İhvan'la hatlar kesildi
Türkiye'nin, Müslüman Kardeşler'le olan bağları koptu. Artık Türkiye, Mısır'da yol haritası için Müslüman Kardeşler yetkililerine ulaşamıyor. Türkiye'nin Mısır'a yönelik tutumuna Emekli Büyükelçilerden uyarı geldi.
cumhuriyet.com.trMısır yönetiminin, Müslüman Kardeşler üyelerini tutukladığına ve telefon iletişimini kestiğine işaret edilirken Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili “aradığımız tüm hatlar kapalı” bilgisini verdi. Yetkili, Mısır yönetiminin AB ve ABD ile de teması kestiğine işaret etti. Ankara’nın kaygısı Mısır’daki sürecin iç savaşa dönüşmesi. Mısır yönetiminin 3 Temmuz’daki müdahalenin hemen ardından açıkladığı yol haritasında hiçbir değişiklik kabul etmediğine işaret eden yetkili, olası bir seçimin gerçekleşmesinin zor olduğuna dikkat çekti ve Müslüman Kardeşler’in seçimi boykot edeceğini belirtti. Mısır’da şu an ortak bir yol haritası bulunmasının olanaksız olduğuna işaret edilirken olası seçim için en erken tarihin 1 yıl olabileceği belirtildi.
İç savaş endişesi
Türkiye’nin en büyük kaygısı ise Mısır’da bir iç savaşın uzun süre devam etmesi. Mısır’ın içine düşeceği bir iç savaşın, Lübnan ve Ürdün başta olmak üzere bölge ülkelerini de etkileyeceğine işaret edildi. Mısır yönetiminin, “Ya benim koşullarımla ya da olmaz” anlayışından yakınan Ankara, Mısır sokaklarının sakinleşmesini bekliyor.
Erdoğan, Putin ile görüşmek istiyor
Erdoğan’ın G-20 Zirvesi için gideceği St. Petersburg’da da Mısır ve Suriye konusunda destek araması bekleniyor. ABD Başkanı Barack Obama’nın Snowden krizi nedeniyle katılmayacağı toplantı sırasında Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesi için çalışmalar sürüyor. Zirvede, ABD’yi temsil edecek yetkililerle de Türk heyeti arasında görüşme olması için hazırlıkların sürdüğü öğrenildi.
Batı’ya dönüş
Dışişleri Bakanı Davutoğlu da önceki gün akşam Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjon Jagland ve İtalya Dışişleri Bakanı Emma Bonino ile Mısır konusunu ele aldı. Davutoğlu, durumun daha da kötüleşmesinden duyduğu endişeyi dile getirirken Bonino ise tüm tarafların katılacağı siyasi diyaloğun başlatılmasının önemine işaret etti. Jagland ile görüşmede ise bölgede başlayan değişimin devam ettiğine de işaret edildi.
Türkiye'nin Mısır'a yönelik tutumuna Emekli Büyükelçilerden uyarı geldi.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son olarak “Rabia” hareketiyle ilan ettiği, Türkiye’nin Mısır’daki gelişmelere yönelik tutumuna emekli büyükelçilerden uyarı geldi. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı görevini de yapan Ali Tuygan “Yanlıştan dönmek mümkün” derken eski müsteşar yardımcılarından Aydemir Erman, Türkiye’nin Lübnan, Ürdün ve bölge ülkeleriyle de ilişkilerinin çıkmaza gireceğini söyledi. Eski Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel ise El Kaide tehdidinin artık Türkiye’yi tehdit edeceğini söyledi. Dışişleri’ni “reel politikadan” uzaklaşmakla eleştiren bakanlığın eski beyin kadrosu öğütler verdi.
Eski Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel: Hükümetin Ortadoğu politikası ümmetçilikten mezhepçiliğe savruldu. Hizbullah da Suriye’deki savaşa karışırsa bu tam bir mezhep savaşı olur. Mısır’daki durum da Ürdün’e, Yemen’e, bölgeye sıçrar. Ilımlı bir Sünni cephesi yaratılarak İran’ın dengelenmesi hedefleniyordu ama bu suya düştü. Sünni cephede de çatlaklar çıktı. En önemli tehlike, Türkiye kendini yeni bir terör tehdidiyle karşı karşıya bulması. El Kaide ve uzantıları Türkiye’yi tehdit edecek. Mısır’daki krizin daha pamuk piyasasına yansımasını görmedik bile. Türkiye’nin dış ticareti de etkilenecek, mesela pamuk fiyatları artınca Türkiye’deki tekstil sanayii etkilenecek.
Eski Dışişleri Müsteşarı Ali Tuygan: Yanlıştan dönmeli. Birileri çıkıp bizim için “Suriye’de can kaybı Türkiye’nin çabaları sayesinde kontrol edilebildi” veya “Ankara, Mısır’daki kutuplaşmanın daha vahim noktalara varmasını önlemek için yoğun çaba gösterdi” diyebilseydi bugün daha fazla itibar kazanmış olmaz mıydık? Türkiye’yi Suriye ve Mısır’da bu noktaya taşıyan nedir? Hükümet bunu demokrasi ve insan haklarına saygı adına yaptığını söylüyor. İlk bakışta kulağa hoş gelebilecek bu söylem maalesef bugünkü aşamada inandırıcı değildir. Argümanlarınız ne olursa olsun, Suriye’de, Mısır’da, başkalarının çok önünde, dünyanın bir numaralı demokrasi savunucusu olduğunuza kimseyi ikna edemezsiniz. Tabloya bakalım. Suriye’de Esad yerinde. Batı’nın bir numaralı kaygısı artık Esad olmaktan çıkmış ve oradaki radikal dış grupların ülkeye egemen olmasına dönüşmüş gibi. Sınır güvenliği diye bir şey kalmamış. İçeri kimlerin sızdığı belli değil. Bölgesel ticaret dipte. Yurtdışında vatandaşlarımıza yönelik terör eylemleri başlamış. Mısır’da askeri yönetimi neredeyse düşman ilan ettik. Bunu bizden başka yapan yok. Oradaki bir darbe miydi? Evet. Yüzlerce kişinin katledilmesi karşısında sessiz kalınabilir mi? Hayır. Ama bütün bunlar Mursi ve Müslüman Kardeşler’in aklanması için bir yeterli midir? Ona da “hayır”. Bugün Tunus’un Müslüman Kardeşler’i bile Mısır halkına sükünet çağrısında bulunuyor. Ne var ki bizim söylemlerimiz herkesin önüne geçiyor.
Türkiye bugün Suriye’de de Mısır’da da ara bulmaya, istikrar arayışlarına yardımcı olmaya çalışan ülke olmalıydı. Asla “taraf” olmamalıydı. Bunu mutlaka değiştirmemiz gerek.
Eski Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Aydemir Erman: Eskiden Türkiye’nin politikası kimsenin içişlerine karışmama, kimse de bize karışmasın prensibiyle yürütülürdü. Hissiyat ile hareket edince küsmeye başlıyorsun, oysa dış politikada hissiyat olmamalı. Şimdi hissiyatta öncelik mezhep oldu. Tabii sizin hissiyatınızın, mezhepçiliğinizin Arap dünyasında nasıl algılandığı da önemli. Şimdi bir kozanın içinde politika yapmak zorunda kaldınız. Bu süreç kaçınılmaz olarak bölgedeki diğer ülkelerle ilişkileri de etkileyecek. Ürdün’de Suriye’nin etkileri görülmeye başladı. Tabii bölgede El Kaide tehlikesi çok artacak. Beyrut-Ankara ilişkileri de bu süreçten etkilenecek. Amman’la da diğer Arap ülkeleriyle de... Türkiye’nin ilişkilerinin bozulmadığı ülke kalmadı, AB, Rusya, Irak, İran... Birilerine ayar vermeye kalkarsanız dış politikada Chavez ile Ahmedinejad arasında bir yere sıkışır kalırsınız.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve emekli Büyükelçi Osman Korutürk: Türkiye, Ortadoğu’da sözü dinlenen bir ülkeydi. Suriye krizinden itibaren ihtilafların tarafı haline geldi. Bölgeye Müslüman Kardeşler temelinde ve oryantalist yaklaşımla bakmak Arap ailesinde olumlu karşılanmıyor. Mısır’daki durumu kınamak başka bir şey, Mısır’la hiç temas kurmamak başka bir şey. Türkiye olarak darbelerin sorunları ötelediğini biliyoruz ama şimdi bunu Mısır’a söyleyebilecek bir bağımız bile yok. Erdoğan, AB’ye, ABD’ye çağrıda bulunuyor ama BAE’ye, Suudi Arabistan’a çağrıda bulunamıyor. Mısır’da iç savaşa kadar gidecek bir durum var ve biz bu sürecin tarafı olduk. Artık bizden İsrail-Filistin konusunda değil, Hamas ile temasta katkı isteniyor. Eskiden bu ülkeler bize Arap olmayan ağırlıklı, istikrar yaratıcı bir ülke olarak bakarlardı. Müslüman Batılı ülke imajı onlar için de çok çekiciydi. Ürdün-Lübnan da bize Suriye’deki eksenden bakacak. Bu sonuç üretmeyen bir politika. Bunu eskiden İran yapardı Filistin konusunda. Şimdi aynı pozisyona biz geldik.