İlk duruşma, dayanışma ve izdiham
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Erdem Gül’ün MİT TIR’ları davasının ilk duruşması izdihamla başladı.
Hilal KöseGazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Erdem Gül, dün, Anayasa Mahkemesi kararını uyguladığı için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tepki gösterdiği mahkeme heyetinin karşısındaydı. Dündar ve Gül'e destek olmak için adliyeye gelenler, duruşma salonuna sığmadı, koridora taştı. İki gazeteciyle selfie çekenler kuyruk oluşturdu. O isimlerden biri de İngiltere İstanbul Başkonsolosu Leigh Turner'dı. Tutuklama endişesi taşıyanları da yine Dündar ve Gül, rahatlattı. Dündar, “Buradaki dayanışma zannediyorum karar vericiler üzerinde etkili olacaktır” dedi. Erdem Gül'ün de yorumu şöyleydi: “Avrupalı'lar basın özgürlüğünden konuşurken Mars'tan gelmişler gibiydi. Bir an önce biz de Mars'a gitmeliyiz!”
Gazeteciliğin yargılandığı tarihi dava için Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nin en büyük salonu ayrılmıştı. Tutanaklar daha sonra verilmek üzere, duruşmada sesli ve görüntülü kayıt yapıldı. Dündar ve Gül, alkışlarla duruşma salonuna girdiler. CHP, 20 milletvekiliyle adliyeye çıkarma yaptı. HDP'li milletvekilleri de gazetecileri yalnız bırakmadı. Leigh Turner, Fransa İstanbul Başkonsolosu Muriel Domenach, Hollanda İstanbul Başkonsolosu Robert Schuddeboom, Kanada, İtalya, İsviçre, Avusturya, İsveç, Polonya ve Amerika konsolosluklarından temsilciler, Almanya, Hollanda ve Novreçli parlamenterlerler de salondaydı. Avrupa'nın yoğun ilgisini gösteren bu tabloya yabancı gazeteciler de eklendi. Basın meslek örgütleri de oradaydı.
MİT yazısı ile talep
Avukat yoklamasının ardından, savcı, 2014 yılında, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen MİT yazısı nedeniyle davanın kapalı devam etmesini istedi. Erdoğan'ın avukatları ise bu konuyu mahkemenin takdirine bıraktı. MİT yazısında, hakkında dinleme kararı alınan 6 kişinin MİT personeli, diğerinin de MİT personelinin eşinin adına kayıtlı cep telefonu olduğu belirtildi. “İlgili yazıya konu kişiler ve araçlar, müsteşarlığımıza verilen görev ve yetkiler uyarınca, ülkenin milli menfaatleri doğrultusunda yürütülen faaliyetler kapsamında bulunmaktadır” denildi.
O iki şahıs...
Dündar ve Gül'ün avukatları, “Bizim dosyamızda görüşme kaydı yok” dese de itirazları kabul edilmedi. Açık yargılamanın mahkemelere güvenin en önemli aracı olduğunu vurguladılar. Avukatların dikkat çektiği diğer nokta ise şuydu: “Soruşturma aşamasında şikayetçi Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargılamada ise yalnızca Erdoğan. İki şahıs da bu davaya müdahil olamaz. Bunun kimseye bir faydası olmaz.”
Yuh sesleri kaçırdı
Gizlilik kararı geldi, izleyenlerin enerjisi düştü. Mahkeme heyetine, “Kalkın oradan Erdoğan otursun” diye tepki gösterenler, “yazıklar olsun” diye bağıranlar, yuh çekenler... Kimse salonu terk etmeye yanaşmadı. Heyet apar topar salondan çıktı ve duruşmaya ara verildi.
Gizlilik var konuşamam
Erdem Gül, gizlilik kararını “Ne diyeyim, gizlilik var” diye ti'ye aldıktan sonra şöyle devam etti: “Moralim hiç bozuk değil. Eninde sonunda adalet kazanacak. Gizli olan bir şey yok. Bu ülkede zaten böyle oluyor herkes tarafından bilinen gizli. Avrupalılar, basın özgürlüğünden konuşurken, Mars'tan konuşuluyor gibi oluyoruz. Bir an önce biz de Mars’a gitmeliyiz ve özgür olmalıyız!”
Tutuklanacak mısınız?
Can Dündar ise herkesin sorduğu o malum soruya şu yanıtı verdi: “Herkes inatla tutuklanacak mısınız diye soruyor. Biz de inatla beraat edeceğiz diyoruz. Savcının, tutuklama hevesiyle geldiği anlaşılıyor. Mahkemeye de yukarıdan gelen baskının çok yoğun olduğu anlaşılıyor. Ama buradaki dayanışma zannediyorum karar vericiler üzerinde etkili olacaktır.” Dündar,davanın başlamasını beklerken, yeni çıkan "Tutuklandık" adlı kitabını da imzaladı.
Ara bitti heyet gitti
Ara bitti, milletvekilleri, davaya katılma talep etmek için salona geldi. Bir süre bekledikten sonra heyet de geldi. Başkan, milletvekillerinin dilekçesine baktı, kürsüye bıraktı. Müdahale taleplerini reddettiğini açıkladı ve duruşmayı aceleyle bitirdi. Avukatlar, “milletvekillerinin talebi kayda alınmadı” diye tutanak tuttu.
Sloganlarla dışarı çıktılar
Erteleme haberi gelince, koridorda bekleyenler çıkışa doğru yöneldi. Sloganlar adliye binasını inletti: “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Özgür basın susturulamaz”, “faşizme karşı omuz omuza.” Çıkışta adliye önünde açıklama yapan Can Dündar bir kez daha tekrar etti: “İktidar bu davayı gizlemeye çalışıyor, kamuoyunun önünden kaçırmaya çalışıyor. Çünkü suç üstü durumu var. Dünya önünde yakalanan bir iktidar var. Bu bizim duruşmamız değil, Türkiye’de hukuk bağımsız olacak mı, basın özgür olacak mı bunun duruşması.” Savunmalarının duyulmaması için bu kararın verildiğine dikkat çekerek, “Heyet, milletvekilleri kalmakta ısrar edince davayı erteledi. 1 Nisan’da da aynı şeyler yaşanacak. Biz bu davada davacıyız. Milletvekillerimiz de bizlerle olacaklar. Basın özgürlüğü için yargı bağımsızlığı için halkın gerçekleri öğrenme hakkı için mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu.
Yarım özgürlük...
Erdem Gül de şunları söyledi “: 26 Şubat'ta tahliye olduk. Yarım bir tahliye idi. Tam bir özgürlük olması gerekirdi. AYM kararını tanımama söylemlerinden sonra yarım bir özgürlük yaşadık bir ay. Bir haftalık yarım özgürlük daha var. Bizim, AYM kararı sonrası değil yargılanmamız, çoktan beraat etmemiz gerekir. Çünkü gazetecilik suç değildir. Ortada bir gazetecilik faaliyeti var. İşimizi yaptığımız için müebbet hapisle yargılanıyoruz.”
Milletvekillerinden tepki
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, gizlilik kararına tepki göstererek, “Bugün aslında gizlenmek istenen şey, örgütlü olarak düşünce ve ifadeye dönük saldırı ve demokrasiye dönük saldırıdır. Bütün dünya bu davayı takip ediyor. Türkiye, basın ve ifade özgürlüğünden yana mı tercihini kullanacak yoksa ülkeyi tek adam diktatörlüğüne taşıma hesabı içerisinde olanların talimatlarına teslim mi olacak? Gelinen nokta budur” diye konuştu. Mahkemeden, her şeye rağmen hukuka uygun hareket etmesini istediklerini ifade ederek, “Davayı takip etmeye devam edeceğiz. Mahkemeden evrensel insan haklarına uygun bir tutum bekliyoruz” dedi.
İki hukuksuzluk
CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu da bu davanın bizzat Erdoğan’ın talimatı ile açıldığını söyleyerek, “Bugün de iki ayrı hukuka aykırı karar verildi. Erdoğan'ın şahsi müdahilliği ve gizlilik kararı. Bu davada gizlenecek hiçbir şey yoktur. Hepsi aleni biçimde yazıldı. Yazılmaya devam edilecek” diye konuştu.
Heyet bizi dinlemedi
HDP'li milletvekili Filiz Kerestecioğlu da gizlilik kararına tepki gösterdi: “Biz Meclis'te zaten devlet sırları denen şeylerle ilgili gizli oturumlara katılıyoruz. Nasıl bize davayı kapatırsınız dedik. Hiçbir şekilde dinlemeden cübbeleri çıkarıp salonu terk ettiler.” HDP milletvekili Meral Danış Beştaş da “AYM aslında beraat kararı verilmeli dediği halde, Cumhurbaşkanı hakkı varmış gibi mahkemeyi yönlendiriyor. Suç işliyor. Ama bugün bizim hakkımızda suç duyurusu oldu. Fezleke kaygımız yok. Bir kez daha gördük ki fezlekeler böyle talimatlarla hazırlanıyor.”