İlk transferi 12 futbol topuna
Barcelona’nın tarihindeki en pahalı 4. oyuncusu Arda Turan, 2000 yılında formasını giydiği Altıntepsi’den 12 futbol topu karşılığında Galatasaray’a verilmişti.
Arif Kızılyalın / Cumhuriyet
El Turco-Sparta
Herkes bir şeyler söylüyor, İspanyollar, ‘El Turco’ lakabında ısrarlı, kimileri, uzattığı sakalıyla Yunan savaşçıları, ‘Sparta’lılara benzetiyor. Ama o, futbol özelliklerini gözardı ettiğimizde aslında, içimizden biri, İstanbul’un Bayrampaşa semtinde büyüyüp, futboldan kazandıklarıyla Ataköy konaklarına geçen, ama aile geleneğini, yakın çevresini hatta mahallesindeki arkadaşlarını defterinden silmeyen bir karakter...
Peki, çiceği burnunda Barcelonalı Arda Turan, ne yer, ne içer, ne sever? Boş vakitlerinde ne yapar?
Semtin göz bebeği
Dün, doğduğu Bayrampaşa’ya gittik. Genç arkadaşımız Uğurcan Alan’la Hasan Doğanay, Arda’nın futbola başladığı, şimdilerde betonarmeye teslim olan sokakları dolaştı. Berberine, bakkalına, börekçisine gidip, “Arda’yı nasıl bilirsiniz?” diye sordu. Arda istisnasız herkesin gözdesi. Hatta Fenerbahçe ve Beşiktaşlılar’ın bile idolü. 1997-2000 yıllarında formasını giydiği Altıntepsi’nin ise prensi.
Annesini her gün arar
Çocukken alışveriş yaptığı bakkalın sahipleri de Arda’yı övüyorlar. Kulak veriyoruz, “Annesinin yeri onda ayrıdır. Yüksel Ablayı günde 3 kere arar, her maç öncesi hayır duasını ister. İlk transferiyle babasının kredi borcunu bitirdi, sonra oturdukları evi satın alıp, yeni baştan inşa ettirdi. Galatasaray’da sözleşme yenilediğinde de babasına kocaman bir araba aldı. Çocuklarımıza hep Arda Ağabeyler’ini örnek gösteriyoruz...”
Filipe’ye tavla öğretti
Elbette, Altıntepsi’de sadece futbol öğrenmemiş Arda Turan. Akşam yemekleri sonrası, yaz akşamları babası Adnan Turan’ın peşinden, lokal olarak da kullanılan kulüp binasının yolunu tutarmış. Hatta, “Futboldan sonra en iyi bildiğim şey” dediği tavlayla okeyi de Altıntepsi’de yutmuş. “Babası dürüst oyuncuydu, taş çalmazdı, Arda da hileye başvurmaz, zar tutmaz” diyor kahvenin gediklilerinden Ethem Amca. Zaten, uzun süreli kamp dönemlerini, “Bayrampaşa’daki alışkanlıkları” ile keyifli hale getirmiş. Arda’nın o yıllardaki yakın arkadaşları Ferhat, Mehmet Güven, Uğur, Aydın’ı tavla ve okeyde perişan ettiğini bilmeyen yok. Keza, Milli takım kamplarında federasyon başkanları ve teknik direktörleriyle de tavla oynamışlığı -ve hatta yenmişliği- varmış ama bu rivayeti iki tarafa da doğrulatamadık gitti. Ama Atletico Madrid’deki ilk yıllarında Brezilyalı sol bek arkadaşı Filipe Luis’e önce tavla öğretip, sonra bir kez kaybeden ünlü futbolcu şöyle savunmuş kendini o günlerde, “Elbette beni yenecek, ona oyunu kim öğretti...”
Bizim evimizde sosyalizm var
Arda Turan, Barcelona’ya transferi ile taçlanan dünyasını, 2015 yılının Mayıs ayında aylık mizah dergisi L-Manyak’la paylaşmıştı. Madrid’teki evinin kapılarını yazar Ozan Önen’e açan Arda’nın, ezber bozacak nitelikte açıklamalarda bulunmuştu:
- Bu evde sosyalizm var. Emek, ekmek paylaşımı, eşit söz hakkı var.
- Hayatım boyunca da Allah’tan başka hiçkimseye biat etmedim ve hayatım boyunca da hiçbir insandan bir şey istemedim.
- Kürt sorunu ile sarfettiğim cümleler, bazı insanların hoşuna gitmediğinde, insanlar artık bu şekilde ölmesin dediğimde çok tepki aldım. Ama konuştum, yine konuşurum.
- İnsanlar zaten kutuplaşmışlar Türkiye’de. Ayrışmışlar. Diş dişeler. Kendilerinden olmayanlarla mutlu olamıyorlar. Bizde öyle bir şey yok.
- Faizlerin düşmesi gerektiği fikrindeyim. Dünyada neden fakirlik bitmiyor? Fakirler doyamadığı için değil, zenginleri doyuramadığımız için!
Profesyonel lige Arda sayesinde çıkacağız
Altıntepsi eski kulüp başkanı Metin Saygılı, yıldız futbolcuyu gazetemize anlattı.
“Onun gibi bir evlat görmedim” diye lafa başlıyor. Arda’nın ellerine doğduğunu, çelimsiz yapısına karşın 6-7 yaşından sonra, ‘ben futbolcu olacağım’ diye sinyal verdiğini söyleyen Saygılı, “Çok sevimli, saygılı bir çocuktu. Aile terbiyesinden olsa gerek, bizimle başı önde konuşurdu. Ama sahada, babasını tanımazdı. Koca koca aağabeylerine ne çalımar atardı. Galatasaray seçmelerini kazanınca, Adnan Ağabey’in hatrına 12 top istedik ve lisansını verdik. Ama Allah’ı var, Arda o günden sonra bize hep kazandırdı. İlk milli maçı 2006 mıydı neydi, bütün arkadaşlarına imza attırdığı formasını getirdi, lokale astık, getirdiği formalarının haddi hesabı yoktu. Fenerbahçe ve Beşiktaşlı ağabeylerini kırmamak için, milli takım arkadaşlarından bize forma taşıdı. Ne zaman malzeme ihtiyacımız olsa koşar yardımımıza. Şimdi de Barcelona’dan para gelecekmiş, inşallah profesyonel lige Ardamız sayesinde çıkacağız” diyor gözleri yaşararak.
Barselona formasını ilk önce PS'de giydi
Tavla, okey derken hayatın her evresine giren elektronik dünyanın da meraklısı olan Arda’nın Play- Station ve PES merakı da biliniyor. Yakın arkadaşları Saffet Ulusoy, Ekrem Okumuş, Acun Ilıcalı ve ‘ona çok şey borçluyum’ dediği Emre Belözoğlu’yla sabahlara kadar oynanan bilgisayar oyunlarında ‘düz oyuncu’ olarak gösterilse de Arda’nın belki de futbol hayatına damga vuracak bir enstantaneyi, adının yazılmasını istemeyen bir arkadaşı şöyle anlatıyor:
“Herkes bir takım kurmuş, bir takım almış oyun oynarken Arda gitti Barselona’yı aldı. Hatta, ortamda, ‘Menajerinin haberi olmadan Barça’ya mı gidiyorsun’ diye takıldık. Güldü, biz de güldük, ‘gülün oğlum, gülün bakalım’ dedi. Geçenlerde Barcelona’nın Arda’ya teklifi gelince tüm ekip o anı hatırladık...”