İddianamede büyük skandal: 3 yaşında bir yazar
Örgüt propagandası yaptığı iddiasıyla 3 ay tutuklu kalan gazeteci Ozan Kaplanoğlu hakkındaki iddianamede rumuzla yazdığı iddia edilen yazıların, Kaplanoğlu’nun henüz üç yaşında olduğu 1994 yılına ait olduğu belirtildi.
SELİN GÖRGÜNERBursa’da 5 Mayıs’ta “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla tutuklanan bursamuhalif. com editörü ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Ozan Kaplanoğlu, çarşamba günü yapılan ilk duruşmada yurt dışı yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. İddianamede “Uğur Gündüz rumuz ismini kullandığı değerlendirilen Ozan Kaplanoğlu isimli şahsın kendi ismini gizlemek suretiyle halkı silahlı eyleme yönlendiren, halkı iç savaşa yönlendiren, devlete karşı olunması yönünde hazırlanmış kitapçıkları olduğu, bu kapsamda bu şahsın halkı, kin, nefret ve düşmanlığa yönettici tahrik ve provoke edici paylaşımları olduğu tespit edilmiştir” denildi. Avukat Özgür Özcan ise “Uğur Gündüz’e ait ‘Marksizm ve İç Savaş’ adlı kitap 1994’te basılmış. Basit bir Google taramasıyla bile bulabilirlerdi. Ozan, 1991 doğumlu, yani bu yazılar yazıldığında 3 yaşındaydı. Ozan’ın hayatından 3 ayını çaldılar” dedi.
Kaplanoğlu, “Devrimci Gençlik dergisi, Mahir Çayan’ın kitabı, sosyal medya paylaşımlarım, Tokat’ta ve Bursa’da Kızıldere anmasına katılmam suç olarak gösterildi. Halkevleri’nin THKP-C’nin alan yapılanması olduğu iddia edilmiş. Bunun böyle olmadığını gözler önüne serdik, ifadelerimde bunları söyledim. Mahir Çayan’ın anmaları yıllardır yapılıyor. Bunu suç olarak göstermek Türkiye’nin sol tarihine saygılızlıktır. Benim tutuklanmamda Sulh Ceza Mahkemesi’nin delil olarak sunduğu 4 delilden 3’ü Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla dosyadan ayrıldı ve bunlar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Tutuklanmam baştan itibaren hukuksuzluktu” dedi.
Cumhuriyet verilmedi
Tutuklanmasının ardından Bursa’dan Denizli’deki bir cezaevine gönderildiğini ifade eden Kaplanoğlu, “Gerekçe olarak ‘senin tutuklandığın örgütten Bursa’da tutuklu kimse yok’ diye iddia ettiler ancak Denizli’de de Türkiye’nin hiçbir yerinde de yok. Tecrit koşullarında tutuldum. Mektup, gazete, kitap, dergi yasaktı. Cumhuriyet ve Evrensel gazeteteleri yasak olduğu gerekçesiyle verilmedi” diye konuştu. Kaplanoğlu, “En başınan beri söylüyoruz. Bu siyasi bir davadır. Bursa Emniyeti’nin Bursa muhafetine yönelik susturma ve sindirme operasyonuydu” dedi.
Fezlekeden kopya
Kaplanoğlu’nun avukatı Özcan ise iddianamede “Uğur Gündüz rumuz ismini kullandığı değerlendirilen Ozan Kaplanoğlu isimli şahsın kendi ismini gizlemek suretiyle halkı silahlı eyleme yönlendiren, halkı iç savaşa yönlendiren, devlete karşı olunması yönünde hazırlanmış kitapçıkları olduğu, bu kapsamda bu şahsın halkı, kin, nefret ve düşmanlığa yöneltici tahrik ve provoke edici paylaşımları olduğu tespit edilmiştir” denildiğine dikkat çekerek “Uğur Gündüz’e ait ‘Marksizm ve İç Savaş’ adlı kitap 1994’te basılmış. Basit bir google taramasıyla bile bulabilirler. Ozan, 1991 doğumlu yani bu yazılar yazıldığında 3 yaşındaydı. İddianame tamamen polis fezlekesinden kopyalanıp yapıştırılmış. İddianamedeki ‘Fezleke’ ifadeleri bile değiştirilmemiş” dedi.
Gardiyanlar şaşırdı
Özcan, “Cezaevinde mahkûmlar ve gardiyanlar bile THKP-C propagandası iddiasıyla tutuklandığını söyleyince ‘THKP-C mi, DHKP-C olmasın, bir yanlışlık olmasın’ demiş. Ozan bunu, mahkemede anlattığında duruşma savcısı bile güldü. Ozan’ın tutuklanmasıyla 3 ay sonraki tahliyesi arasında geçen sürede dosyada hiçbir değişiklik yok” diye konuştu. Mahir Çayan’ın “Toplu Yazılar” adlı kitabının delili olarak dosyaya konulduğuna dikkat çeken Özcan, “Delil diye koydukları kitaplar yasak değil. Herhangi bir kitapçıdan ve internetten herkes alabilir. Ozan’ın hayatından 3 ayını çaldılar. Kimsenin hukuk güvencesi yok” dedi.