İçine girilemeyen bir ‘hané’...
Düzen ile karmaşıklığın birlikteliğinden doğan dengenin hayran bıraktığı sergi de sanatçının 18 yapıtı yer alıyor. Sergi 27 Nisan’a kadar görülebilecek.
Öznur Oğraş ÇolakHeykel sanatçısı Nermin Ülker’in üçüncü solo sergisi “hané” 6 Mart’ta Krank Art Gallery’de açılacak.
Ülker’in, “hané” sergisinde “ev”, ikili bir karakter kazanıyor. “Ev” kavramının, dış dünyanın tehlikelerinden koruyan bir sığınak olarak görüldüğü, toplumsal düzenin, geleneğin, güvenliğin ve uyumun sembolü olarak tabulaştırıldığı bir ortamda yetişen sanatçı “ev”i; hem dış dünyaya karşı bir sığınak hem de tekinsiz sızmaların mekânı olarak tanımlıyor.
“hané” sergisinin oluşum sürecini şöyle anlatıyor sanatçı; “Lisans öğrencilik yıllarımda ‘pencere’ metaforu kullanarak işler üretmeye başlayınca; Gaston Bachelard’ın Mekânın Poetikası kitabı, bu dönemde benim elimden düşürmediğim, baş ucu kitabım olmuştu. Sanat Kuramı ve Eleştiri yüksek lisans programında okurken sıra tez yazmaya gelince konu olarak heykel sanatında bir bakış mekânı olarak pencere metaforunu ele almaya karar verdik. Bu kitapla yolum yeniden kesişti ve yeniden okudum.”
Mekâna ait bir eleman olan pencerenin aslında özgürlük, mahremiyet kavramlarını içinde barındırdığını söyleyen Ülker, “Bu kavramları irdelerken de en çok hastanelerde, yetiştirme yurtlarında, akıl hastaneleri, hapishaneler gibi toplu yaşınılan alanlarda ihlal edildiğini (kendi yaşamımdan referanslarla da) ortaya koyunca ‘hanê’ sergisinin heykelleri de ortaya çıkmış oldu” diyor.
Kendisinin sanat eserlerinin; bireyin kişisel tarihinden, anılarından, kayıplarından veya haz duygularından oluşan kısmen subjektif, kesinlikle kişiye özel kaynakçadan ortaya çıktığını savunan biri olduğunun altını çizen sanatçı, Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden önce yüze yakın doğum yaptırmış bir ebe olarak doğumhanelerde bulunmuş. Sonrasında ise mekânları ameliyathaneler olmuş. “Benim heykellerime bakıldığında aslında sizin bildiğiniz, içine girilebilen mekânlar değil, girilemeyen mekânlar yapıyorum” diyen Ülker, “Bir zamanlar elimi kolumu sallayarak girebildiğim mekânlara artık giremiyorum” diyor.
Sergide, Nermin Ülker’in kimileri renkli kimileri paslanmış soyut formlardaki heykelleri; sahip oldukları çizgiler, planlar, boşluklar-doluluklar, kurgular ve yönlenmeleriyle sanatçının yaşamının gerilimlerinden referans alıyor. Düzen ile karmaşıklığın birlikteliğinden doğan dengenin hayran bıraktığı sergi 27 Nisan’a kadar görülebilecek. Sanatçının 18 yapıtı sergide yer alıyor.