İdil Biret'e destek yağdı

Topkapı Sarayı’nda önceki gece yapılan İdil Biret konserine Alperen Ocakları’nca yapılan saldırıya tepkiler sürüyor.

cumhuriyet.com.tr

Siyaset, sanat ve kültür dünyası ise, İdil Biret’in konserine yapılan saldırıya büyük tepki gösteriyor.

Dünyaca ünlü piyanist İdil Biret, böyle bir olayla daha önce karşılaşmadığını belirterek konseri iptal etmeyi düşünmediğini vurguladı ve "Hiçbir şey beni durduramazdı" şeklinde konuştu.

Biret, "Benim haberim olmadı aslında. Eşim her şeyi yakından takip ediyordu ve anladığım kadarıyla konserin iptal edilmesi için uğraşılmış. Bu olmayınca böyle bir gösteri yapılmış. Ben hiçbir şeye aldırmadan konserimi verdim. Çok üzülenler ve arkadaş ile dostlar eksik olmasınlar arıyorlar. Basından da ilgi var ve o da çok güzel bir şey" dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ise dün konuya ilişkin soruları yanıtlarken, saldırgan grup hakkında emniyetin gereken incelemelerini sürdürdüğünü söyledi.

Saldırganları sert bir dille eleştiren Bakan Günay, "Türkiye’yi böyle ilkel birtakım yaratıkların yönlendirmesi, baskı altına alması gibi girişimlere izin vermeyiz. Ülkenin çağdaşlık yolundaki gelişmelerini, ilerlemelerini böyle kasıtlı bir şekilde engellemeye çalışanlara Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir makamı hoşgörü göstermeyecektir" dedi.
 

'Provokasyon'

Organizatör Hakan Erdoğan, konserden birkaç gün önce Vakit gazetesinin "kutsal mekânda şarap içilecek" diye yayına başladığını hatırlatarak "Olay tamamen provokasyon. Dışarıdaki olayları fark edince Bakan Ertuğrul Günay’la irtibata geçtim. Gerekli önlemlerin alınmasıyla olayların büyümesinin önüne geçildi. İdil Hanım ve diğer sanatçılar konser sonrasında otellerine kadar polis nezaretinde götürüldü" diye konuştu.

 

Fikri Sağlar (Eski Kültür Bakanı):

İdil Biret konserine yapılan saldırılar, Türkiye’nin geldiği noktayı çok feci şekilde ortaya koyuyor. Artık kültür ve sanata karşı çıkanlar sadece heykellere tükürmekle kalmıyorlar, şimdi konser salonlarını da basıyorlar. Kaldı ki basılan yer Topkapı Sarayı. Dünyaca ünlü bir piyanistin, Türkiye’nin uluslararası literatürde yüz akı İdil Biret, saygınlıkla anılması gerekirken, geçmişleri ve şimdiki konumları belli bir avuç çapulcu, Türkiye’yi bu saygınlıktan yok etme pahasına saldırılarda bulunuyor. Bu siyaset değil, milliyetçilik değil, soydaşları koruma hiç değil. Bu doğrudan doğruya başıboş, otoritesiz bir ülkede sanatın da insanın da ülkenin sahipsizliğinin göstergesi.
 

Gürer Aykal (Orkestra şefi):

Ben önce küçük bir sözle başlayayım: ‘Ne ekersen onu biçersin.’ Bunu okuyup sinsice gülenler de ileride gülemeyeceklerdir. İdil Biret, Türkiye’nin çağdaş yüzüdür. Buraya itilen 50 tane maşa, Türkiye’nin karanlık yüzleridir. İdil Biret en az 60 yıldır hiç dostu olmayan ülkemizi dünyada en başarılı biçimde temsil etmiştir. İdil Biret’in tırnağı kadar olamazlar bunlar. Bilime dayalı çağdaş eğitim ülkemizde olmadığı sürece, bu ve bunun gibi acı olayları göreceğiz.
 

Filiz Ali (Piyanist, müzikbilimci):

Böyle bir şey bana sadece dehşet veriyor. Hiçbir şekilde uygar dünyanın içinde kabul edemeyeceğimiz bir davranış, son derece ilkel, son derece bağnaz. Padişahlarımız da şarap içerdi. Sanata saygısızlık, esas bölücülük bu. Oraya gelip hadise çıkartanların içerisinde acaba hiç şiir okuyan ya da şiir yazan var mı?
 

Doğan Hızlan (Yazar):

Ben sanata ve sanatçıya yapılan bütün müdahalelere karşıyım. Çünkü bir ülkenin benim için özgürlük ölçütü sanata ve sanatçıya tanınan özgürlükle doğru orantılıdır. Ayrıca Topkapı Sarayı Müzesi diyoruz, orası bir müzedir; günlük ziyareti, günlük yaşamı olan bir yerdir. Burasını kutsal bir mekân olarak değerlendirmemek ve sanatın özgürlüğüne inançlarımızı eğilimlerimizi katmamak gerekir.
 

Zeynep Oral Yazar):

Cuma günü Vakit gazetesinin manşetten hedef gösterdikleri arasında İdil Biret konseri de vardı. Benim anlamadığım ertesi gün nasıl olur da bu durum tüm iletişim araçlarında kınanmaz, kıyamet kopmaz; nasıl olur da konser öncesi önlem alınmaz, güvenlik sağlanmaz! Bu tehditleri, bu hedef göstermeleri, bu gericiliği, bu yobaz rezilliği bunca kanıksadık mı? Bunca sıradanlaştırdık mı? Bunca aldırmaz mı olduk? Sıvas Katliamı da böyle tehdit ve hedef göstermelerle başlamamış mıydı? Yaşanan o korku dolu süreçten sonra beni en çok etkileyen İdil Biret’in azimli tavrı oldu. Konserin ertesi sabahı onunla konuştuğumda konserin çok iyi geçtiğini, olayların etkisiyle kendisini her zamankinden daha güçlü hissettiğini belirtiyor, "asla vazgeçmek yok, yola devam" diyordu. (Bu cümle salt müzik alanını değil, çağdaşlığın her alanını kapsıyordu kuşkusuz!) İdil Biret’in eşi Şefik Büyükyüksel’in de söylediklerini herkesle paylaşmak istiyorum. "O gözü dönmüş adamlar İdil’i kapıda tanısalardı neler olabilirdi, onu zar zor kaçırırken, size attığım mesajı daha nice tanıdığımız gazeteciye de attım, sizden başka kimse geri dönmedi. O korkunç anlarda ne kadar yalnızlaştığımızı gördük…" Ne acı ne korkunç değil mi! Üzerinde düşünmemiz gerekmez mi!
 

Nedim Saban (Tiyatrocu):

Önceki gece Alperenler, Topkapı Sarayı’nı basarak, İdil Biret konserini protesto etmişler. Sarayda konser mi olurmuş, içki mi ikram edilirmiş… Eylemcileri oldum olası sevmişimdir. Bir şeyi protesto etmek onurlu bir davranıştır. Ama ben protestocunun akıllı olanını severim. Biri bu çocuklara, İdil Biret’in kim olduğunu anlatmalı öncelikle. Çağımızın yetiştirdiği dünya çapında bir virtüöz o! Bunu ben söylemiyorum, dünyanın en saygın gazeteleri yazıyor.

Çocuklar, Türklüğe gerçekten sahip çıkacaksanız, Türkiye’nin yetiştirdiği bu büyük sanatçıya sahip çıkmalısınız. Kusura bakmayın ama sevgili Alperen kardeşlerim, sizin protestonuz da fıkra gibi olmuş. Hele bir de protesto eylemine Uygur’lara desteği de karıştırmışsınız ya, fıkra kahramanına dönüşmüşsünüz. Bence, sadece İdil Biret’e değil, tankların önünde tek başına direnen Uygur kahraman Tursun Gül’e de ayıp ettiniz. "Bravo çocuklar, fikirlerinize zerre kadar katılmam ama bu eylemde yanınızda olmak isterdim" diyebilmem için sanırım yeni bir protesto eylemine girişmeden önce Mozart’ın Türk Marşı’nı dinlemelisiniz!