkiye'den de ciddi kurumların girişimleri olduğunu dile getiren Koloğlu, Türk yatırımcılarının, Kırgızistan'da elektrik dağıtımı ihalelerine katılacaklarını, iletişim alanında da özelleştirme ihalelerinin yakın zamanda yapılacağını belirterek, bir Çin firmasının da termik santral konusunda Kırgızistan ile bağlantı kurduğunu söyledi.

İTO Meclis Üyesi Hüseyin Akarçeşme de, Kırgızistan'da dünya standartlarında kömür yatakları olduğunu belirtti. Türk firmalarının, Kırgızistan'da yapacakları yatırımlarla bölge ülkelerine kolaylıkla ulaşabileceklerini anlatan Akarçeşme, hem kömür madenciliği, hem de işleme ve satış işlemlerinin, Kırgızistan'da kolaylıkla yapılabileceğini kaydetti. ''Burada kömür var ancak çıkarmak için yeterli teknolojileri yok. Türk firmaları bu nedenle oldukça avantajlı. Türk firmalarına önerilen yedi proje var. Bunların toplam değeri 17 milyon dolar'' bilgisini veren Akarçeşme, Kırgız firmaları ile görüştüklerini ve bu firmaların, Türkiye'ye kalitesi incelemek üzere kömür numunesi göndereceklerini de sözlerine ekledi.
 

'Düzensizlik düzeni'

İTO Yönetim Kurulu Üyesi Muhammet Yenel de, Moskova'da 7 yıldır yatırımları olduğunu ve orada ciddi sıkıntılar yaşadıklarını bildirdi. Yenel, 200 bin dolar değerindeki bir TIR dolusu mallarının, Moskova'da ''keyfi'' bir şekilde 1 yıl alıkonulduğunu belirterek, ''Burada edindiğimiz bilgilere göre burada da bir düzensizlik hakim. Bu bölgenin genelinde bir düzensizlik düzeni var. Bir gün bir devlet memuru gelir ve bir sebep bahane ederek mağazanızı boşaltabilir veya çok büyük cezalar kesebilir. Korka korka ticaret yapıyoruz buralarda. Bunları göze alan iş adamları, buraya gelebilir'' diye konuştu.