'İğneyle kuyu kazar gibi adalete ulaşmaya çalışıyoruz'

Balyoz davasından 18 ve 16 yıl hapis cezasına çarptırılan general ve amiraller, tutuklu bulundukları Hasdal Askeri Cezaevi'nden avukatları aracılığıyla yaptıkları yazılı açıklamada Balyoz davasının gerekçeli kararını örneklerle eleştirdiler.

cumhuriyet.com.tr

Hava Orgeneral Bilgin Balanlı, Koramiral Abdullah Can Erenoğlu, Korgeneral Rıdvan Ulugüler, Tümgeneral Gürbüz Kaya, Tümgeneral Halil Helvacıoğlu, Koramiral Deniz Cora, “Gerekçeli (!) karardaki yalanlar ve saptırmalar” başlıklı değerlendirmelerinde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararını örneklerle eleştirdiler. Tutuklu generaller açıklamalarında  şu ifadelere yer verdiler:

“Değerlendirmesini bu davaya önyargıları ile değil, akıl, bilim ve vicdan gözü ile bakabilenlere bırakıyoruz. Açıklamaya çalıştığımız gerekçeli kararın küçük bir kısmını kapsamaktadır. O kadar çok konu var ki yazmakla bitmez. İğneyle kuyu kazar gibi hukuka ve adalete ulaşmaya çalışıyoruz. Bu arada hayat ellemizin arasından kayıp gidiyor.”

Bilirkişi raporları

Amiral ve generaller, 22 sayfalık değerlendirmelerinde, iddiaların dayandırıldığı dijital verilere ilişkin ODTÜ, İTÜ, Yıldız Teknik Üniversitesi ile adli bilişim uzmanları ve ABD ve Almanya’da bulunan adli bilişim şirketleri tarafından onlarca rapor hazırlandığına dikkat çekerek “Bu raporlar dijital verilerin sahte, düzmece ve iddiaların da iftira niteliğinde olduğunu ortaya koymuştur. Bu raporlarla dijital verilerin delil niteliğinin bilimsel ve hukuki olarak ortadan kalkması üzerine bu raporları tartışılır hale getirmek için güncelleme iddiaları ortaya atılmıştır” dediler.
 

Devlet içinde devlet

Tutuklu askerler açıklamalarında  “Ne acıdır ki İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili mahkemelerin ‘Devlet içinde devlet olduğunu’ bir kez daha göstererek somut gerekçeler bulamadığı için doğruluğunu araştırmaya bile ihtiyaç duymadan açık kaynaklarda yer alan haberleri gerekçe yapmıştır” ifadelerine yer verdiler.
 

Güncelleme iddiaları

Tutuklu generaller şu konuların altını çizdi:
“Mahkemenin gerekçe içermeyen gerekçeli kararında hükme esas aldığını belirttiği TÜBİTAK ve bilirkişi raporları dahi güncellemeyi reddederken mahkeme tamamen teknik bilgi gerektiren bu konuda uzman bilirkişilerin sahip olmadığı hangi bilgiye dayanarak güncellemeden bahsetmektedir?”
 

Çelişkili listeler

Askerler gerekçeli kararı şöyle eleştirdiler: “Eğer iddia edildiği gibi tüm listeler Ağustos 2003 sonrasında güncellendi ise neden herkes 2003 yılındaki rütbe ve görev yerlerinde duruyor? 2000 yılı ve daha öncesinde vefat eden personel neden hala bu listelerde yer almaktadır? Tutarsızlığı, yetersizliği, özensizliği, gerçek dışı bilgi ve yorumları içermesi, maddi delil ihtiva etmemesi, değerlendirmelerin somut olgular ve belgeler yerine soyut fikir yürütmelere, kanaatlere ‘olsa olsa’ mantığına dayanması ve gerekçesizliği ile gerekçeli(!) karar masumiyetimizin kanıtı olmuştur.”

Adli emanette saklandı

Soruşturma aşamasında davanın en önemli delili olarak değerlendirilen 11 No’lu CD’nin içindeki personele ve bilgilere ilişkin savcıların ilgili kurumlarla yaptıkları yazışmalara dikkat çeken askerler “Gelen ıslak imzalı resmi yanıtlar iftira ürünü 11 No’lu CD’nin içerisindeki bilgilerin yanlışlığını ve CD’nin 2003 yılı içerisinde hazırlanamayacağını, sahteliğini ortaya koymuştur. Savcılar sanıkların lehine olan yazışmaları adli emanete saklamışlardır” dediler.
 

Gazete haberi esas alındı

Balyoz davası sanığı generaller, Fatih Camisi etrafındaki sokak isimlerinin suç isnadı yapılan 2002 ve 2003 yıllarında resmi kayıtlarla olmamasına karşın, mahkemenin gerekçeli kararında  11 Nisan 2012 tarihinde Yeni Akit Gazetesi’de bu sokak isimlerinin kullanıldığına ilişkin haberinin esas aldığını savundular.
 

Kurum yazışmaları
 

Askerler açıklamalarında ilgili kurumlardan gelen yazılar ile CD’lerdeki bilgilerin uyumsuzluğunu gösteren kurum yazışmalarını çeşitli örneklerle açıkladılar. Askerler, “Yeditepe Üniversitesi listelerde adı geçen 20 öğrencinin kendi üniversitelerinin öğrencisi olmadığı, HAVELSAN listesinde ismi geçin 357 kişinden 115’nin belirtilen tarihlerde kurumda çalışmadığı”na ilişkin yazıların saklandığına dikkat çektiler.
 

Kes yapıştır

Bin 435 sayfalık gerekçeli kararın 950 sayfasının kes- kopyala-yapıştır tekniği ile kimlik bilgileri, mütalaa özetleri, ifadelerden oluştuğunu anlatan genaraller “Kes yapıştır tekniğinin de ne kadar özensiz çalışıldığı gerekçeli kararda bile iki sanığın nüfus bilgilerinin  aynı olmasından ve kopya kardeş yapılmalarından görülecektir. Gerekçeli kararın 101. sayfasındaki Abdullah Can Erenoğlu ile 104. sayfasındaki Ali Yasin Türker’in nüfus bilgiler aynıdır” dediler.
 

Bilvanis çiftliği

Generaller, Hava Korgenerali Bilgin Balanlı adına imzaya açılmış, Bilvanis Çiftliği konulu yazının gerçek olmadığının  Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nca da açıklandığını ve sahte olduğunun mahkeme sürecinde kanıtlandığını anlattılar. Askerler açıklamalarına şöyle devam ettiler: “Bunlara rağmen imzasız bir sözde delilin taranmış ıslak imzalı belgeler listesi altında listelenmiş olması imzalıymış gibi gösterilmesi sahteciliktir. Bu sahte dijital kaydın ifade edildiği gibi ekinde 6 adet fotoğraf da kayıtlarda bulunmamaktadır.”
 

Balanlı reddetti

Gerekçeli kararda “Bilgin Balanlı’nın Bilvanis Çiftliği’ne havadan taaruzu etmek  üzere  çalışma yapıldığını doğruladığına” ilişkin ifadeler bulunduğunu belirten askerler “Hava Orgeneral Bilgin Balanlı tarafından şiddetle reddedilen ve gerçek dışı olduğu kanıtlanan bir hususun doğrulandığının ifade edilmesi mahkemenin ne kadar yanlı olduğunu ve gerçekleri çarpıtmakta olduğunu gösteren önemli bir kanıttır” dediler.

Rakamlarla gerekçeli karar

Askerler “Davada 365 sanık olduğu ve gerekçeli (!) kararın her bir sayfasının ortalama 49 satırdan oluştuğu göz önüne alındığında sayın mahkeme 3.5 ayda hazırladığı kararında ‘Delillerin değerlendirilmesi, gerekçe ve kabul’ başlıkı bölümde sanık başına ortalama 11 satır, ‘sanıkların deliller ve yargı aşaması ile ilgili itirazlarına cevaplar’ başlıklı bölümde sanık başına 4.4 satır, ‘hukuki durum değerlendirmesi ve hüküm’ başlıklı bölümde ise sanık başına ortalama 50 satır yazabilmiştir” dediler.