İlluminati'nin gizli planı
Bu yazıda okuyacaklarınızı saçma bulabilirsiniz veya kuşkuyla yaklaşabilirsiniz. Önemli değil. Ancak sebebiniz ana akım medyada bu tür şeylerden bahsedilmemesiyle, o zaman yanılıyorsunuz demektir. Ünlü rapçı Eminem üzerinden MTV ve Hollywood starlarının tükenişinin farklı bir analizini okuyacaksınız. Bu yazıda klasik bir şöhreti kaldıramama hikâyesi beklemeyin. Tupac Shakur'dan Michael Jackson'a kadar düzene başkaldıran pek çok ismin ortak kaderlerini göreceksiniz.
cumhuriyet.com.trEminem’e ne oldu? 2000’lerin başında tavan yapan şöhretinin birdenbire sönüp gitmesi size de tuhaf gelmiyor mu? 2010‘da çıkardığı Recovery (İyileşme) isimli albümü kötü olduğu için mi medyada yer bulmadı, yoksa birileri artık göz önünde olmasını istemiyor muydu? Öncesinde Eminem bir klibinde lise arkadaşı Proof’un bir bar çıkışında öldürüldüğü sahneyi canlandırmıştı. Canlandırma gerçeğe dönüştü. Eminem’in en yakın arkadaşı rapçi Proof 2006’da bir bardan çıkarken öldürüldü. Bu Eminem için açık bir uyarıydı. Recovery’de de bu olaydan bahsediyor ve diyor ki “ruhumu şeytana sattım/geri alamayacağımı biliyorum/ sadece terk edip gitmek istiyorum.” Bir başka dizesiyse “git ve bir başkasıyla evlen/bir başkasının ruhunu al.” Çoğunluk, bunu boşandığı eşine söylediğini sanıyor ama aynı albümde şeytanın sesini de duyabilirsiniz; “en iyi arkadaşını aldım/karını elinden aldım/şöhret güzel geliyordu/şimdi ne oldu.”
Elbette bu konuşulanları akşam evde otururup televizyon kanalları arasında zap yaparken bulamazsınız. İnternette yani kimilerinin “çöplük” olarak adlandırdığı mecrada biraz araştırma yapmanız gerekiyor. Denilen o ki, şu “ruhunu şeytana satma” meselesi metaforik bir söylemden çok daha fazlası demek oluyor. ABD’nin 1960’lardan itibaren yürütmeye başladığı MK Ultra projesinin pek çok ünlüyü henüz küçük yaştan itibaren zihinsel kontrol altında tutmak için geliştirdiği bir yöntem olduğu iddia ediliyor. Rock grubu Muse’un da bir şarkısına isim veren bu yöntemi uzun uzun anlatmak için yerimiz yok ama detaylarını ve ABD hükümetinin çocuk yaşta aile içinde cinsel istismara uğrayan kobaylar üstünde yaptığı deneylerin detaylarını 1994’te yazılan “Transforming America” isimli kitapta bulabilirsiniz. Biz kısaca özetlersek; kişinin zihninin elektroşok yöntemiyle birkaç parçaya bölünmesi ve zihne farklı kişilikler eklenerek yönlendirilebilir hale gelmesi diyebiliriz. MK Ultra yöntemi üzerine kurulan Monarch projesi kapsamında pekçok Hollywood ve MTV yıldızının kişilik bölünmesine maruz bırakıldığı ve bölünen kişiliklerden birine şeytana tapan, masonik bir bilinçaltı yerleştirildiği söyleniyor. Bu yöntem ne kadar küçük yaşta uygulanırsa o kadar etkili oluyor. Yönteme maruz kalan kişi rüzgârda sallanan bir kelebek gibi ne yaptığını bilmez hale geliyor ve pekçok yıldızın kullandığı kelebek desenli aksesuvarın da buna bir gönderme olduğu söylenebilir. Monarch’ın en ağır boyutuna maruz kalanlarınsa Britney Spears, Christina Aguilera ve Justin Timberlake gibi sık sık ruhsal sarsıntılarıyla medyanın gündemine oturan isimler olduğu öne sürülüyor. Hatta Britney Spears’ın bir keresinde saçını kazıtması ve o dönemde ağır bunalım geçiriyor olması bu durumdan kurtulmak için yaptığı girişimlerin bir sonucu olarak gösteriliyor. Yani tıpkı Eminem’in alter egoları Slim Shady ve Marshall Mathers gibi müzik starlarının özdeşleştiği karakterler sahne şovundan ibaret değil.
Peki tüm bu çabalar ne için? İşin can alıcı kısmı da burada. 11 Eylül saldırılarından, doğal felaketlere, ekonomik krizlere kadar her şeyi örgütlediği öne sürülen şu meşhur -şeytana tapan- İlluminati topluluğunun nihai amacı için. Bu amaçlara konumuz müzik endüstrisi olduğu için şimdilik değinmeye gerek yok. Öte yandan politikacılardan filmlere kadar pekçok yerde duyduğunuz “yeni dünya düzeni” fenomeni yani tek bir dünya devleti ütopyası için olduğunu söyleyebiliriz. Biz müzik endüstrisine dönelim. Eminem kızı olduktan sonra endüstriden kendini koparmak istedi. Şarkılarında artık “3 a.m. Rainman” gibi satanizme atıfta bulunan semboller değil yaşadığı süreçle ilgili sözler yer alıyordu. Ancak önceki örneklere bakarsak bu pek kolay bir işe benzemiyor.
Rapçi Tupac Shakur 90’larda milyonlarca gencin hayran olduğu bir isimdi. Sonrasında birden devre dışı kaldı. Önce tecavüzle suçlandı -olayın gerçekleştiğine dair en ufak bir kanıt bulunamadı- sonra da öldürüldü. Michael Jackson’ın kuşkulu ölümünün ardında da benzer olaylar dizisi vardı. Jackson 1990’da şöhretinin zirvesindeyken yaptığı “Black Or White” klibinin başında yer alan yaklaşık dört dakikalık dans sahnesi sırf seyirciye yeteneğini göstermek için yapılmamıştı. “Music Industry Exposed” isimli belgeselde bu klibin analizi yapılırken Jackson’ın çok açık şekilde bir arınma ayini yaptığı ve şeytanları kovduğu iddia ediliyordu. Yine dans sırasında yaptığı figürlerle aynı zamanda endüstrinin sahiplerine açıkça meydan okuyordu. Sonrasında Michael Jackson’ın imajı yavaşça sarsılmaya başladı. Çocuk tacizi davaları -yine kayda değer bir kanıt bulunamadı- ve cilt hastalıklarıyla ilgili spekülasyonlar ünlü yıldıza zarar verdi. Ancak o yine de dünya çapındaki hayran kitlesiyle egemen sınıf için bir tehditti. 2009’daki röportajlarından birinde sevenlerine “dünyayı kurtarmak için sadece dört yılınız kaldı” diye sesleniyordu. Bu tarih de bizi Marduk’un dünyaya çarpacağı ya da yeni mesihin gezegenimize iniş yapacağı öngörülen 2012’ye götürüyor. Acaba Jackson çok mu şey biliyordu da eceliyle! öldü. Eğer bu söylenenler doğruysa Eminem de şu an aynı sürecin içinde ve kendini kurtarmaya çalışıyor. Hugo Chavez gibi ABD’nin Japonya’daki depremi tetiklediğini söyleyenlerse deli damgası yiyor. Bu arada Chavez de kısa süre önce kanser teşhisiyle hastaneye kaldırılmamış mıydı? Amy Winehouse’la bitirmemiz lazım. Müzik tarihinde bir daha bulunamayacak sese sahip olan bu kadın acaba neden öldü? Uyuşturucu bağımlılığını sebep olarak gösterebilirsiniz ama otopsisinde uyuşturucuya ait bir iz bulunmamasını nasıl açıklayabiliriz. Yoksa Winehouse da birilerini rahatsız edecek şeyler mi yapmıştı?
Illuminati prensesİ Rihanna
Eminem ve Tupac gibi isimler kendi savaşlarını sürdüredursun. Müzik ve film dünyasındaki pekçok ünlü gizli örgütlerin maşası olmakla suçlanıyor. MTV’nin gözde ismi Rihanna’nın bir çok klibi incelendiğinde Masonluk ve Satanizm’e ait bilinçaltı mesajları görmek mümkün. Hatta S&M isimli şarkının klibinde Rihanna’nın arkasında geçen yazılarda açık şekilde Princess Of İllimunati(İllimunati Prensesi) yazısına rastlamak da mümkün. Yine Beyonce’nin Tiflis tabelası ve üstünde devrim yazısı yazan arabanın etrafında geçen kilbinden bir hafta sonra Gürcistan’da başlayan halk ayaklanmasına tesadüf mü demeliyiz. Piramitin üstündeki tek göz, damalı zemin gibi pekçok sembolün ortaklaşa kullanıldığı kliplerin MTV’nin en çok izlenenleri arasında olması bir tesadüf mü? Elbette amacımız bir insan avı başlatmak değil ama bu pek yankı bulmayan iddialar da bir hayli ilgi çekici.
Öte yandan bu iddialar gerçekse İllimunati ya da diğer içiçe geçmiş bu gruplar neden kendilerini bu şekilde afişe etmek istiyor? 80’lerde John Todd isimli bir komplo teorisyeni İllimunati ve bağlı örgütlerle ilgili pekçok bilgiyi ortaya çıkardı. Sonrasında Todd, örgüte başkaldıran pekçok sanatçıya benzer şekilde tecavüz suçlamasıyla 30 yıl hapse mahkum edildi. Ancak bu örgütler ağı artık tamamen gizlenemeyeceğini anlayıp kendilerini kontrollü bir şekilde afişe etmek bunu yaparken de insanların gözünü korkutmak istiyor olabilir.
Biraz araştırma yaptığınızda bu isimlerin dışında Johnny Deep, Natalie Portman, Katty Perry ve Kanye West gibi isimlerin de benzer sembollerle ilişkilendirilen yapımlar veya müziklerde yer aldığını göreceksiniz. Eğlence sektörünün bu konudaki son gözdesiyse Lady Gaga. Şarkı ve kliplerinin kimi zaman açıkça şeytana tapınma ayinleri olduğu iddia edilen sanatçı için çizilen imajın ve hakkında çıkarılan “acaba travesti mi” söylentilerinin de bilinçli ve MTV izleyici kitlesini manipule etmeye yönelik olduğu söyleniyor.
Aslında bu anlattıklarımız çok da gizli şeyler değil. Katty Perry bir röportajında açık şekilde “16 yaşımda müzik dünyasına girdiğimde işler yolunda gitmedi, ben de ruhumu şeytana sattım” diyordu. Bundan sembolik bir anlam da çıkarabilirsiniz ama bir de Bob Dylan’ı dinleyin. “Bir anlaşma imzaladım” diyor. Röportajcı soruyor; “kiminle?” “Bilirsin işte büyük şefle.” Karşısındaki ısrarlı, “peki ne için?” Yanıt, “şu anda bulunduğum konuma gelmek için.”