İleri yaştakiler için meme küçültmede yeni yöntem

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Kelahmetoğlu, özellikle menopoz sonrası ileri yaşta, kilo problemi olan hastaların, meme küçültme ameliyatını güvenli bir şekilde yapmak ve sonrasında yaşam konforlarını yükseltmek için yeni bir yöntem geliştirdi. Kelahmetoğlu, yöntem sayesinde ameliyatların daha kısa sürdüğünü ve kişinin 2-3 gün içinde normal hayatına dönebildiğini dile getirdi.

cumhuriyet.com.tr

Meme büyüklüğünün insanların sosyal yaşamlarını olumsuz etkilediğine dikkat çeken Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Kelahmetoğlu, “Omuz, boyun ve sırt ağrıları hastaların en çok şikâyet edilen konuların başında geliyor. Bu ağrılara bel ve boyun fıtıkları da eşlik edebiliyor. Ayrıca, meme altındaki pişikler de oldukça rahatsızlık veriyor. Memelerinin büyüklüğünden şikâyet eden kadınlara 18 yaşından itibaren küçültme ameliyatları yapılabiliyor. Eğer ek bir hastalığı yoksa 40-45 yaşına kadar bu ameliyatları güvenli bir şekilde yaptırabilir” dedi.

YAŞ İLERLEDİKÇE OMURGA SORUNLARI RİSKİ ARTIYOR

Özellikle ileri yaşta bu ameliyatların yapılmasının daha da önem arz ettiğine değinen Kelahmetoğlu, “Çünkü menopozdan sonra memenin de şekli değişir. İçindeki meme dokusu azalır, yağ dokusu artar. Bununla birlikte yaş ilerledikçe insanlar daha az hareket ettiği için kilo da artmaya başlıyor. Kas ve kemik gücündeki azalmaya bağlı olarak omurga sorunları gelişebiliyor. Bu durum da hayatı ciddi rahatsız eder” diye konuştu.

'İLERİ YAŞTAKİLER AMELİYATTAN KORKMASIN'

İleri yaştakilerin meme küçültme ameliyatı olmaktan korktuğunu, çekindiği belirten Doç. Dr. Kelahmetoğlu, “Öncelikle bu ameliyatlardan korkulmaması gerektiğini bilmeliler. Üstelik meme küçültmeyle birlikte hayatlarına gelecek sağlık ve konfor bu cerrahinin önemini daha da artıyor. Ameliyat öncesi hastanın genel bir değerlendirmesi yapılır. Ek hastalıkları, kullandığı ilaçları öğrenilerek ameliyat sonrasında olası riskleri incelenir. Anestezi doktoru yaptığı değerlendirmede ‘ameliyata uygun değil’ raporu vermesi durumunda ameliyat yapılmıyor. Ancak şunun altını çizmek gerekirse, şeker, tansiyon rahatsızlığı durumunda da ameliyat güvenli bir şekilde yapılabiliyor. Geliştirdiğim yöntem ile ameliyatın daha kısa sürede tamamlanmasını sağlayarak anestezinin olası riskleri azaltılıyor ve hasta konforunu artırmaya odaklanıyoruz” ifadelerini kullandı.

'KADININ VÜCUDUNA GÖRE ORANTILI OLMALI'

Meme küçültme işleminde boyutun kişinin vücuduyla orantılı olmasına dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Osman Kelahmetoğlu, sözlerine şöyle devam etti: 

"Boyunda bulunan çukurdan (sternal çentik) meme ucuna olan mesafe normalde yaklaşık 20-24 santim arasında değişir. Büyük memelerde bu mesafe 30-40 santime kadar çıkılabiliyor. Öncelikle kadının vücuduna göre orantısız olup, olmadığına belli parametrelere göre bakılır. Ameliyat öncesi ölçümlerde meme hariç göğüs çevresinin ölçüsü alınarak genel muayene yapılır. Bu, hastanın beden ölçüsünü verecektir ve ameliyattan sonra değişmeyecektir. Ameliyat sonrası sadece cup -size dediğimiz ölçü değişir."

'FARK HEMEN HİSSEDİLİYOR'

Ameliyattan çıkınca o bölgede ağrı olacağını söyleyen Doç. Dr. Kelahmetoğlu, “Fakat hasta ilk ayağa kalkışında bir ‘oh’ diyecektir. Farkı hemen hissedecektir. Çünkü bazen 1 bazen de 6 kilo yükü bir anda alınmış oluyor. Ameliyat aksamı çoğu hasta o ağırlığın üzerinden alındığını fark edince ameliyat ağrısını dahi unutuyor. Hasta 2-3 gün içinde , özel sutyen giymek suretiyle normal hayatına dönebiliyor. Ancak bu süre kişiden kişiye ve ameliyatın tekniğine göre değişebiliyor” diye konuştu.

GELİŞTİRİLEN YÖNTEMİN DETAYLARI

Geliştirdiği tekniğe ilişkin bilgi veren Doç. Dr. Kelahmetoğlu, “Özellikle menopoz sonrası, ileri yaşta ve kilolu hastalar için basitleştirilmiş bir yöntem geliştirmeye çalıştık. Çünkü ileri yaş, birçok kişide ek hastalığın ortaya çıkması, obezite, diyabet gibi kişinin sağlık durumunu etkileyecek rahatsızlıkların ortaya çıkması anlamına geliyor. Bu durumda çok büyük memeye sahip olan hastalar için ameliyat süresi uzayabiliyor. Bu da daha fazla anestezi anlamına geliyor. Dolayısıyla ameliyatın süresi uzadıkça gelişme riski artan pıhtı atma v.b gibi ameliyata bağlı oluşabilecek riskleri azaltmak için operasyon süresini kısaltmak gerekiyor. Bu yöntemle birlikte süre kısalıyor. Hastanın beklentisini karşılayacak şekilde memeye şeklini daha kısa sürede vermiş oluyoruz” ifadelerini kullandı.

74 YAŞINDAKİ HASTAYA UYGULANDI

Yöntemi şu ana kadar 30 hastada (23’ü makalede yer alan) başarıyla uyguladığını aktaran Kelahmetoğlu, “Hastalar sonuçlardan oldukça memnun. Elbette ileri yaşta örneğin 70’li yaşlarda deri sarkmasından dolayı meme kabul edilebilir şeklinden uzaklaşabiliyor. Ancak bu grup hastalarda önemli olan nokta ağırlığı almak olduğu için bu hasta grubu da sonuçtan memnun oluyor. Bu yöntemi uyguladığımız hastaların en yaşlısı 74 yaşındaydı. Bugün artık hastalarımızın çocukları ve torunları bize ulaşıyor ve çözüm arıyor" diye konuştu.