İkinci Ergenekon davası yarına ertelendi (11.02.2010)

İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı Durmuş Ali Özoğlu'nun savunması tamamlandı.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, gazeteci Tuncay Özkan, Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ile eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu tutuklu 38 sanık katıldı.

Tutuklu yargılanan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve Mustafa Dönmez ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada, tutuksuz sanık Hatice Bahtiyar da hazır bulundu. Duruşma, tutuklu sanık Durmuş Ali Özoğlu'nun savunmasıyla devam ediyor.

 

Durmuş Ali Özoğlu'nun savunması

Duruşmada savunmasını sürdüren Özoğlu, iddia olunan ''Ergenekon'' örgütünün ara yöneticisi olmakla suçlandığını belirterek, bazı yazarların gazetelerde yer alan yazılarını okuyarak, bu örgütün medyada nasıl tarif edildiğini anlatmak istediğini kaydetti. Özoğlu, daha sonra ''Fethullahçı örgütü''nün nasıl yapılandığı ve bunu kimlerin desteklediğini göstereceğini ifade ederek, ''dinlerarası diyalog'' konulu Fethullah Gülen ile Papa 2. Jean Paul'un görüntülerinin yer aldığı ''Hristiyanlığın Truva Atı'' adlı belgeseli izlettirdi.

Belgeseli izletirken bazı açıklamalarda da bulunan Özoğlu, ''dinlerarası diyalogun bir yalan olduğunu'' öne sürerek, ''Dinlerarası diyaloğun asıl amacı İslam'ı Hristiyanlaştırmaktır. Dinlerarası diyalogla başlatılan bu hareket aslında Türkiye'ye uygulanan operasyonun başladığı gündür'' dedi. Özoğlu, ''Gülen ile Papa Paul'un görüşmesini 'ADL' adlı örgütün organize ettiğini, 'ADL'nin de Filistin'de çocukları öldüren bir örgüt olduğunu'' savundu. Özoğlu, Cumhuriyet'in İslam ile çatıştığı fikrine katıldığını, bu çatışmanın içinde de ömrünün sonuna kadar yer alacağını dile getirerek, ''Peygamber efendimizin bize öğrettiği İslam ile hiçbir sorunum yok. Allah'a sonsuza kadar inanan bir insanım. Bu vicdani bir durumdur. Hiç kimseyi ilgilendirmez. Zaten o yüzden Anayasada Türkiye Cumhuriyeti devletinin laik olduğu belirtilmiştir'' diye konuştu. Toplumsal Dönüşüm Yayınları'nın sahibi olduğunu belirten Özoğlu, ulusalcı yayın yapan kuruluşların zor duruma düşürüldüğünü kaydetti.

Özoğlu, yayınevinde bastığı 400 kitaptan 399'unun görevli ve emekli askerler tarafından yazıldığını, bunların kaynak olarak harp akademilerinde okutulan ders kitapları olduğunu söyledi. Davanın tutuksuz sanıkları emekli Orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur ile aynı gün gözaltına alındığını ifade eden Özoğlu, bir gazetede ''Ecevit hükümetini Ergenekon yıktı'' şeklinde haber yayımlandığını belirtti. İfadesini alan savcının kendisine ''Karargah evlerini biliyor musun?'' diye sorduğunu belirten Özoğlu, ''İlk defa duymuştum. 'Işıkevleri mi' dedim, 'Onu karıştırma' dedi. Biz öylesine bir örgütüz ki, hükümetin devrildiğinden haberimiz yok ama hükümetin nasıl devrildiğini burada görüyoruz'' diyerek belgeselin bir bölümü izletti.

''Ecevit hükümetini Amerika'nın devirdiğini'' öne süren Özoğlu, ''Bunu örtmek için 'Ergenekon, Ecevit hükümetini devirdi' diye manşet atıldı. 'Bize darbe yapacaktı' diyorlar. Burada yapılmış bir darbeyi izliyorum. Amerikan desteğiyle siyasi kimlik kazandırılmış insanlar darbeyi yapıyor'' dedi. Beğenmediği insanların siyasi tavrını eleştirdiğini ifade eden Özoğlu, ''Ben AK Parti iktidarının devrilmesini istiyorum. 'Devrilsin' deyince, darbe yapmayı mı diyorum? Bunu çıktığım televizyon programlarında, üniversitelerdeki toplantılarda söylüyorum. Aynı şeyi Ecevit hükümeti için de söylüyordum. Ben eleştirmenim. Ben bu ülkenin aydınıyım, yazarıyım'' şeklinde konuştu.

Dava yarına ertelendi


İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunmasına devam eden Özoğlu, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay Komutanlığı'nda çekilen ve bir albayın kendisini esas duruşta karşılamasının yer aldığı fotoğrafın kendisine özel olduğunu söyledi.

Gözaltına alındıktan sonra bu fotoğrafın basında yer aldığını ifade eden Özoğlu, ''Benim üzerimden Türk Silahlı Kuvvetlerine niye ateş ediyorsunuz? Bu alçaklık. Yürekliysen açık açık söyle. Bu fotoğraf sadece bende vardı. Şimdi herkeste'' dedi. Özoğlu, milletin askerlikten soğutulmaya çalışıldığını, bunun topla tüfekle yapılan savaştan daha çok zarar verdiğini, ordunun da devletin kurumları aracılığıyla psikolojik harbe uğratıldığını savundu.

Darbeciliği reddettiğini ifade eden Özoğlu, ''Darbecilikle suçlanmak kadar ağır, aşağılık durum olamaz benim için. Ben Atatürk devrimcisiyim. Özgürlük benim ruhumda var. Tutuklu değilim, ben burada esir olarak bulunuyorum. Darbeci hiç değilim. Ben devrimciyim. Mustafa Kemal'in devrimlerinin bekçisiyim. Bu uğurda gözümü kırpmadan canımı veririm'' diye konuştu.

Hiçbir delil olmadan 22 aydır tutuklu olduğunu öne süren Özoğlu, ''122 yıl yatayım, derdim değil. Bu millet için 20 yaşında Mehmetçikler şehit oluyor. Benim canımın ne değeri var onlarınkinin yanında? Canım kurban olsun bu ülkeye'' şeklinde konuştu.

Savunması sırasında tansiyon ve kalp hastası olduğunu belirten Özoğlu'nun ilaç aldığı görüldü.
Özoğlu'nun savunmasını tamamlamasının ardından, Mahkeme Heyetine başkanlık yapan üye hakim Hasan Hüseyin Özese, duruşmayı yarın saat 09.00'a erteledi.