İKSV ve Zorlu PSM’den sanata doping
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı ile Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin imza attıkları işbirliği kültür sanat hayatımıza ivme kazandırmayı hedefliyor.
Emrah KolukısaSoldan sağa: Ersin Çetinel - Finans ve İş Yönetiminden Sorumlu GMY / CFO, Şahika Özcan Ortaç – Kurumsal İletişimden Sorumlu GMY, Görgün Taner – İKSV Genel Müdürü, Pelin Opcin – İstanbul Caz Festivali Direktörü, Leman Yılmaz – İstanbul Tiyatro Festivali Direktörü, Murat Abbas – Zorlu PSM Genel Müdürü, Yeşim Gürer Oymak – İstanbul Müzik festivali Direktörü, Canan Esmer – Sponsorluk ve Kurumsal Satış GMY, Uluç Dündar – Operasyon ve Prodüksiyondan Sorumlu GMY
Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin en üst katındaki Sky Lounge’da kurulan ortası boş devasa kare masanın etrafında oturan hemen herkes benim düşündüğümü düşünüyor mudur acaba? Bu soruyu toplantı bittikten hemen sonra soruyorum kendime, zira şunu fark ediyorum ki, herkes bu son teknoloji ürünü muhteşem mekânın nimetlerini bilip anlasa da hâlâ AKM’yi özlüyoruz, hâlâ Taksim’de konser dinleyip, tiyatroya gittiğimiz günlere dönmeyi arzuluyoruz.
Tam da bu konuyla ilgili İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’in söyledikleri geliyor aklıma: “Bildiğim kadarıyla AKM’yi yıkıp yerine yine benzeri özelliklere sahip olan bir kültür merkezi yapacaklar ama bunu yıllardır söylüyorlar tabii. 2008’den beri, 9 yıldır bekliyoruz, bir şey yapıldığı yok. Ama sorun sadece Taksim meselesi de değil, bunu 18 milyonluk İstanbul’un her köşesine yapmalılar. Bakırköy’de de olmalı bu, Sarıyer’de de. Ataşehir’de mesela yeni bir oluşum var, keşke daha çok olsa ve keşke o mekânlar ehil kişi ve kurumlar tarafından yönetilse.” Taner’in üstü kapalı biçimde ifade ettiği bu meselede çok şey var deşilecek ama günün asıl konusu İKSV - Zorlu PSM işbirliği ve en azından kısa vadede kültür sanat hayatımıza katacakları.
Zorlu PSM’de sahnelenen “3 Kuruşluk Opera” bir hayli ses getirmişti
Berliner Ensemble etkisi
2013’ten bu yana faaliyet gösteren Zorlu PSM’de daha önce de İKSV’nin ön ayak olduğu gösteri ve oyunlar sergilenmiş, konserler gerçekleştirilmişti ama bu işbirliğinin kalıcı ve daha geniş bir platforma yayılmasında geçen yıl bu mekânda sergilenen “Üç Kuruşluk Opera” adlı oyunun etkisi büyük olmuş. Tiyatro Festivali direktörü Leman Yılmaz’ın “Tam 4 yıl uğraştıktan sonra ikna edebildik Berliner Ensemble’ı İstanbul’a gelmeye. Nihayet bu salonu gördüler de gelmeyi kabul ettiler” dediği “Üç Kuruşluk Opera” dünyanın en popüler tiyatro yönetmenlerinden Robert Wilson’ın imzasını taşıyordu. Adı Berliner Ensemble ile özdeşleşen Bertolt Brecht’in yazdığı oyunun İstanbul temsilleri tahmin edilenin de üstünde bir başarı kazanınca hem İKSV’deki kurmaylar hem de Zorlu PSM’nin Genel Sanat Direktörü Murat Abbas (ya da daha çok bilinen adıyla Mabbas) “biz bu işe daha çok asılalım” demişler ve işi yeni bir caz festivali düzenlemeye dek vardırmışlar. Henüz detaylar çok belli olmasa da -malum, ekonomik ve siyasi koşullar her türlü planın seyrini değiştiriyor ülkemizde bir süredir- ilkbahar aylarında yeni bir caz festivalimiz olacak gibi görünüyor, şimdiden müjdeyi verelim.
İKSV 45 yaşında
İKSV ve Zorlu PSM’nin işbirliği sadece caz festivaliyle sınırlı olmayacak. Bu işbirliğinde bir taraf teknik altyapısını ve maddi gücünü ortaya koyarken, diğer taraf da yılların bilgi birikimini ve bu alandaki know-how’ını katacak. Daha resmi bir dille söylemek gerekirse Zorlu PSM İstanbul Müzik, Caz ve Tiyatro Festivallerine En Yüksek Katkıda Bulunan Mekân Sponsoru olarak destek verecek. Özellikle klasik müzik konusunda önemli sürprizler beklemek yanlış olmaz. Nitekim bu işbirliğinin ilk meyvelerinden biri olan ve Monte Carlo Balesi’nin sergileyeceği “Göl - Kuğu Gölü’ne İthafen” başlıklı gösteri yakın vadede bizleri nelerin bekleyeceğine dair sağlam ipuçları veriyor. Keza önümüzdeki hafta açıklanacak 45. İstanbul Müzik Festivali’nin programında da bu işbirliğinin izlerini göreceğiz.
Bu arada, 45 demişken, İKSV’nin bu yıl 45. yılı kutlanıyor malum. Geçenlerde başlatılan ve öğrencilere yönelik Kültür Sanat Kart projesi de 45. yıl sürprizlerinden biriydi. Yıl içinde başka yeniliklerle karşılacağımız muhakkak, ama yine en başa dönmek gerekirse, keşke bir dönem İKSV’nin ana mekânı konumudaki AKM’ye yönelik somut girişimlerde de bulunsa İKSV. Belki İKSV’nin 50. yılına Taksim’de yapılacak bir kutlamayla gireriz, güzel olmaz mı?