İlle de bayram olsun

İstanbullu Hıdrellez Şenlikleri’ni Ahırkapı’da coşkuya kutladı. Gecenin keyfini en çok Romanlar çıkardı: Bu bizim bayramımız, işte o kadar.

Cumhuriyet/Yurt Haberler Servisi

Ahırkapı Hıdrellez Şenlikleri Derneği ve Kumbara Sanat Atölyesi tarafından 5. kez düzenlenen bolluk ve bereketin simgesi, baharın müjdecisi kabul edilen Hıdrellez bayramına katılmak üzere önceki akşam saatlerinde Sultanahmet’teki Ayasofya Müzesi önünde binlerle buluşuyoruz. Davul ve zurna eşliğinde kıvrılan sokaklarda yürüyüp Ahırkapı semtindeki Keresteci Hakkı Sokak ve Şadırvan Sokağa varıyoruz. Sokaklarda dilek ağaçları, yiyecekler, içecekler esnaf tarafından çoktan hazırlanmış. Git gide kalabalıklaşan iki sokağın her köşesinde Roman müzisyenler çalıyor, rengarenk giyinen yurttaşlar göbek atıyor.

 

Hüsnü Amca direniyor

Yabancı turistler de bir yandan ortama uyum sağlamaya çalışırken diğer yandan şenliği fotoğraflıyor. Biz de müziğin ritmine kendimizi kaptırarak ilerliyoruz. Kalabalık sokaklarda ilerlerken bir bakkal dikkatimizi çekiyoruz. Dükkânın duvarlarında anılar bizi seyrediyor. Bakkalı işleten 60 yaşındaki ilkokul mezunu Hüsnü Yıldız anlatıyor: “Burası bana amcamdan kaldı. Yüz yıldır ailemizin. Burada otellerin artmasıyla birlikte Osmanlı ve mahalle kültürü yok olma seviyesine geldi. Hıdrellez bayramı benim için baharın başlangıcı demek. Keşke insanlar her zaman böyle bütünleşse... Burayı benden almak istediler, vermedim. Her yer otel olsa da bırakmam.”

Sokaklarda dolaşmaya devam ederken her köşede Müslüm Gürses’in son zamanlar “Dem ba ba” olarak yorumlanan “Hangimiz sevmedik” şarkısı söyleniyor. Bir müzisyen grubunun içerisine dalıyoruz. “İlle de Roman olsun” şarkısıyla başlayan müzik hiç susmuyor. Kafamı yukarı kaldırdığımda çevredeki otellerin camlarını örten kalın perdelerin bir an olsun aralanmadığını fark ediyorum. Dahil olduğumuz bir müzisyen çemberinde davul çalan ve İzmit’te yaşayan Yaşar Burhan “Abla bizim parayla işimiz yok, yeter ki insanlar eğlensin. Keyfimiz bozulmasın” diyor. Müzisyen çemberi arasında emlakçı Pınar Çimen ve ilaç firmasında yöneticilik yapan Gamze Kabak’a ses kaydını uzatıyorum. Bize tek cümleyle karşılık veriyor: “Bir senedir bugünü bekliyorduk.”