İddianamede delil yok
İş insanı Osman Kavala’nın tutuklu yargılandığı, 16 kişi için ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen Gezi Parkı davasının ikinci duruşması dün görüldü.
Zehra Özdilek<haber-dikey:1493621,1493161>
Silivri Cezaevi karşısındaki salonda görülen duruşmaya tutuklu bulunan Osman Kavala, 12 jandarma eşliğinde getirildi. Kavala’nın duruşma salonuna girmesiyle alkış sesleri yankılandı. Duruşma, avukat savunmalarıyla başladı. Davada yargılanan Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın müdafisi Fikret İlkiz söz aldı. İlkiz iddianame ile ilgili görüş bildireceğini belirterek “İddianamenin 23. ve 24. sayfasında asıl iddia anlatılıyor. Gezi Parkı eylemi kalkışma olarak değerlendiriliyor. İddianame 3 bölümden oluşmuş. Kronolojide, şüphelilerin eylemleri ve olaylara nasıl yön verdikleri yer alırken üçüncü bölümde ise neredeyse Arap Baharı’ndan bahsediliyor. Hedefin AKP olduğu iddia ediliyor. Diz çöktürme operasyonu olarak nitelendiriliyor. Bu şekilde bir iddianame yazamazsınız” dedi. Yasalara uygun bir iddianame beklemenin hakları olduğunu dile getiren İlkiz, şöyle devam etti:
“Biz iddiaların somutlaştırılmasından yanayız. Yüklenen suç belirsiz olmamalı. Müvekkillerim daha önce İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp beraat almışlardır. Bu kararlara rağmen dava açıldı. Taksim Dayanışması platformunun suç olduğunu gösteren bir tek delil yoktur. 5 yıl önce iddianamede yer alan suçlamalar soruldu ve yargılandılar. Tayfun Kahraman için iki tane ‘kovuşturmaya yer yoktur’ kararı var. Tehdidi insanların başında Demokles’in kılıcı gibi tutamazsınız. Bireylere yönelik hak ihlali için kurulan Taksim Dayanışması’na mücadele açısından bakılmalıdır.”
‘FETÖ hazırladı’
Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın avukatı Özgür Karaduman ise FETÖ’nün hazırladığı bir iddianame ile karşı karşıya olduklarına değinerek “FETÖ ile mücadele ediliyorsa eğer bu iddianameye kıymet verilmemelidir ve reddedilmesi gerekir. Uludağ Sözlük gibi yerlere ergenlerin yazdığı sözlerin iddianameye konması ciddiyetsizliği ortaya koyuyor. Takipsizlik verilen bir dosya nasıl kıymetlendirildi. Neden 6 yıl sonra bu insanlar itham ediliyor” dedi.
Kopukluk belirginleşti
Hakkında yakalama kararı olan Açık Toplum Vakfı çalışanı Gökçe Yılmaz Tüylüoğlu’nun avukatı Bahri Belen söz aldı. Belen, Açık Toplum Vakfı’nın yasal bir vakıf olduğuna ve gerekli denetim süreçlerinden geçtiğini söyledi. Belen, Tüylüoğlu hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını istedi. Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez, Mater’in telefonlarının dinlenmesi kararlarını veren hâkimlerin halen usülsüz dinleme davalarında yargılandıklarını, iletişim tespit tutanaklarının da Gezi eylemlerinden bir ay sonra tutulduğunu söyledi. İletişim tespit tutanaklarında suç unsuru olmadığını söyleyen Sönmez, “Benim müvekkilim hiç çekmediği bir filmle hükümeti devirmek suçundan yargılanıyor” dedi.
Avukatların ardından Osman Kavala söz alan Kavala, “Şüphe ile delil arasındaki kopukluk belirgin hale geldi. Tahliyemi talep ediyorum” dedi. Tahliye talebini reddeden mahkeme duruşmayı 8 Ekim’e erteledi.