İ Ü İletişim Fakültesi'nin 60 Yıllık Serüveni

cumhuriyet.com.tr

Öğrencilerimizle, öğretim elemanlarımızla, çalışanlarımızla ve tabii ki bizlerden desteklerini esirgemeyen ve hep yanımızda olan sektör katılımcılarımızla kutlayacağız 60. yılımızı. Yıl boyunca paneller, konferanslar, çalıştaylar, sergiler gerçekleştireceğiz. Başarılarımızı da konuşacağız, eksiklerimizi ve hedeflerimizi de.

Tarihe yapılan yolculuk, bugünün ipuçlarını da verir. Bir başka deyişle bugünü dünden bağımsız açıklamak, doğru, sağlıklı değerlendirmeden uzaklaştırır insanı. Bugüne ilişkin doğru tahlilin yolu, dünden geçer.

Teknolojik gelişim 60 yıl önce de dikkatleri üzerinde topluyor. Özgürlükler ve özellikle basın özgürlüğü dün olduğu gibi bugün de hâlâ tartışma konuları arasında yer alıyor. Üniversitenin bir sınav cenderesine yönelmesi bundan tam 60 yıl önce filiz veriyor.

Dünün renkleriyle bugünün tablosunu yapmak çok da zor olmasa gerekir. Bir iki fırça “darbe”siyle tablonun bugünü tüm yalınlığıyla betimlenecektir. 60 yıl öncesinin başlıkları arasında, kıyıda köşede kalan bir başka başlık daha var ki, bu başlık bizi var eden, bizi bugünlere ulaştıran başlıktır.

Tarih 29 Kasım 1950. Gazetelerde yer alan haberin başlığı: “Gazetecilik Enstitüsü kuruldu”! Milliyet gazetesi aynı gün duyuruyor Gazetecilik Enstitüsü’nün açılışını: “Gazetecilik Enstitüsü bugün açılıyor / İktisat Fakültesi’ne bağlı olarak tesis edilen Gazetecilik Enstitüsü bugün saat 16’da İktisat Fakültesi 1 numaralı dershanesinde yapılacak bir merasimle açılacaktır.” (Milliyet gazetesi 29 Kasım 1950).

Daha sonra, sade, doğal bir törenle açılan enstitünün açılış haberi Milliyet’in 2. sayfasında “Şehir Haberleri” arasında kendine yer buluyor: “Gazetecilik Enstitüsü / Enstitü dün İktisat Fakültesi dershanesinde yapılan bir törenle açıldı / İstanbul İktisat Fakültesi’ne bağlı olarak tesis edilen Gazetecilik Enstitüsü dün saat 16’da İktisat Fakültesi 1 numaralı dershanesinde yapılan bir merasimle açılmıştır./ Vali ve Belediye Reisi Gökay, rektör, dekanlar, profesörler, basın mensupları ve enstitü talebesinin hazır bulundukları töreni, Prof. Ömer Celal Sarc, kısa bir hitabesile açmıştır. Rektör konuşmasında enstitünün tesisindeki maksadı anlatmış, ilerideki çalışmalar hakkında izahat vermiştir. / Bilahare, İktisat Fakültesi Dekanı Ömer Lütfi, Enstitü Müdürü Prof. Şükrü Baban ve Burhan Felek birer konuşma yapmış ve merasime son verilmiştir...”

29 Kasım 1950’nin başlıklarına bir göz atıldığında dönemin heyecanı, yoğunluğu, gündemi açıkça kendini gösteriyor:

Hürriyet gazetesi: “Kore’de Türk askerinin büyük zaferi” (29 Kasım 1950).

Cumhuriyet gazetesi: “Kore’de Türk Birliği Sarıldı Fakat Süngü Hücumu ile Çemberi Parçaladı / Yabancı ajanslar bildiriyorlar: Birleşmiş Milletler Kuvvetleri için talihsiz geçen bir günün tek zaferini Türk Birliği kazandı” (29 Kasım 1950).

Bir savaşın geriliminde kuruluyor “Gazetecilik Enstitüsü”. Haberler, Türk birliğinin başarısını duyuruyor. Savaş haberlerinin yoğunluğu içerisinde, bir başka başarı öyküsünün başlangıcı, Gazetecilik Enstitüsü’nün kuruluşu da sayfalara yansıyor.

İki yıllık öğrenim süresi 1967’de üç yıla çıkıyor ve gazeteciliğin yanı sıra “halkla münasebetler, radyo, televizyon, ilancılık” da programa dahil ediliyor. 1973’te enstitümüzün adı “Gazetecilik ve Halkla İlişkiler” oluyor. Derken yüksek lisans programı açılıyor ve 1980 sonrası enstitü, “yüksekokul”a dönüşüyor. 1982’de ise “Basın Yayın Yüksekokulu” adını alarak öğretim süresi de 4 yıla çıkıyor. Bu önemli adımın yanı sıra “doktora” öğrenimi de verilmeye başlanıyor. 1992 yılından itibaren bu başarılı yükseliş “İletişim Fakültesi” adıyla taçlanıyor.

Genç fakültenin 18 yıllık öyküsüyle, enstitünün kuruluşundan bugüne aradan tam 60 yıl geçmiş. Dünün zor koşullarından, bugün akademik kadrolarıyla, idari kadrolarıyla, öğrencileriyle, ulaştığı fiziki ve teknolojik olanaklarıyla birçok başarının altında imzası olan bir fakülte olmanın gurunu, onurunu taşıyoruz. 60 yılın öyküsü, bize gurur veriyor. Öte taraftan 60 yıllık köklü bir eğitim-öğretim kurumu olmak, omuzlarımızdaki yükü biraz daha ağırlaştırıyor ve büyük bir sorumluluk da yüklüyor:

Yanlışın karşısına doğruyu koymak... Çirkinin yerine güzeli öne çıkarmak... Meslek etiğini gözetmek... Akademinin sektörden kendini soyutlayarak hareket etmesi eğitim-öğretim sürecinin hedefini önemli ölçüde sekteye uğratacaktır. Eleştirel bir bakışla iyiye, doğruya, güzele övgü, yanlışa, kötüye yergi de bizim sorumluluğumuzdadır. 60. yılında akademi adına da bazı gerçeklerin altını çizmek olasıdır.

Bunlardan biri hiç kuşkusuz yüzlerce mezun ve işsizlik. Rakamlar giderek ürkütücü boyutlara ulaşmış durumda. Buna karşın, hâlâ iletişim fakültesi açılması ve kontenjanların sınırlandırılmaması, sorunun daha da ağırlaşacağının göstergesi. Bu konuda bir planlamanın ve işbirliğinin vakti geldi de geçiyor. Ekonomik krizin artık bir kâbus değil, hepimizin yoğunlukla yaşadığı bir gerçeklik olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

60. yılda mutluluğumuzu buruklaştıran olumsuzluklardan kurtulmanın yolu da akılcı hareket etmek ve işbirliğinden geçer. Kuruluş heyecanı, 60 yıl önce “Profesörler Evi”nde verilen bir kokteylle mütevazı bir şekilde yaşandı. “Şehir Haberleri” altında duyurulan açılışımızı, 60. yıldönümünde ve 2010’un Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul’da, sadece şehir haberi olarak değil, Türkiye ve dünya ile paylaştığımız, paylaşacağımız bir bilim-sanat şölenine çevirme arzusundayız.

Öğrencilerimizle, öğretim elemanlarımızla, çalışanlarımızla ve tabii ki bizlerden desteklerini esirgemeyen ve hep yanımızda olan sektör katılımcılarımızla kutlayacağız 60. yılımızı. Yıl boyunca paneller, konferanslar, çalıştaylar, sergiler gerçekleştireceğiz. Başarılarımızı da konuşacağız, eksiklerimizi ve hedeflerimizi de.

Biliyoruz ki, enstitünün kuruluş gerekçeleri, gazete manşetlerine, televizyon-radyo haberlerine yansıyan başlıklar ve ülke gündemi, düne göre çok farklı değil...

Yaşadıklarımız gösteriyor ki, düne göre bugün çok daha önemli gerekçelerimiz var, var olmamızın, yolumuza devam etmemizin...

60. yılımız hepimize kutlu olsun!..