İdil Biret'ten genç yeteneklere: Robotlaşma, doğaya kaç

İdil Biret ile 60 yıllık birikimi “Süper Kutu” için buluştuk. Biret, “Piyanonun dışındaki hayatımı doğanın içinde yaşamak istiyorum. Doğaya kaçarsan yaratıcılığın devam ediyor” diyor. Türkiye’de büyük yetenekler gördüğünü anlatan usta piyanist, ülkedeki organizasyon eksikliğinden şikâyetçi. Genç yeteneklere de önerileri var.

Evin İlyasoğlu

İdil Biret ile kim bilir kaç kez söyleşi yapmışızdır. Her seferinde onun taze bir coşkuyla yaklaşımını, piyano dünyasının tarihinden ve bugününden sırlar vermesini keyifle dinlerim. Bu kez buluşmamızın nedeni, yaşamının bütün kayıtlarını kucaklayan kocaman bir külliyattı. Bu “Süper Kutu” setinde 60 yıllık birikim söz konusu. On ayrı kutu, 130 CD ve bir kitapçık içeriyor.

Kapakta yine büyük tevazu içindeki duruşu ve tatlı tebessümüyle İdil oturuyor. Artık onunla özleşen hep affedici, hep sakin bir ifade! Ne şımarık bir kişilik, ne küskün, ne de bıkkın bir ruh hali. Hep güzel bakan, barışık bir gülümseme. Süper Kutu’yu konuşacaktık, ama laf lafı açtı. Yedi yaşındaki Brahms algılarından bugünün gençliğine kadar uzandık.

Kim bilir ne anılar vardır bu kayıtların arasında. 12 yaşından 70 yaş olgunluğuna uzanan yorumlar. Şimdiki duyuşunla neler buldun bu icralarda?

Duygular ve reaksiyonlar bugünkülere çok yakın. Bazı şeyleri yeni öğreniyoruz ama aslında tabiatımız neyse ileriye de o kalıyor. Çocukluk algılarım bugünküne çok yakın. Hiçbir şeyi kanıksamayacaksın. Heyecanı hep muhafaza edebiliyorsan büyük şans. Aynı eserde her seferinde yeni bir şeyler buluyorsun. Aman kaç defa çaldım, artık bitti, diyemezsin. Kutulara bakınca o heyecanın hâlâ durduğunu görüyorum.

Robotlaşmayı önlemek...

Nasıl bir şey müziğin içine girmek?

Kafanda büyük bir bütün düşüneceksin. Başlangıcı, doruk noktası ve gerilim pasajlarıyla bir bütün. Spontane olması, kendiliğindenmiş gibi akması çok önemli ama notada yazılı olana da her zaman sadık kalmalısın. Bir tek yazılanı doğru yapmakla da iş bitmez. Altyapının çok sağlam olması lazım. Besteci bir aksan yazmışsa formun genelinde bir sebep vardır, onu atlayamazsın.

Durmadan çalışıp, hep eserlerin içinde daha fazla ne bulabileceğini araştırıyorsun. Her şeyi ufak parçalara bölüp çalışıyorsun. Ama bazen de gayet yapay bir sonuç çıkabiliyor. Mesela her şey gayet iyi gidiyor, ama dinlediğin zaman bir robot çıkmış ortaya. Ona da çok dikkat etmeliyiz.

Bu kadar tecrübenle bu robotu tanıyorsun, ondan nasıl uzak duracağını da biliyorsun herhalde.

İnsan kendi elinde olmadan bazen kendini tatmin etmek için bile böyle bir akıntıya kapılabilir. Yaptığımız şey hem doğal, hem doğal değil. Bunun dengesini bulacaksın.
Piyanonun dışındaki hayatımı elimden geldiği kadar doğanın içinde yaşamak istiyorum. Doğayı ve hayvanları çok seviyorum, orada kendimi daha iyi hissediyorum. Artık şehir hayatı çok tehlikeli. Doğaya kaçarsan yaratıcılığın devam ediyor, robotlaşmayı önlüyorsun.

‘Brahms bana yakındı’

İcracı İdil Biret şimdilerde, bazı orkestra eserlerini piyanoya uyarladıktan sonra biraz da besteci İdil’e mi dönüşüyor?

Ben senfonik eserlerin piyanoya uyarlamalarını kendim çalabilmek için yaptım. 7 yaşımda dinlediğim Brahms senfonisi bana çok yakın gelmişti. Aslında Fransa’da o zamanlar Brahms’ı tanımıyorlardı. Çocuk aklımla belki de Brahms’a haksızlık edildiğini düşünüyordum. Brahms, içine dönük bir dünya ama çok etkileyici. Onun senfonilerini kendi piyanomun sesinde duymak istedim. Önce orkestranın sesini emprovizasyon halinde piyanoya uyarladım. Yani orkestranın her çalgısını piyanonun renklerinde yansıtıyordum. Sonra bu transkripsiyonların notalarını yazmaya koyuldum. Şimdi notalar da basılıyor.

Düzenli egzersiz...

Dağarcığındaki eserleri nasıl hep diri tutuyorsun? Nasıl her an çalmaya hazırsın?

İnsanın hafızasında birçok şeyin kalması iyi bir şey. Ama bazı şeyleri bir süre unutmak da iyidir. Kafanda o eser için bir şablon oluşması tehlikelidir. Her çalacağın sefer notayı tekrar eline alacaksın, tekrar düşüneceksin. Yıllar içinde başka bir seviyeye gelmişsindir. Ben bu eseri oturttum, bitti bu iş diyemezsin. Müzik mimariyle çok yakındır. Renkleri soldurmadan bir heykeltıraş gibi yeniden işlemek gerekir. Eserin aslına bağlı kalmak, bestecinin yazdığından uzaklaşmamak şarttır. İlk başta formu algılamak çok önemli. Onun için önce eserin mimarisine bakacaksın, nasıl yapıldığını bileceksin.
Teknik problemlerin egzersizlerle ilk elden halledilebilmesi lazım. Mesela çağdaş müzikte bestecinin formda ne yapmak istediğini anlamak ayrı bir önem taşır. Düşünce derinliği çok önemli. Bu meslek tekrar mesleği, ama aynı hatayı yapmadan tekrar yapacaksın.

Aslında çok namuslu olmamız icap ederse, sahneye çıktığın zaman bir gösteriş payı da vardır. Çalışındaki dışa dönük ifadeler elinde olmadan gösterişe kaçabilir. Mesela Liszt’in bazı eserlerinde, biraz gösteriş de lazımdır. Besteci onu öyle istemiş, sen zorla kravatlı çalamazsın.

Bugün hâlâ düzenli egzersiz yapar mısın?

Mesleki yönden gamları çalışmaya, devamlı egzersiz yapmaya çok inanıyorum. Piyanonun altın çağındaki 19. yüzyıl piyanistlerinin hepsi sürekli egzersiz yaparlarmış. Parmaklarının kafanda her istediğin fikre şak diye hazır olması, hemen cevap verebilmesi lazım. Kendini her tür zor pasaj için hazır tutmalısın. Düzeyini kaybetmemek için altyapının güçlü olması lazım. Kafanda birçok eser, parmaklarının ucunda, hemen çalınabilecek şekilde hazır olmalı.

Mutlaka hazır tutulmasını tavsiye ettiğin eserler hangileri?

Bir piyanistin Beethoven’in 32 sonatını birden hafızasında hazır tutması idealidir, ama bu zor iş! Beethoven’in beş piyano konçertosunu, Bach’ın İyi Düzenlenmiş Klavyenin iki defterini birden, Chopin’in Etüdleri, Lizst’in Transandental Etüdleri, Schumann’ın birçok eseri, Brahms’ın Paganini çeşitlemeleri hazır tutulmalı bence. Ayrıca bunları diri tutmak için çalışırken bir eserde oluşan problemi, başka bir eserde olan benzer bir durumla çözebilirsin.

‘Gençlere imkân sağlanmalı’

Sahneye çıkıp konsere başladığın anda ilk yapılması gereken nedir?

Önce nefes alıyorsun, ilk notaya tak diye vurmuyorsun. Cümlelerin uzunluğuna göre nefesini alacaksın. Mesela Rachmaninof’ta cümleler müthiş uzundur.
Onun kayıtlarından duyduğumuz kadar son dönemlerinde alışılagelmiş tempodan daha ağır çalıyorlar. Nefis bir teknikle çalıyorlar, çünkü montaj yok o devirlerde. Şimdi maalesef stüdyolarda orijinal yorumlarla oynamaya başladılar.

Hayatta müziğin dışında, en keyif aldığın şeyler nedir?

Yüzmek, kitap okumak en büyük zevkim. Okuduğum şeylerde müziğime yardım edecek noktalar da bulurum. Resim-heykel müzelerini saatlerce gezebilirim. Bir tek tablonun önünde bir gün oturabiliyorum. Bir sergiyi hızla dolaşmak oburluk bence!

Ama artık fast food devrindeyiz!.

Yok, şimdi slow food akımı da çıktı. Bazıları kediye bakıp hayatını yavaşlatıyor. Ama bazıları karşı bu yavaşlığa. Bir arkadaşım da kedinin insanı tembelliğe alıştırdığını iddia ediyor.

Bugün genç yetenekler için neler düşünüyorsun?

Türkiye’de sanat alanında büyük yetenekler görüyorum. Eğitim de var, iyi hocalar da var. Ama bu çocuklar çabuk neticeye varmak istiyor. Olay sansasyon yaratmak olmamalı. Mesleğini ne kadar derinleştirirsen o kadar faydalı. Armoni, kontrpuan, füg öğrenmeden bir eserin nasıl kurulu olduğunu analiz edemezsin. Şimdiki dünyada milyonlarca insan aynı şeyi yapıyor, eskiden sayılıydı. Rekabet çok büyük.

Bizim memlekette organizasyon eksikliği var. Gençlere daha çok konser verme imkânı sağlanabilir, konser turneleri yaratılabilir.

Kutular ve bir Müzik Külliyatı

Her müzik severin evinde mutlaka bir İdil Biret CD’si vardır. Meraklısının evinde daha da çok vardır. Diyeceksiniz ki eski kayıtları neden alsınlar. Süper Kutu’nun kapağı katlanır şekilde yapılmış, isteyene istedikleri eksikleri tamamlıyorlar. O zaman sadece kutuyu ve İdil için hazırlanmış güzel bir kitapçığı da birlikte alabiliyorsunuz. 

Kutuda Beethoven, Brahms, Chopin, Franck, Grieg, Hindemith, Liszt, Rachmaninov, Ravel, Schumann ve Tchaikovsky’nin bütün piyano konçertoları; Bach, Bartok, Mozart, Prokofiev, Saint-Säens, Saygun, Schönberg, Shostakovich ve diğer bestecilerin bazı konçertoları ile piyano ve orkestra için altmıştan fazla eser var. Chopin ve Rachmaninov’un solo piyano eserlerinin tamamı; Beethoven’in 32 piyano sonatı, Bach’ın 48 Prelüd ve Füg’ü ile Schumann ve Liszt’in başlıca piyano eserlerinin hemen hepsi mevcut. 

Ayrıca Liszt’in piyano uyarlamalarının yanı sıra İdil’in iki Brahms senfonisinin piyano uyarlaması da bulunuyor. 20. yüzyıl solo piyano müziği kayıtları arasında Fırat ve Saygun gibi Türk bestecileri de var. Orkestralı kayıtları çok ünlü topluluk ve şeflerden dinliyoruz.