‘İktidar sanatı yönetemez’

Kültür Sanat Sen öncülüğünde yapılan, TÜSAK'ın tartışıldığı çalıştay ortak bir bildiriyle sonuçlandı. Çalıştayda, ‘siyasi iktidarın sanat ve kültürü doğrudan yöneteceği hiçbir yasa taslağı kabul edilemez’ görüşü benimsendi. Taslağa karşı ortak mücadele kararının alındığı çalıştayda, Kültür Sanat Sen Başkanı Demirkaya, TÜSAK taslağı geri çekilmezse grev kararı alacaklarını söyledi.

Aslı Uluşahin / Cumhuriyet

Kültür ve Turizm Emekçileri Sendikası (Kültür Sanat Sen) öncülüğünde düzenlenen “Kültür ve Sanata Siyasi ve Ekonomik Müdahalelere Karşı Alternatiflerimiz” çalıştayına katılan, sanat alanında faaliyet gösteren 30’a yakın sivil toplum kuruluşu, Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) yasa taslağına karşı ortak mücadele kararı aldı.
Aralarında Oyuncular Sendikası, Yazarlar Sendikası, Türkiye Tiyatrolar Birliği, Karikatürcüler Derneği, Sanatçılar Girişimi, Sinema Emekçileri Sendikası, Heykeltıraşlar Derneği, Alternatif Tiyatrolar Topluluğu, Opera Solistleri Derneği’nin olduğu, Türkiye Barolar Birliği ile TMMOB Mimarlar Odası’nın da destek verdiği 3 günlük çalıştayda “Sanatın içeriği ve biçimi hiçbir siyasi iktidarın günlük politikalarının konusu yapılamaz. Devlet, siyasi iktidarın değişiminden etkilenmeyecek kalıcı yönetim politikaları ve sanata özgür ortam yaratmakla yükümlüdür” görüşü benimsendi.
STK’ler, açıkladıkları sonuç deklarasyonunda, “Siyasi iktidarın doğrudan sanatı ve kültürü yöneteceği ve sanatın ticarileştirilmesi anlamına gelen hiçbir yasa taslağı kabul edilemez” diyerek, hükümete TÜSAK tasarısının geri çekmesi çağrısında bulundu.
TMMOB Mimarlar Odası binası ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde (MSGSÜ) yapılan çalıştayda sanatçılar ve STK temsilcileri, hem mesleki sorunlarını anlattı hem de TÜSAK’a eleştirilerini sıraladı. Devletin sanat kurumlarını lağveden, “sanatı politik müdahaleye ve ranta açan” TÜSAK taslağını tartışmaya değer bulmadıkları görüşünde birleşen katılımcılar, buna karşı neler yapılabileceğini konuştu.
Öne çıkan önerilerden ilki 6. Sanat Konseyi’nin toplanması talebiydi. Bu talep deklarasyonunda kendine yer buldu. Bir diğeri, hükümetin taslağına karşı sivil çalışmanın yapılmasıydı. Bu öneri de 2005’te son halini alan “Özerk Sanat Konseyi’nin hazırladığı yasa tasarısı taslağı güncellenmeli ve baz alınarak değerlendirilmedir” şeklinde deklarasyonda ifade edildi.
Sanatçıların gündeminde ayrıca 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde kitlesel eylemler yapılması vardı. Kültür Sanat Sen Genel Başkanı Yavuz Demirkaya ise “bilimsel yöntemi terk ederek hazırlanan, hukuka aykırı, emekçi haklarının yok sayıldığı” TÜSAK taslağı geri çekilmezse grev kararı alacaklarını söyledi. “Bugün topyekûn mücadele günü. Eylemlilikleri yoğunlaştıracağız. Yasa Meclis’e gelirse süresiz eylem kararı alabiliriz” diyen Demirkaya, “Artık kaybedecek bir şeyimiz yok. Halka rağmen nasıl iktidar olunur görsünler” diye konuştu.
Bu düşünceler, “Siyasi iktidarların sanat ve kültür alanını tehdit eden hegamonyası ve piyasalaştırma politikalarına karşı örgütlü tepkiler yansıtılmalıdır. Gerçekleştirilecek eylem ve etkinlik takvimi belirlenecektir” ifadeleriyle deklarasyona yansıdı.
TÜSAK taslağının devlet kurumlarını lağvetmesine karşı kurumların korunması, ancak özerklik anlayışının esas alındığı yasaların yapılması” görüşünde birleşildi. Söz konusu tasarının “sanatı iktidarın rant aracı haline getireceği”nin sıklıkla dile getirildiği çalıştayda, “Sanat ve kültür alanlarına destek, ihale ve rant sürecine dönüştürülmemelidir. Sanat kurum ve kuruluşlarının belirleyeceği objektif kriterlerle destek oranları oluşturulmalıdır” denildi.
TÜSAK taslağıyla ilgili dikkat çekilen noktalardan diğeri, yürürlüğe girerse sanatçıları güvencesizleştireceği, sanatın taşeronlaşacağıydı. Bu konuda ortak deklarasyonda “Ödenekleri sanat kurumlarında iş güvencesiz istihdam kabul edilemez. Sanat kurumlarında esnek, güvencesiz, sendikasız ve angarya çalışma biçimlerine son verilmelidir. Bu konuda verilecek mücadele, kültür ve sanat için verilecek mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır” kararı yer aldı.
Toplantının bileşenlerinden biri de özel sanat topluluklarıydı. Özel tiyatrolara dayatılan “genel ahlak kriteri”nin hatırlatıldığı buluşmanın katılımcıları “Sansür ve yasakların asla kabul edilemez, sansürle mücadelenin kültür ve sanat emekçilerinin en temel görevi olduğunu” belirterek, “Siyasi iktidarın genel ahlak kuralları ölçüt olamaz” dediler.

BAROLARDAN SANATÇILARA TAM DESTEK
Sivil tasarı birlikte hazırlanacak
Toplantının MSGSÜ’deki üçüncü gününe, Türkiye Barolar Başkanı Metin Feyzioğlu, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, Ankara Barosu temsilcisi Abdullah Egeli de katıldı.
Feyzioğlu, sanatın ve sanatçıların toplum için önemini anlatırken, “Bir avuç olduğunuzu düşünebilirsiniz, ama siz aslında bir yumruksunuz. Sizden bir yumruk olduğunuza inanmanızı istiyorum. Böylece neden saldırıların hedefi olduğunuzu anlayabilir, ne kadar güçlü olduğunuzu da kavrayabilirsiniz” dedi.
Feyzioğlu, baro birimlerinin hem taslak üzerinde hem de atılacak adımlar konusunda çalışmaya başladığını anımsatarak, “Bir projesi, vaadi, atılacak sıralı adımları olmayanın eleştirmeye de hakkı yoktur. Biz eleştirme hakkımızı sonuna kadar kullanabilmek adına doğrunun da ne olduğunu hep birlikte yazma kararı verdik” dedi.
İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal ise TÜSAK taslağının akıl dışı olduğunu belirterek, “İstanbul barosu hizmetinizde, arkanızda ve yanınızdadır. Hukukta direnme hakkı vardır. Gayrimeşru bir saldırı olursa direme hakkı evrenseldir. Herkes meşru direnme hakkını kullanmak zorunda” diye konuştu.
Toplantıya katılan DİSK ve KESK temsilcileri ise sanata saldırının, mevcut siyasi anlayıştan kaynaklandığını vurgulayarak, tüm saldırılara karşı birlikte mücadele edeceklerini vurguladılar.