İmamoğlu'na açılan Kanal İstanbul soruşturmasına HDP'den tepki

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı soruşturmayı ‘kayyım zihniyetinin batıdaki yansıması’ diye değerlendirerek, “İmamoğlu, Kanal İstanbul’la ilgili konuşmayacak da ne konuşacak?” diye sordu.

ANKA

Oluç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Kanal İstanbul’a karşı “Ya Kanal, Ya İstanbul” yazılı afişler hazırlatan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma başlatmasını değerlendirdi.

Oluç, soruşturmaya gerekçe olarak Kanal İstanbul’un ‘devlet projesi’ olarak gösterildiğini hatırlatarak, “Kanal İstanbul bir emlak projesi, bir rant projesi, Katar’la işbirliği projesi. Bunu bir devlet projesi olarak kimseye anlatamazsınız. Bu, devlet değil bir parti projesidir. İmamoğlu, Kanal İstanbul’la ilgili konuşmayacak da ne konuşacak? Kanal İstanbul'un yanlışlarını, İstanbul için yaratacağı sakıncaları dile getirmeyecek de ne konuşacak? Ama konuştuğu için soruşturma açılıyor” dedi.

Oluç, İmamoğlu hakkında başlatılan soruşturmanın ‘kayyım zihniyetinin batıdaki yansıması’ olduğunu söyleyerek, “Aslında İçişleri Bakanı diyor ki; ‘Belediye başkanları konuşmasın, belediye meclisleri konuşmasın. Her şeyi merkezi olarak biz konuşalım, yürütme konuşsun’. Yerel demokrasiyi hiçleştiriyor, yok sayıyor” diye vurguladı.

Oluç’un açıklamalarından satır başları şöyle:

"MADENCİLİK KANUNU GERİ ÇEKİLMELİ"

Meclis’te görüşülecek olan Enerji Piyasaları Kanun teklifinde son derece ciddi, sakıncalı maddeler var. Özellikle çevre örgütlerinin, ekoloji ile ilgili çalışan STK’ların ve bu konunun uzmanlarının çok ciddi eleştirileri var. Maden şirketlerinin ruhsat alanı dışına tesis kurmasının önü açılıyor. Bu madde ile birlikte ülkemizin ormanları, tarım alanları, meraları, içme suyu havzaları ve kıyıları madenciliğe açılacak. Eğer ruhsat alanı dışında şirketler faaliyet yapacaksa o zaman ruhsata ne gerek var? O zaman ruhsat almasın. 

"MADEN ŞİRKETLERİ İSTİYOR DİYE KANUN ÇIKARILMAZ"

Bütün çevre örgütleri ve ekoloji ile ilgili çalışan STK’lar bu maddenin tekliften geri çekilmesini talep etmektedir. Evet 6. madde mutlaka geri çekilmelidir. Bu kanun teklifinde birçok sakıncalı madde var ama 6. madde çok fazla sorun taşıyan bir maddedir. Şirketlere 'geçici tesis' adı altında faaliyet yapma hakkı tanıyor. Bu, oralarda kalıcı hasarların oluşmasına yol açmak demek. Maden şirketleri istiyor diye bu madde geçirilmek istenmektedir, bu kabul edilemez.

"ARABA LASTİĞİ YAKAN ŞİRKETLERE DEVLET TEŞVİKİ"

12. madde, akla ziyan. 12. maddede eski araba lastiği biyokütle tanımı içine alınmaya çalışılıyor. Bu sayede araba lastiği yakan şirketlere devlet teşviki ve desteği verilmek isteniyor. Diyeceksiniz ki araba lastiğinin yakılmasında ne sakınca var? Bu işlem, yenilenebilir enerji kapsamına alınmak isteniyor. Böyle bir şey mümkün mü? Eski araba lastiklerinin yakılmasından ortaya zehirli gazlar çıkacak. 

"PANDEMİDE YAŞANAN SIÇRAMA"

Pandemi konusunda durum vahim ve bunu konuşmamız gerekiyor. Önlemlerin gevşetilmesi ve yanlış kararlar nedeniyle sadece İstanbul'da, Ankara'da değil Türkiye’nin her yerinde salgında çok ciddi bir sıçrama yaşanıyor. Neden bu hale geldi, bunu tartışmak istiyoruz. Meclis’te Genel Görüşme vasıtasıyla bu konuyu enine boyuna değerlendirmek istiyoruz.

"SAĞLIK BAKANI NEDEN HALA O KOLTUKTA"

Avrupa Birliği, Türkiye’den gelenlere yasak koyuyor. İngiltere bu yasağa uyuyor. Neden? Çünkü bütün dünyada verilerin güvenilir olmadığı tartışılıyor. Bütün dünyada tartışılıyor da Türkiye’de biz doğru verileri alamıyoruz bir türlü. Sağlık Bakanının hiçbir sözünün inandırıcılığı ve güvenilirliği kalmamıştır. Salgını yönetemeyen bir Sağlık Bakanı neden hala o koltukta oturuyor? Ekonomiyi yönetemeyen Hazine ve Maliye Bakanı o koltuktan ayrıldı, Sağlık Bakanı neden hala o koltukta oturuyor? 

"SAĞLIK ÇALIŞANLARININ HAYATLARIYLA OYNUYOR"

Büyük fedakarlıklarla ve azimle pandemiyi yönetebilmek ve halkın sağlığına kavuşmasını sağlamak için çalışan sağlık çalışanları maalesef hayatlarını kaybediyor. Çok yoğun ölçüde hastalanıyorlar. 17 Kasım itibariyle 63’ü hekim olmak üzere toplamda 153 sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Böyle bir sorun varken ne yapıyor çeşitli üniversitelerdeki başhekimler? Çalışanlarına bir yazı gönderiyor,  'Hastalanmış olan sağlık çalışanlarına ilişkin tedavi bitimi sonrası işe dönüşlerde şuna uygun davranmanız gerekiyor. Ayakta tedavi görenler 10 gün, yatarak tedavi görenler 14 gün, yoğun bakımda tedavi görenler 20 gün sonra PCR negatifliğine bakılmaksızın görevlerine başlayacaklar' diyor. İki üniversite hastanesinin gönderdiği yazı. Böyle vahim bir durum olabilir mi?  

"ALBAYRAK, VARLIK FONU YÖNETİM KURULUNDAN İSTİFA ETMEZSE"

Bütün öngörüleri yanlış çıktı Berat Albayrak’ın ve istifa etti.  Türkiye Varlık Fonu (TVF) Yönetim Kurulu Başkanı Recep Tayyip Erdoğan. Yönetim Kurulu Başkan Vekili Doktor Berat Albayrak, aynı Berat Albayrak. Varlık Fonu Yönetim Kurulundan istifa etmemiş mi Berat Albayrak? Yani ekonomiyi bu hale getirmiş kişi hala TVF’de başkanvekili olarak duruyor mu? Bu bir şaka mı? Bunu soruyoruz. 

"ACI REÇETEYİ BİR KERE DE SİZ KULLANIN"

Toplum her gün zaten bir acı reçete ile yaşıyor. Bu toplumdaki işçiler, çiftçiler, esnaf, emekçiler, gençler, kadınlar zaten acı reçete ile yaşıyor. Acı reçete ile yaşamayanlar bu yöneticilerdir, bu iktidardır, iktidarın yandaşlarıdır. O acı reçeteyi bir kere de siz için. Acı reçetenin sonucunda ortaya çıkan o acı ilacı bir kere de siz kullanın. İsraf harcamalarından vazgeçin. Saray'ın günlük harcaması 10 milyon TL, bundan vazgeçin. Yandaş şirketlere vergi afları ve teşvikler sağlamaktan vazgeçin, kamu ihalelerini yandaş şirketlere vermekten vazgeçin. Acı reçeteyi bir kere siz ve yandaşlarınız için. Ama emin olun bu halk size bir acı reçete hazırladı. İlk seçimde o acı reçetedeki acı ilaçları bu iktidar birer birer yutacak. Bundan en ufak şüphemiz yok.